Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '17

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Mahkemeden 'Küçük Gelin' dizisi için flaş karar, senaryo çalıntı!

Sanırım herkes hatırlıyordur Samanyolu TV’de yayınlanan Küçük Gelin dizisini.

Zira yayınlandığı dönemde izlenme rekorları kırarak tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı.

İlk bölümü 8 Eylül 2013 tarihinde ekrana gelen Küçük Gelin, 100. bölümü ekrana gelmek üzereyken Samanyolu TV’nin malum olaylardan kapanması sonucu bitirilmişti.

Başrollerini Çağla ŞimşekBengü ÖztürkArda Esen ve Ufuk Şen’in paylaştığı dizinin senaristi Erkan Çıplak'tı.

Şimdi gelelim dava sürecine…

27 Mart 2014 tarihinde İngiltere’de yaşayan senarist Dürsaliye Şahan İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine başvurur ve Küçük Gelin dizisinin Güvercin isimli hikâyesinden alındığını iddia eder.

Küçük Gelin dizisinin senaristi Erkan Çıplak, 2005 yılından itibaren Samanyolu TV’de hem senarist hem de senaryo doktoru olarak çalışır.

Beşinci Boyut ve Büyük Buluşma dizilerinde de çalışır.

Senaryo doktorluğu görevi nedeniyle, o dönem başka yazarlardan gelen hikâyeleri okur, değerlendirir ve çok sayıda yazarla görüşür.

Senarist Dürsaliye Şahan’da onlardan biridir.

Zira Güvercin adlı hikâyesini 2005 yılında okuması için Erkan Çıplak ile paylaşır.

Bir süre sonra hikayenin TV projesi olmaya uygun bulunmadığı söylenir.

Yıl olur 2013

Samanyolu TV'de Küçük Gelin dizisi çekilmeye başlar.

Dürsaliye Şahan diziyi izlerken, kendi hikâyesi ile Küçük Gelin'in hikayesi arasında çokça benzerlik olduğunu fark eder.

Dizinin senaristine bakar.

2005 yılında Güvercin isimli hikayesini gönderdiği senarist Erkan Çıplak olduğunu görür.

Ve mahkemeye başvurur.

Senarist Erkan Çıplak karşı dilekçesinde, dizide konu edilen küçük gelin hikayesinin anonim olduğunu savunur.

Ancak bilirkişi raporları öyle söylemez.

Ve üç yıl sonra mahkeme sonuçlanır.

Senarist Erkan Çıplak ile yapımcı şirket maddi manevi tazminata mahkûm edilir.

Hani hep aynı hikayeleri temcit pilavı gibi pişirip pişirip önümüze çıkarıyorlar diyoruz ya,

Neden sıfır kilometre işler seyredemiyoruz diye yakınıyoruz ya,

İşte cevabı…

Tabi ki herkes çalmıyor,

Ama çalmayanların büyük bir kısmı da esinleniyor. :)

Kah Kore dizilerinden, kah Hollywood filmlerinden, kah zamanında henüz tanınmayan yeni yazarlardan "okur musunuz" diye gönderilen projelerden.

Fikri al, sağını solunu çekiştir, hop olsun sana yeni proje.

Fikrin sahibi de evde kös kös otursun, gönderdiği proje ile ilgili beklesin.

Gün saysın…

Kimsenin de aklına gelmez; bak güzel bir fikir bulmuş, çağıralım, çalıştıralım, hayal dünyasından biz de faydalanalım, o da faydalansın.

Onun yerine üzerine basalım, çalalım, başkasının emeğinden kendimize kariyer edinelim, cebimizi dolduralım...

Misss...

Ha bu işin başka bir boyutu da var ki, bazı yapım şirketi yarın öbür gün “benim projemi çaldılar” diye dava açılmasından korktukları için artık dışarıdan proje kabul etmiyorlar.

Sadece belli senaristlerle çalışıyorlar.

Bu ne demek oluyor?

Sadece belli senaristlerin elinden çıkma aynı şeyleri izleyip izleyip duruyoruz demek oluyor.

İşinin temeli senaryo olan bir sektörün; yeni fikirlere ve yeni insanlara bu kadar kapalı olduğu başka bir ülke yoktur.

Bu kadar kapalı olan bir alanda da, yazma hevesinde olan herkes yapımcılara ulaşamayınca, ya bir senariste, ya da bir yönetmene ulaşmaya çalışıyor.

Sonrası mı?

Dürsaliye Şahan’ın yaşadıkları işte…

O yüzden üç beş yönetmen, üç beş senarist, üç beş oyuncu, üç beş yapımcı ile yapılan kopyala yapıştır işler çıkıyor ortaya.

Bizlere de pembe diziler izlemek düşüyor… :)

Televizyon, sinema, yaşam ve sokaktaki hayat üzerine diğer yazılarımı okumak istiyorsanız, http://www.bibaksana.com.tr adresli bloguma uğramayı unutmayın. :)

 
Toplam blog
: 172
: 1971
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Okur, gezer, izler ve yazar...                 ..