- Kategori
- Siyaset
Mahmud Ahmedinejad ile Mir Hüseyin Musavi…
Her boyamız bitti, fıstığı yeşilimiz kaldı…
Böyle diyeceksiniz eminim. Türkiye’de <ı>“Siyaset” ı>bitti de sıra İran’a mı geldi?
Yok, Türkiye’de bittiğinden değil, bizde o kadar çok <ı>“Siyaset” ı>ile ilgili malzeme var ki, yaz yaz bitmez. Lakin önümüzdeki Cuma günü İran’da <ı>“Cumhurbaşkanı” ı>seçilecek ya, eh biraz da bizi ilgilendirir diye düşündüğümden…
Şimdi konuya girelim…
<ı>Mahmud Ahmedinejadı>, İnşaat Mühendisi ve konusunda Profesör unvanına sahiptir. 2003-2005 yılları arasında Tahran Belediye Başkanlığı görevini yürüttüğü sıralarda yakından tanıdım kendisini. İran İslam Devrim ve ilkelerine sıkı sıkıya bağlı, oldukça muhafazakâr bir kişiliğe sahiptir.
Mesleğinde bilgili olması yanında, politikada popülist yaklaşımları vardır. Özellikle ABD ve İsrail’e karşı dikine söylemleri ile dikkati çekmektedir.
Diğer yanda ise, yine mühendis kökenli olan <ı>Mir Hüseyin Musavi ı>var…
O da İslam devriminin savunucularından olmakla beraber, 1981 ile 1989 yılları arasında İran Başbakanlığı ve Dışişleri bakanlığı yapmış, deneyimli bir devlet adamı niteliğindedir.
Her ikisi arasındaki temel fark, birinin popülist yaklaşımına karşın, diğerinin diplomatik yaklaşımdan yana olmasıdır.
Ayrıca <ı>Mir Hüseyin Musavi, ı>ülkede daha çok demokrasiden ve kadın haklarından yana tavır koymaktadır. Bu özelliğini ortaya koymak için de eşi, kendisi ile birlikte siyasetin içinde görünmektedir. Musevi'nin eşi <ı>Zahra Rahnavard, ı>yazar ve heykeltıraş… Aynı zamanda da öğretim görevlisi…
<ı>Mir Hüseyin Musavi’ı>nin eşinin <ı>Ahmedinejat ı>ile polemiğe girmesi de bunun göstergesidir.
İran halkı, işte bu ikili arasından birini kendisine <ı>“Cumhurbaşkanı” ı>seçecektir.
Peki kimi?
Aslına bakarsanız, sonuç ortada görünmesine rağmen, şans <ı>Ahmedinejat ı>tarafına ağır basmaktadır. Bunun nedeni ise, rakibine karşı politika izlemek yerine, eşini muhatap almasıdır.
Yani, <ı>Ahmetidnejat ı>bel altı çalışıyor…
<ı>Ahmedinejat ı>bu tavrı ile muhafazakâr kanattan oy alma peşinde. Eğer politikayı <ı>“Şark politikası” ı>düzeyinde yapmaktan vazgeçse, biliyor ki karşısındaki rakibinin, hem devlet deneyimi hem de söylemleri ile kendisini alt etmesi olasılığı var.
Biz olayın, yani sonucun Türkiye’ye, dolayısıyla da dünyaya etkisi tarafına geçelim…
Hangisi <ı>“Cumhurbaşkanı” ı>seçilirse hem Türkiye açısından hem de dünya açısından <ı>“İyi” ı>olur?<ı> ı>
<ı>Ahmedinejat’ı>ın seçilmesi halinde, İran dış politikasında değişen bir şey olmayacak, hatta sertlik giderek de artacak. Çünkü <ı>Ahmedinejat ı>gücünü tazelemiş olacak.
Ülkesine bir faydası olur mu?
Bence olmaz, Türkiye’ye ise hiç faydası olmaz…
<ı>Mir Hüseyin Musavi ı>seçilirse ne olur?...
Dünya, yeniden bir umut ile bakar olaya. Umulur ki <ı>Musaviı>’nin diplomatik ilişkiden yana olması, dünya barışına fayda sağlar.
Böyle düşünülür…
Ama…
İran’ın İslam Devrimi politikası altında bunun ne gibi faydaları olacağında kuşkum var doğrusu.
Çünkü; her iki adayın ortak paydası, İran İslam Devriminin temel kurallarına sıkı sıkıya bağlı olmalarıdır.
Neyse, Cumartesi gelsin, hepsini göreceğiz…
Avrupa Parlamentosunda sağ akım güç kazanırken, İran <ı>“İleri” ı>adım atabilecek mi, göreceğiz…
<ı>09 HAZİRAN 2009ı>