Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '14

     
    Kategori
    Deneme
     

    Mağlubiyet, galibiyetin üstündeki siyah peçe

    Kimi zamanlar ihtiras derecesinde arzuladığımız ve gerçekleşmesi imkansız hayallerin vücuda gelemeyeceği gerçeğini idrak ettiğimizde psikolojik olarak kendimizi ister istemez bir uçurumun eteklerinde görürüz ve hayatımızı baltalayan bu mağlubiyetin aslında çok farklı kapılara çıkabileceğini mevcut denememde yansıtmaya çalıştım.
     
    Hayat gayeler üzerine temellendirilmiş dinamik sistemlerdir ve bu sistemler tayin ettiği planları hayata yansıtamadığı takdirde, kendini dibi görünmeyen kara bir dehlizin içinde bulur. Etrafı, alabildiğine karanlık ve korku dolu bir zindan halini alır. Çok uzaklarda dehlizin aydınlıkla birleştiği noktada özgürlüğün ve kaçışın olduğunu görür ancak bulunduğu konum itibariyle oraya ulaşması mümkün değildir dolayısıyla kendini ütopyasının ılık meltemlerine salarak hakimiyetin, kendi tasavvur ettiği dünyanın sisteminde olmasını ister, hiçbir gaye ve endişesi olmadan irade dışı bir şekilde mutluluğun akislerine dokunma hevesiyle tutsak kaldığı dehlizde kendini soyutlamaya çalışır. Bu kimilerine göre bir hayalperestlik kimilerine göre ise zihnin soyut bir uyuşturucuyla uyuşturulma halidir ancak iki cihette tek bir nokta da buluşur; yalnızlığın insan üzerindeki ruhsal buhranından kaçış isteği.
     
    Eldeki imkânlar ve yalnızlığın gölgelediği ümit tohumları karanlık dehlizin korku kokan toprağında sonsuza dek çürümesine sebep olacaktır bu ise insanların mevcut dünyada yaşamasının her hangi bir gerekçeye sebep gösterilmemesi bahanesiyle bu dünyadan ebedi olarak ayrılma arzusunu doğurur. Hayat bu denklem arasındaki seçimi sonucu kendi kaderinin tayin edilmesinde büyük bir rol oynar, doğan her sonuç ne taktirde olursa olsun müsebbibi hayat denen günah keçisine mal edilecektir dolayısıyla bu dünyada hayat, düştüğü karanlık dehlizin sonsuza uzanan merdiveninin sonunu bir türlü getiremeyecek ve hapsolduğu zindanda esaretin ağır bedelini çekerek azaplı bir ölüme maruz kalacaktır. Hiç kimse böyle bir sonun kendisinin cezalarına bir kefaret olarak ödenmesini meşru görmediği gibi bu sonucun kendisine haksızlık ettiği iddiasına bile kapılabilir fakat sonuca müdahale ne denli kuvvetli olursa olsun insan, bu vahşi canavarın elemli avı olmaktan kaçamayacaktır.
     
    Peki ya ömür sermayesini hayalleri üzerine harcayıp, harcadığından çok daha fazlasını kazanan kişilerin akıbeti ne olacak. Onlar diğer insan topluluğundan farklı olarak hayallerini ete kemiğe bürümüş ve ona istediği şekli vermiş mesut insanlardır sonuç itibariyle zafer şarabını kadehlerine boşaltmalarıyla sarhoş olmaları bir olmuştur. Artık onlar için hayat vazgeçilmesi imkansız bir sevgiliden farksızdır. O nazlı sevgiliyi elde tutma amacıyla feragat edemeyecekleri hak, feda edemeyecekleri hiçbir şey yoktur. Düşünceleri, hayat biçimleri , telakkileri, tamamen bu temel üzerine inşa edilir dolayısıyla dizginler bu sevgiliye teslim edilir. Yönetim kalesinin anahtarı altın bir tepsiyle sevgiliye ısmarlanır ki bu durum hayallerini gerçekleştirmiş insanların esaret prangaralarını kendi boyunlarına şuursuzca geçirmesine sebep olur.
     
    Görüldüğü üzere hayatın üzerinde bir telakki olarak görülen hayaller, gerçekleştikleri taktirde sahibine efendi olabilme olanağına sahip oluyor ve bununla da kalmayıp tutsak ettiği zafer sarhoşu kölesini toz pembe hayallerin afyonuyla uyuşturuyor.
     
    Bi çare esir hayallerinin omuzlarına yüklediği ağır yüklerin altında kalarak hayallerini gerçekleştiremeyen topluluktan çok daha fazla acı çekerek ruhunu teslim ettiği hayalin ne derece vahşi bir düşman olduğunu anlar ve kaybetmenin aslında kazanmak olduğunu dönüşü olmayan bir yolda anlar ancak iş işten geçmiştir, zaman ilerlediği yolda ayak izlerini silmiştir ve asla geri dönülemeyecektir
     
    Hayat kimilerine zehirli buselerini bağışlarken, kimilerine ise şefkat dolu dayaklarını atar, bana sorarsanız aç ruhumu doygunluğa eriştirebilmek adına dayak yemeyi tercih ederim

     

     
    Toplam blog
    : 1
    : 63
    Kayıt tarihi
    : 15.12.14
     
     

    On Dokuz Mayıs Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi birinci sınıf öğrencisiyim. Lise yıllarımd..