Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mahallenin Delisi

Mahallenin Delisi
 

    Yaz aylarının vazgeçilmez neşesi, ta günler öncesinden gelmesi heyecan ve coşku ile beklenen ve belki de bencileyin garip gurebanın, fakir fukaranın yegane eğlencesi düğünlerimiz tam gaz devam ediyor sayın seyirciler ya da sayın okuyucular! Evimizin dibinde bangır bangır düğün dernek kurulurken bu fakir de okumakta olduğunuz satırları yazmaya koyuldu. Evet, mahallemizde düğün olmasaydı bu yazıyı yazmayacaktım. Zira kitap okumayı düşünüyordum. Lakin evin dört bir duvarında yankılanan elektro saz sesi ve ona eşlik eden şarkı katili bir ses yüzünden klavyeye sarıldım.

İlkin kısacık bir tweet (Twitter nam sosyal medya aracında 140 karakter ile sınırlı kısa yazı) atayım diyordum. Attım da. Ama meramımız kısacık bir mesaja sığacak çap ve ebatta olmadığından daha geniş mecralara akma ihtiyacı hissettik. Konuya neresinden gireceğimi bilemediğimden lafı dolandırıyorum. Farkındayım. Elden gelen bu azizim..

Şimdi ironik açıyla duruma yaklaşıp düğünlerimizden gelişmişlik düzeyimize uzanan bir perde üzerinde keyfimce sörf yapacak değilim elbette. Yoksa beni sırça köşklerde yaşayan asortik yazarlardan mı sandınız. Değilim vallahi değilim. Değilim de şu an maruz kaldığım işkence “neden öyle değilim sanki” dedirtmiyor da değil hani. Yani yukarı tükürsem bıyık aşağı da sakal hazretleri.. Kalakaldım..

Hava kararmaya başladığında dışarıdan gelen seslerden dolayı (o esnada banttan yayın yaptıklarından olsa gerek) mahallemizde yeni bir kafe yahut bar açıldı sanmıştım. Dakikalar ilerleyip bet sesli bir adam mikrofonu zaptedince gerçeğe aydım. Allah var, doğruya da doğru şimdi. Çalınan müzikler içimizi kıpır kıpır ettirmiyor değil ha. Lakin gel gelelim mikrofonu tutan zat-ı muhterem ya şarkılardan intikam alıyor ya da hiç dayak yememiş :) Benden bile kötü söylüyor, anlayın gari.

Hele hele disko veya pop müzik şeklinde girizgah yapıp her nasıl ediyorsa birden bire arabeske çevirmiyor mu rotayı! Feleğimiz şaşıyor. Sanki bir büyük devirdik de şarkı aralarında beynimiz gerçeklikle bağlantıyı kopartıyor ve diğer şarkının yarısında kendine geliyor. Öyle garip bir durum.  Az evvel güzel sesli bir kadın sesi duyuldu ama mahallemiz standartlarına bakacak olursak onun da banttan yayın olma olasılığı yüksekti.

Anlayacağınız piyanist şantör kardeşimiz araya farklı sesler alıyor. Hem düğündeki misafirler hem de mahalleli bu durumdan hoşnut kalıyoruz sanki. Ancak ekseriyetle kendisi söylüyor. Ha bir de ses karşı apartmanlardan yansıyarak geldiğinden olsa gerek bu fakirin kulağına gelene kadar duplikasyona uğruyor. Ekosu fazla kaçmış gibi oluyor böylece. Belki de öyledir gerçekten..

Çocukluğumuzdan beri hem böyle ‘balo’ da denilen tek gecelik düğün eğlencelerinden hem de normal köy düğünlerinden sayısız örnek gördük. O ortamın içindeyseniz yani düğün sahibi ya da düğüncü akrabası yahut misafir iseniz sizin çizdiğiniz resim farklı; dışarıdan hasbelkader dinleyici (benim gibi mahalle içindeki mecburi dinleyici konumu) iseniz size yansıyan resim farklı oluyor. Aynı zamanda bu resimler kanınızdaki alkol oranı ile de ilişkili. Bir kere sarhoş ya da çakırkeyf iseniz tenekeyi tımbırdatsalar kalkıp oynarsınız. Ancak ayık kafa ile durum farklı. İster düğün içinde olun ister dışında, ayık kafa ile bu ses uzun süre çekilmez mesela.

Düğün içerisindeki konuklar ara sıra piste çıkıp ter attıklarından vücutlarında biriken bet seslerden arınıyorlar. Malum toksik maddeler ter yoluyla atılıyor. Peki, düğün dışındaysanız? O zaman klimaları kapatıp odanızı hamam kıvamına getireceksiniz ki ter atasınız. Tabi bu arada yapış yapış olup sıkıntıdan patlama riski ile karşı karşıya kalabilirsiniz. O da işin başka bir yönü..

Bu arada şarkı söyleyen iki kişiymiş. Sesin çiftlenmesi o yüzdenmiş, ben de eko yapıyor sanıyorum deminden beri. E tabi ne söyledikleri anlaşılmıyor ki. Ben diyeyim şakafoni, siz deyin kakafoni. Bravo birader. İkiniz bir şarkıyı okuyamadınız ya. Pes! 

Şimdi gece 12’ye kadar bu seslere katlanmamız gerektiğini düşününce mahallenin delisi olmak istiyorum. Olsam olsam.. Olayım.. Oldum sanki..

Sevgi ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU
Denizli/ 28 Haziran 2012

www.twitter.com/murathacioglu 

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..