Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '17

 
Kategori
Felsefe
 

Mahallemizin iki yaramaz çocuğu. Din ve Felsefe…

Mahallemizin iki yaramaz çocuğu. Din ve Felsefe…
 

İnsanoğlu var olduğundan beri iki alanda hep açtır. Birisi midesi, diğeri bilgi. Bu iki alanda açlığını gidermeye çalışmaktan başka da fazlaca bir endişesi ve çabası yoktur. Mide konusu çok acil olduğundan insanoğlu çevrede ne bulduysa mideye indirmeye başlamış, daha sonra da bunları kendi üretmesini öğrenmiştir.

Bilgi konusu biraz daha karışıktır. Kafasını kaldıran insanoğlu korkunç ve muhteşem bir evrenin görebildiği kadarı ile karşı karşıya kalmış, bir yandan korkmuş bir yandan da merak etmiştir. Öncelikle yapacağı çok bir şey olmadığından korkularını bazen görünen (Güneş, Ay gibi) bazen de görünmeyen tanrılara sığınarak bastırmıştır. Bununla beraber düşünmeye ve öğrenmeye de başlamıştır. İşte bunlar bizim mahallenin en kıdemli yaramaz çocuklarıdır.

Din: Allah tarafından peygamberler aracılığı ile insanlara ulaştırılan ilahi bir kanundur. Dinin kurucusu Allah, muhatabı insanlardır.

Felsefe; varlık, bilgi, gerçek, adalet, güzellik, doğruluk, akıl ve dil gibi konularla ilgili genel ve temel sorunlara ilişkin yapılan çalışmalardır. 

Felsefe ile din arasında, yöneldikleri amaç bakımından bir benzerlik vardır. Her ikisi de varlık ve değer bakımından en temel olanı bulmaya çalışır. Evreni ve insanı
anlama ve açıklama çabası içindedirler. Felsefe ile din arasında kaynakları ve yöntemleri bakımından farklılıklar vardır. Dinde ortaya konan bilgiler vahiy yoluyla Tanrı elçileri vasıtasıyla iletilir. Felsefede ise doğrulara akıl ve akıl yürütme yoluyla ulaşılır. Din kaynağı bakımından ilahi, felsefe ise insan ürünüdür. Yine din değişmeye kapalıdır. Kuşkuya yer yoktur. Temel kural ve emirlere iman gerekir. Felsefe ise akıl yürütmeye dayalıdır. Soru sorar, şüphe eder, eleştiriye açıktır. Bu sayede sürekli yeni bilgiler ortaya koyar ve değişir.

Felsefe ile dinin benzer yönleri şunlardır:

Felsefenin konusu içine giren bazı sorunlar dinin de konuları arasında yer alır. Felsefe; evreni, insanı, yaşamı tanımaya çalışırken “Evren nasıl oluşmuştur?” ve “İnsanın varlık amacı nedir?” gibi soruları sorar. Bu sorular özellikle ilahi dinlerde de sorulup cevaplanmaktadır. Yani felsefe de din de insanın varlık amacı, evrenin varoluşu, yaşamın değeri, ahlaklılık, değerler, insaniyet vb. konuları içinde barındırır.

Felsefe ile dinin farklı ve ayrılan yönleri şunlardır:

Felsefede kuşkucu ve eleştirel bir tavır vardır. Bu tavır, insanın doğru bilgiye ulaşmasına yardımcı olur. Dinin doğruları ise kutsal kitabın ve peygamberin bildirdiklerinden oluşur. Dinin doğrularına iman ettikten sonra kuşku duyulmaz. Çünkü bu doğrularda inanç (iman) esastır. Daha felsefi ifadeyle din dogmatiktir, felsefe ise akılcı bir faaliyettir.

Bazen iç içe bazen yan yana bazen karşı karşıya konulan ve genelde uyumlu kardeşler gibi gösterilen bu iki alan, felsefe ve din, dünyanın her yerinde sesli sessiz bir çekişme içindeler. Her ikisi de çok yerde kaba siyasetlerin kullandığı alanlar olarakkalıyorlar. Bu iki alana bilgece dürüstçe yönelenlerinse sesleri pek çıkmıyor. Her iki alanla ilgili bilgilerimiz ve sezgilerimiz yeterli mi? Bunu tartışmıyoruz bile. Felsefenin üstüne dinle gitmek, dinin üstüne felsefeyle saldırmak eski alışkanlıklarımızdandır. Bir takım çıkarcı bilgisizlerin din bilgini kesildiği, bir takım kendini bilmezlerin Kant Marx Heidegger diye ileri geri sözde felsefe konuştuğu bir dünyada her iki alan da yara alıyor.

Din evcildir, yumuşak başlıdır, kendi dışına sert de baksa, kendi içinde uzlaşmacıdır. Uyarsız saydığını dışlamaya eğilimlidir. Felsefe yırtıcıdır, kalıpları kırmak ister. İyileşmez biçimde yenilikçidir. Dönüşen dünyayla dönüşür ve dönüşen dünyayı dönüştürmeyi amaçlar. Bu yüzden din ve felsefe benzeşmezler. Biri benimsenmiş olanın içinde özenle bir şeyler arar gibi yapar, öbürü her zaman olanın ötesine taşmak ister. Bu sürekli bir kendini aşma durumudur. Felsefe durmadan kendini yenileyen, sık sık kendine yabancılaşan bir etkinliktir. Dinin yeniyle işi yoktur: önemli olan özden ayrılmamaktır, onda kendini yinelemek önemlidir. Dinde felsefi bakış açısına yaklaştığımız ölçüde yolu şaşırma tehlikesiyle karşılaşırız.

Dinsel bilgilerde dogmatiklik ön plandadır. Otoritelere kayıtsız şartsız inanmak söz konusudur. Felsefi bilgide ise tartışmalar, eleştiri ve araştırma söz konusudur.
Din daha çok pratik amaçlı olup inanca dayanır, fakat felsefe teoriktir.
Din, kuralları ile insanın yaşamını düzenler. Felsefenin ise böyle bir amacı yoktur.

Bu gidişle bizim mahallenin yaramazları sonsuza kadar çatışacak gibi görünüyor.

 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..