Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '13

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Mahkeme görmeyen teknik eleman kaldı mı?

Mesleklerle ilgili  haberler okuruz, "riskli meslekler, işi hazır meslekler..."  diyerek meslekler guruplandırılır ve meslek seçmeye çalışanlara yol çizilir. Acizane meslek seçeceklere benimde bir tavsiyem olacak: Kamuda kesinlikle teknik eleman olmayın, hele hele Özel İdareler ve belediyelerde.....

Başbakanımız hep Belediye hizmetleriyle övünür, "BELDES, KÖYDES'le devrim yaptık, köyler kalkındı, belediyeler çığır açtı"  gibi siyasi söylemlere girişir. İşin bu kısmı doğru da ya siyasetin ayağının altında ezilen teknik elemanlar! Onlardan hiç kimsenin haberi yok. 

Ülkemizde bürokrasinin hantallığından hep şikayet edilmiştir. Bu nedenle  AK Parti iktidarında bürokrasi azaltılmaya; bazı prosedürlerden kurtulunma adına, kanunlar çıkartılıp iş yapan kesimin önü açılmaya çalışılmıştı. Ancak bir kesimin icraat sergileme adına önü açılırken, herzaman ki gibi altta kalanın canı çıktı. 

Teknik elemanların özellikle İl Özel İdareleri ve Belediyelerde çalışanları, tabiri caizse hapı yutmuş durumda. Devletin bir araştırma yaptırıp Yerel Yönetimlerde çalışan teknik elemanların yüzde kaçının mahkemelik olduğunu ve yüzde kaçının ceza aldığını irdelemesi gerekiyor. Bu veriler diğer kurumlarda çalışan teknik elemanların durumlarıyla karşılaştırıldığında, arada çok ciddi farklar olduğu görülecektir. Bunun nedeni ise kesinlikle buralardaki teknik elemanlar arasındaki farktan değil, çalışma şartları ve siyasetten kaynaklanmaktadır.

Siyasetin cirit attığı İl Özel İdarelerinde, bir taraftan siyasi kimliği olan encümeler, bütçeyi yapmaktan her türlü karar almaya, çalışma programı oluşturmaktan, denetlemeye kadar kendi kapasitelerini aşan işlerle meşgul olmakta ( kapasitelerini aşma durumu onların kapasitesiz olduklarından değil, yapmaya çalıştıkları işe göre olmadıkları hususundandır) diğer taraftan maaşlarına imza attıkları, sosyal haklarına karar verdikleri memurlar üzerinde -hepsinde olmasa da- "istediğimizi yapacaksınız! " tutumunu ortaya çıkarmaktadır.

Düşünün ki İlköğretim ya da Orta Öğretim mezunu İl Genel Meclis Üyesi ya da Belediye Meclis Üyesi bir  mühendise program hazırlayıp, O'nu denetliyor. Tabi bu denetleme" benim kaç isteğim oldu ya da benim isteklerimi hangi müdür yerine getirmedi" öngörüsüyle ve biraz da bu tehdit! altında cereyan ediyor.

Bu durum elbetteki siyaset için "bulunmaz Hint  Kumaşı !", ya teknik elemanlar için..... İşin ucu mahkeme!

Çünkü siyaset kural tanımaz: " Ben mahalleliye -köylüye- söz verdim, yapılması lazım, gerisi beni ırgalamaz"......İş tekniğe uygun mu? İş Ekonomik mi?  Bu iş bu mevsimde veya bu doğa şartlarında uygulanabilir mi? İşte bunlar gibi mühendislik anlamında sorulması gereken hiç bir soru siyaset için bir anlam ifade etmemektedir. İşle ilgili çıkan problemlerde ise tavır bellidir: "Uygun değilse yapmasaydınız!"

AK Parti döneminde en fazla ceza alan kesim hiç şüphesiz Muhalefet!  Ancak anlayamadığım  bir durumdur ki; Başbakan'ın övündüğü her işin altına imza atan teknik kadro ve memur camiasını hükümet niye muhalefet görür, o kısmı çözemedim! ( Muhalefet Belediyeleri neyse de Ak Partili Elazığ Belediyesinde 45-50 kişinin mahkemeden ceza aldığı yönünde haberler çıkmıştı. Bunun en az 30-35 i teknik elemandır. Belediye'de toplam kaç teknik eleman var kaçı ceza almış, orası bence daha çok araştırılmalı). Hem yaptığı işlerle övüneceksiniz hem de mahkeme manyağı yapacaksınız! Anlayan beri gelsin.....

Tabi yerel yönetimlerin çalışma sistemlerinde de büyük problemler var. Projeyi yapıp, uygulayan ve kabullerini yapanların aynı çatı altında olması, hatta aynı kişiler olması teknik işler için hata yapmaya davetiye çıkarmaktır. Çünkü insanın yaptığı hatayı, kendisinin görmesi çok zordur. Farklı bir bakış açısı gerekir. Özellikle teknik eleman sıkıntısıyla boğuşan küçük yerel yönetimler için bu durum çözülmesi gereken büyük bir problemdir. Bu durum için akla gelen ilk çözüm hiç şüphesiz kontrollük mekanizmasının müşavir firmalara yaptırılmasıdır.

Bazı dertlere derman görülse de  KÖYDES denilen ve işleri kontrolsüzce hızlandırıp "vatandaş bizi icraatta görsün"den başka hiçbir anlam ifade etmeyen sistemsizlikten kurtulmaksa, en elzem durumlardan biridir. Bununla ilgili çok şey konuşulabilir ama durumun vehameti açısından intihar eden kaymakam, ya da kaymakamlık çalışanlarının varlığı, mahkemelik olan teknik elemanların sayısına bakmak kafi gelecektir. Düşünün yönetmeliği olmadan, hiç bir kanuna tabi edilmeden yıllarca Hizmet Birliklerinde milyarca liralık ihaleler yapıldı ve ehliyetsiz insanlara teknik eleman zoruyla iş yaptırılmaya çalışıldı. Buralarda müteahhit diye iş yaptırılan şahıslar o kadar kötü imaj yarattı ki bazı kurumlarda Hizmet Birliklerinden alınan iş bitirmelerin kabul görmeyeceği konuşuldu.

Belki kapatılan Köy Hizmetleri  hantal bir teşkilattı ama yönetmeliği, genelgeleri, şartnameleri olan ve hatalı iş yüzdesi  çok az olan bir kurumdu. İşlerin daha hızlı neticelendirilmesinin amaçlandığı yeni sistemde ise kuralsızca bir hızlı hareket kabiliyeti oluşturuldu. Bu işlerle ilgili teknik anlamda başka tesbit ya da çareler sıralayabilirim ama aslında boşa kürek çekmiş olacağım için yazmak fuzuli geldi açıkcası.

Turgut Özal zamanı gibi, teknik elemanlara Valilik yolunun bile açılmaya çalışıldığı bir dönemden, siyasetin teknik elemanları pas pas ettiği bir döneme geldik.  Umarım proje sayısını çok gösterme adına, siyaset tekniği kendine uydurmaktan vazgeçer ve siyaset siyasetini, teknik kadro ise kendi bildiği işi, -siyasetin değil kendisinin istediği şekilde- yapmaya muktedir olur.

 
Toplam blog
: 164
: 672
Kayıt tarihi
: 21.10.10
 
 

İnşaat Mühendisiyim, olaylara anlık değil öncesi ve sonrasıyla bakmaya çaba gösteririm. Dağ havas..