Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mahalle yaşamı

Mahalle yaşamı
 

Benim bir mahallem vardı. Sokağında arkadaşlarım, apartmanlarında mis gibi aşure kokusu, evlerinde yanan sobalarıyla.. Bir yokuşun başında anneannemin evi, sağlı sollu 4-5 katlı apartmanlar, önleri her zaman araba dolu. Yukarıya doğru yerlerde 'tuf-tuf' dediğimiz plastik boruların içine yerleştirip attığımız kağıt külahlar yerlere saçılmış yatar, mahalle savaşlarımızın cephaneleri.. Çocukluğumun rengarenk anıları hala gözüme görünür, kulaklarıma çalınır ne zaman yürüsem o yokuştan.. Güne sıcacık hamurun içinde taze beyaz peynir ve çayla başlardım. Kahvaltıdan sonra arkadaşlarım gelirdi eve. Gözümüz televizyonda He-Man ile gölgelerin gücünü alıp, Voltran ile güçlerimizi birleştirir, hayallerimizin denizinde yüzmeye başlardık. Merdiven aralarında üzerlerinde arabaların motor, hız, silindir gibi özelliklerini yazan kağıtlar birbirlerine üstünlük kurmaya çalışır; kuyu'da rengarenk misketler bir kemik sahibi olabilinmek için harcanır, şişe şişe gazozlar içilip kapakları kaydırılmak üzere taşlanır, çokoprens'in kapları sinekleri avlamak üzere saklanırdı. Öğlen vakti sıcak sütün içine atılmış cicibebeleri yedikten sonra uykuya yatardım. Nereden bilirdim büyüyünce en çok öğle uykularına özlem duyacağımı.. Öğleden sonra uyanıp sobanın karşısına kurulur Zagor, Tommiks ve Teksas ile bir başka dünyaya dalardım. Üst komşumuz Ekrem abi bana bir çuval dolusu mecmua hediye ettiğinde ne çok sevinmiştim. Herbiri çocukluğumun başyapıtlarıydı .. Hayallerim şekillenirdi Nevada Rancerler'inin kalelerinde, Kırmızı Urbalıların hilelerinde ve Darkwood ormanlarının derinliklerinde..

Hemen karşımızda Ömür'ün evi, arka sokakta Sedat'lar, yan apartmanda Serdar abi, çaprazımızda Feridun abiler otururdu. Aşağımızda bakkal Niyazi amca vardı, tam karşısında ise bizim apartmanın bahçesi. Yan apartmanın bodrumundan giriş vardı bahçeye. Çepeçevre demirparmaklıklar içerisinde yetişen domatesler, salatalıklar; erik ve dut ağaçları ortasında büyük bir masamız vardı. Baharda ve yazın, neredeyse günaşırı, bahçede oturulur; yemyeşil ağaçların ve sıcak sohbetlerin ve demli çayların eşliğinde börekler, kısırlar, çörekler yenilirdi. Karnımız doyduktan sonra hemen demir parmaklıklardan atlar, beton sahaya inerdik. O zamanlar kendimizi en sorumlu hissettiğimiz şey futbol topunu iki taş arasından geçirmekti.. Saatlerce oynar, sonra kanayan dizlerimiz ve acıkan karınlarımız ile eve dönerdik.. Yaklaşık 1, 5 ay ertelenmişti mahalle ligi sezonumuz 86 kışında. Kar yağardı İstanbul'a o zamanlar. Belimize kadar kar'da, bata çıka kartopu oynar, kızaklarımızı yokuşaşağı kaydırırdık. Kardan adamlar, buzdan evler yapardık ellerimiz dona dona.. Sonra ateşler yakardık evimizin önündeki sokakta. Akşamın siyahı ile karın beyazı değil, alev'in sarısı idi bize kahramanlık hikayeleri anlattıran ateşin etrafında. Hava kararınca eve girerdik; sobada kestaneler, çekirdekler kavrulur, renkli ekranın ışıltısında gözlerim kamaşarak çocukluğumu unuturdum. Mcgayver olurdum bazen, bazen A-Takımı'nın bir üyesi; Cüneyt Arkın'ın uçan tekmesi olurdum bazen, bazen ise Süpermen'in ta kendisi..

Benim bir mahallem vardı. Merdiven önü sohbetleriyle, arkadaşlarımın seslenmesiyle, komşuların içten gülümsemesiyle, düştüğünde uzanecek ellere sahip olmanın rahat nefesiyle, keşke hiç bitmese endişesi ile büyüdüm sokaklarında.. Artık anılarda kaldı koskoca bir mahalle kültürü.. 3-4 katlı apartmanların yerini 15-20 katlı siteler aldı. Binalar yükseldikçe birbirimizin sesini duyamaz olduk.. Aradaki boşlukta anlamsızlaştı kelimeler.. Tek bir binanın içerisinde farklı mahalleler yarattık. İç savaşlara dönüştü, mahalle savaşlarımız.. Kağıttan külahların yerini kurşunlar, plastik boruların yerini gürleyen borular aldı.. Ya hiç bilemedik, ya da unuttuk isimlerini bakkalın, komşunun, çocukluk arkadaşlarımızın.. Yepyeni bir kültür oluştu, İletişimsizlik Çağı başladı topraklarımızda.. Umarım bu koskoca mahallede biz, bir gün yine çocukluğumuza döneriz..

 
Toplam blog
: 89
: 618
Kayıt tarihi
: 16.12.06
 
 

İlk kitabımı, 'Pal Sokağı Çocukları'nı okuduğumdan beri yazıyorum. Yazmak beni o çocuklar gibi öz..