Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '17

 
Kategori
Deneme
 

Mafya Gökdelenlerinde Yaşanan Sıradan Bir Gün!

Mafya Gökdelenlerinde Yaşanan Sıradan Bir Gün!
 

Mafya kamu görevlisi olan bir adamı kaçırmıştı. Bu görevliye yeterince işkence yapsalar da bir türlü konuşturamadılar. Ancak kamu görevlisini son bir testten geçirmek istiyorlardı. 1980 yılında ikiz çocukları doğan mafya babası olan şahıs, o yılın anısına şehrin denizden yaklaşık beş yüz metre içerisine iki adet yan yana ikiz gökdelen yaptırmıştı. Denize sıfır da yaptırabilirdi ancak dünyanın her tarafında yasalar gereği sahiller daima halka aitti! Halk hakkı olan sahili korumayı, sahilden denize ulaşması konusunda oldukça bilinç düzeyi yüksek bir halktı! Bu kadar bilinç düzeyi yüksek olan bir halkın arasında ikiz gökdelene sahip mafya babası böyle bir toplumda çelişki gibi görünebilir. Görünmelidir de.

Kamu görevlilerinin devletin, halkın, adaletin ve vergi verenlerin Beyt-ül mal’ın bekçisi olan görevlilerin “benim memurum, işini bilir”  veya “dün dündür” prensipleri toplumda henüz yerleşmemiş, tüyü yetmemiş yetimlerin hakkını zalimlere yedirmediği zamanlardı. Bu kadar adalet hüküm sürerken, adaleti pas geçen mafya nasıl olmuş da bu kadar büyüyebilmişti bu da şaşılacak bir konuydu. Tezat! Tezat her şeyin doğasında var. Zevk alanların bağırması, kölelerin krallarına en çok bağlı olması, yaratandan korkulması da tezat değil midir? Tezat insanoğlunun kendisidir belki de. Canlılara doğal kral, yaratıkların en akıllısı olarak kendine paye çıkarır da bir ağaç kadar doğaya ne saygısı olur, ne de faydası!

Mafya babasının bağlı adamları kamu görevlisinin ellerini gözlerini bağlayarak kapalı bir minibüse bindirip getirdikleri binanın altındaki otoparka bindirdiler. Ellerini ve gözlerini çözmeden doğrudan “Otis” marka asansöre bindirdikleri hidrolik asansör binanın tam sekseninci katı olan en üst kata operasyonun beyni baba lakaplı siyah gözlüklü, bina ile kişi arasında müthiş bir tezat oluşturacak şekilde kırık bir şive ile konuşan patronun önüne getirdiler. Baba konuşmaya başladı:

-Madem konuşmuyorsun ve istediğimizi yapmıyorsun sana tercih olsun diye iki binamız arasına bir halat gerdik. Seni öldürmeyeceğiz. Yeteneğin varsa o halattan düşmeden karşıya geçersin. İki binamız arası yüz metre. Halat da en az bir ton yük taşımaya elverişlidir. Bak biz mafya olabiliriz ama o kadar da acımasız değiliz. Seni doğrudan öldürebilirdik de ama sana şans veriyoruz. Hadi kalk ve kendini kurtar!

Adam biraz düşündü; nasıl olsa bu bina oldukça yüksek. Ben de o kadar atletik sayılmam. İp üzerinde ecel terleri dökmeye ve kendini ölümsüz sanan şu aşağılık ölümlüye, arkamdan gelecek olan budalaya yalvarmaya da gerek yok. Adam kararını vermişti.

- Ben o ipten yürüyerek, ölüm korkusu yaşamaya değmeyeceğine inanıyorum. Muhtemelen bina yüksek ve ben de ölümden korkacak kadar korkak değilim. Kaderimde varsa senin gibi bir alçağın elinden ölmek, takdir Allah’ındır.

Blöfü adam yememişti, mafya babası ikinci ve en öldürücü kozunu oynadı. Adamın koluna girerek gözünü açtı. Ayağa kaldırdı. Açık olan cama doğru çevirdiği adamın gözlerindeki siyah bezi açtı. Gözleri uzunca bir süre kapalı olduğundan aydınlığa kavuştuğunda ortama alışması biraz zaman aldı. Ve gözleri alışınca, karşı binanın camından sarkıtılan oğlunu gördü. Mafya babası, işe eğlence katmak niyetindeydi.

-Ya dediğimizi yaparsın ya çocuğun ölür! Dediğinde Kamu görevlisi tereddütsüz soruverdi. Adamlar kamu görevlisi hakkındaki derslerine iyi çalışmış, adamcağızı değerlisiyle, evladıyla sınamaya karar vermişlerdi.

-Bina kaç katlı!

Allah kimseyi evladıyla sınamasın!

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..