Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '12

 
Kategori
Kitap
 

Mahşerin Esrarı’ndan süzülerek Gönül imbiğine dökülen Aforizmalar –III

Mahşerin Esrarı’ndan süzülerek Gönül imbiğine dökülen Aforizmalar –III
 

"RESİM:İNTERNETTEEN ALINTI" “Demirleri hasretle örülmüş bu dünya zindanının mahşer adlı bir de sabahı var…”


Doğrusunu isterseniz biraz da gıpta ile bakıyorum Mahşerin Esrarı’nın kahramanlarına. Mehmet’e, Şeyh Galib’e, Beyhan Sultan’a… Senelerce yıl önce yaşamış ve ebediyete göç etmiş kaç kula nasip olur ki yıllar sonra hatırlanmak, hatırlanmakla da kalmayıp bir romanın başkarakterleri olarak yeniden hayat bulmak, bir kez daha ölümsüzleşmek bu dünyada.

Edebiyatın gücü işte tam da bu noktada kendini bir kez daha gösteriyor. Şiirlerde, öykülerde gizlenen yaşam öyküleri, aşk hikâyeleri vb. temalar/kişiler unutuldukları yerlerden belki biraz da gözlerini kırpıştırarak gün yüzüne çıkıyorlar ve yüreklere akıveriyorlar sıcacık. Gönüllerden gönüllere köprü kuruyorlar. İyi ki şairler var, iyi ki yazarlar var. Varlar da bizleri böylesine nadide eserlerle buluşturuyorlar. Ruh ve mana bütünlüğünü, vuslata ertelenen büyük aşkın izlerini içinde barındırarak yürekleri titreten ender eserlerden biri olan Mahşerin Esrarı da edebiyat dünyasının kazanımlarından birisi.

Bu serinin diğer kitaplarını sabırsızlıkla bekliyor ve bir gün inşallah film olarak da izleriz diye düşünüyorum. Ortada büyük bir emek, büyük bir eser var. Sayın Mehmet Nuri Parmaksız'ın ve Sayın İlhan Akın beylerin ellerine, yüreklerine, emeklerine sağlık. Umarım bizleri fazla bekletmezler bu muhteşem eserin devamı için.

Ve şimdi… Devam edelim kaldığımız yerden. Mahşerin Esrarı’ndan süzülerek yüreğe akan o birbirinden anlamlı, birbirinden güzel sözleri tek tek çekip çıkarttım saklandıkları köşelerden ve paylaşmak istedim sizlerle.  Paylaşmak istedim ki… Sizin yüreklerinizin de başka bir şekilde çarpması için. Paylaşmanın albenisini buradan da olsa yaşayalım istedim. Hayat paylaştıkça güzel çünkü. 

MAHŞERİN ESRARI’NDAN SÜZÜLEREK GÖNÜL İMBİĞİNE DÖKÜLEN AFORİZMALAR –III

Âlem dediğin şeyin ne değeri var Sultanım. Başı belli, sonu belli…

Sonlu olan değil, sonsuz olandır aslolan…

Mahşerdir aslolan… Mahşerdir bilene. 

***

Ben bir Âdem’im Süveyda. Ama senden sonra kıyamete kadar da âdemdeyim. Başlarda toydum, hamdım… Lakin sonradan aşk kazanında kaynayıp piştim; oldum.

***

İçimde bir Ben var, içimde bir hal var, içimde tarifi imkânsız bir başkalık var, içimde Sen var Süveyda.

***

Varlık- yokluk, soyut-somut, maddi ve manevi. Her kavramı zıddıyla ya da yakın anlamıyla eşleştirdim ama Aşk’ı ancak yine aşk kavramından başkası karşılamıyor görüyorsun. 

***

Bazen hakikat, mecaz hamuruna karışıyor ve mecaz, hakikat ekmeğinde anlam buluyor. Zahir anlamdan, zımni manaya…

Görünenden, görünmeyene…

Bilinenden bilinmeyene…

***

Peki bilinenden bilinmeyene giden yol gözün ve gönlün basiret denen tasdikine muhtaç değil mi? Peki erenler yolunda yer bulan aşk, varlığı var eden, yokluğu yok eden değil mi?

***

Aşkın, sonsuz gerçeğe uzanan yolculuğunda anladım ki, seni de, beni de bir Yaradan var. Seni benim gözümden seyreden var. Aşkıma dair duygu ve hayallerimi yazan ben olsam da, bunları bana bir yazdıran var.

***

Dünya hayatı insanların her istediğine erişebildiği bir yer değildir.

İnancımıza göre “Mahşer” diye bildiğimiz bir yer vardır ki, vuslatlar çoğu kere orada gerçekleşir.

***

Aşk bir gül gibidir Esrar. Tıpkı Yusuf’a benzer… Kokusunu almaya ise bir Yakup ister.

Aşkı Allah korur Esrar. Yem etmez kurda, kuşa.

***

Öyle bir sevdadır ki bu, ne yere sığar ne göklere. Onun içindir ki, sevda demişler zaten ismine. Yerinde durduğunu sanırsın da, alıp götürür insanı bilinmeyenlere. 

***

Aslında her doğan gün, bir esrar değil midir bizlere dede? Herkes kendi esrarını arayıp durmaz mı sanki bu âlemde?

***

Herkes güzellik ve cazibe davasında değil midir bu dünyada? Ölüm ise, bir mihenk taşı değil midir bu davaya?

***

Meğer gerçek aşk, mahşer gerçeğini anlayabilmekte gizliymiş.

                                                                                           ***

Demirleri hasretle örülmüş bu dünya zindanının mahşer adlı bir de sabahı var.

***

Anladım vuslatımız aşkımızla ölmekmiş,

Gerçek aşk dedikleri, beni sana bölmekmiş.

***

Heyhat! Kara sevda denilen yol ne dardır!

Aşk bitti mi dünya kelebek ömrü kadardır!

***

Süveyda, Esrar Dede’nin ta kendisiydi. Ya da Esrar Dede, Süveyda’nın ta kendisi…

Yıllarca peşine düştüğü şey, içinde sakladığı ben’di onun.

Süveyda da oydu, o da Süveyda…”

Mahşerin Esrarı’ndan / Mehmet Nuri Parmaksız – İlhan Akın

 

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..