Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '09

 
Kategori
Söyleşi
 

Mahsuni Şerif'le söyleşi / Şemsettin Murat

Mahsuni Şerif'le söyleşi / Şemsettin Murat
 

Mahsuni Şerif


" Sevgi, dayanışma, maddeci ve muhabbet yolcusu bir ozanım. Irkçılık, mezhepçilik ve asimle esaslara dayalı hiçbir anlayışın arkadaşı değilim. " demişti bana Mahsuni Şerif. Yıl, 1987. Gaziantep'in Suburcu caddesinde küçük bir işyeri vardı, orada birlikte çay içerken söylemişti bana. Onun bu sözleri hoşuma gitmişti. O zamanlar, sanat edebiyat içerikli küçük bir dergi çıkarıyordum. Söyleşi için daha geniş bir zamana ihtiyacım vardı. Birgün, Nuri Akyol adında üniversiteli bir arkadaşımla Mahsuni Şerif'in evine gittik. Bizi görünce çok
sevindi. Misafirperverliğini gösterdi. Çay içerken sohbete daldık. Yurt ve dünya olaylarından bahsettik. Sonra kendisinin yaşamı ve sanatı hakkında sorulara geçtik.

Özgeçmişinizden bize kısaca sözeder misiniz?

Babamın anlattığına bakılırsa Maraş iline bağlı Afşin ilçesinin Bahçenek köyünde , 1940 yılında, dünyaya gelmişim. Sanırım 1946 yılında olacak köyümüzde ilkokul olmadığı için eski Türkçe okuyorduk. Daha sonra Elbistan'ın Alenbey köyünde medreseye gidip kur'an okudum. Fıkıh ilmi ve tasavuf esasları üzerine bilgiler edindim. Zaten o yıllarda şiir yazmaya , deyişler okumaya heveslendim. Bu konuda ilk rehberim amcam Aşık Fezali'dir. Derken 1955'te ilkokulu bitirmiş oldum. Ortaokulu askeri okulda okudum ( 3.Assb.Hzl. Mersin). 1958-59 yıllarında Ankara Ordu Donatım okulunu bitirip Balıkesir Ord. okuluna gittiğimde İstanbul Kuleli Askeri Lisesi sınavını kazanmıştım. Sonraları kendi isteğimle ordudan ayrıldım. Bildiğiniz gibi 1965'ten bu yana müziği meslek edindim. Plaklarımla isim yaptım. İlk evliliğimden 4, ikinci evliliğimden de 4 olmak üzere 8 çocuk babasıyım. İki de torunum var. Eşim Fatma hanımın öğretmen olması ve sağlam inançları sayesinde hayatım eskisinden daha muntazam ve sanatım da daha kutsi içerikler taşımaktadır. Köyden biraz toprak aldım. Biraz da babamdan kalmış. Orayı güzel bir kaysi bahçesi yaptım. Şimdi bununla da ayrıca uğraşmaktayım.

Bu düzeye gelmeden karşılaştığınız belirgin zorluklar oldu mu?

Bu düzeye gelmeden evvel siyasi inançlarım nedeniyle birçok defa adli kovuşturmalar, hapislikler, faaliyetlerimden mahrumiyetler dolaysıyla çok acı çektim. Ekonomik sıkıntılar içinde kaldım.

Bu zorluklar içinde elinizden tutan , yardım eden oldu mu?

Bu zor dönemde eşim Fatma'nın maaşıyla geçinmek zorunda kaldım. Maddi ve manevi tek yardımcı eşim oldu. Diyebilirim ki şimdilik az da olsa, huzurlu bir yaşamım varsa, bunu da eşime borçluyum. Fedakar bir insandı .

Sanatla toplum arasında ilişki kuruyor musunuz?

Sanat toplumun en doğal ürünü olmakla birlikte toplumun özünden yeşermiş ve kati surette toplumdan tecrit olmasına imkan bulunmayan bir yaşam ilkesi, geleceğin en hassas, en barışçı sloganıdır. Toplum için yapılmayan sanat kendi yapısıyla görülür ki sanat değildir. Ve bu sanatı da icra eden kişi de sanatçı hüviyetini taşıyamaz .

Müziğin toplumu değiştirdiğine, güzelleştirdiğine, ileri bir düzeye götürdüğüne inanıyor musunuz?

Toplumun yapısında değişikliğe neden olan birçok etkenler vardır. Birisi de müzik olabilir kuşkusuz. Fakat müzik ancak kuşaklararası için yapıyı ilgilendiren fantazik bir ölçüdür. Müzik sözleştirilme evresine ulaştığı zaman toplumdaki etki alanı da bereber değişir. Örneğin güzel bir ensturmanın namelerinde toplum genelinin yaşamıyla olan ekonomik ve adalet dağılımı konu ediyorsa işte bu
müzik toplumun yaşamında iki değişikliğe rol sayılabilecek niteliğe haizdir. Alışılagelmiş geleneksel halk manileri veya adına " yeni müzik" tabir ettiğimiz arabesk , hafif batı müziği, tango disko, çigan, kanto vs. gibi türden müzikler, bir toplumun uyuşmasında ve çalışan halk yığınlarının emeğini ayaklar altında ezerek geriye doğru bir değişim getirme çabasının şimarık tellallığını yapmaktadır.

Bugüne kadar kaç yapıtınız oldu?

Neşredilmemiş üç bine yakın eserim yazılı veya ses kayıtlarında beklerken ; basılmış, yayınlanmış iki kitap, 453, 451'lik plak, 8 LP. 23 kasetim var.

Sanatınız, sizi geçindirecek kadar maddi gelir sağlıyor mu?

Yalnız sanatımla geçinmem çok zordur. Eşimin öğretmen maaşı, köyden gelen unum, bulgurum ve arasıra konserlerimden gelen parayla geçinip gidiyoruz işte.

İçerik olarak ürünleriniz hangi kaynaklardan doğuyor?

Diyebilirim ki eserlerimin hemen hemen hepsi günceldir. Zamanla yaşlanarak gelecek günlere de cevap sayılabiliyor. Çünkü bir ozanın eserlerinde yatan en değerli imaj, geçmişin ve geleceğin en gerçekçi temleri veya varsayımlarını yüklemiş olabilmesidir. Kaynak olarak toplumun özgeçmişi, ve mevcut yaşamını yapıtlarımda ana esas olarak ele alırım.

Domdom Kurşunu epey ilgi gördü. Son olarak da SHP mitinglerinde halkı coşturdu. Bunun sebebi ne olabilir? Benzer ve daha ileri aşamada müzik çalışmalarınız var mı?

Domdom Kurşunu, bilindiği gibi uluslararası üne kavuşmuş tek eserimdir. Binlerce türkünün içinden yediden yetmişe bu yapıta ilgi duymaları, eserin müziğinde ve güftelerinde yatan halkça orjindir.
Dört aşamalı bir ezgiden oluşan bir parçanın seçimlerde SHP taraftarları tarafından söylenerek propaganda yapılmasının iki gerçek nedeni vardır. Birisi bilindiği gibi seçim döneminde her parti kendi anlayışına uygun türküyü, şarkıyı ya da bir marşı seçmiş olması; ikincisi, benim herşeyden önce sosyal bir demokrat olmam. Sanırım bunun için bu kaseti çalmışlardır. Bu arada şunu belirteyim, yeni yapıtım olan " Hababam" isimli eser, Domdom Kurşunu ile yarışacak.

Siyasi bir partiye girme ya da siyasi bir parti kurma çalışmalarınız var mı?

Tasvip ettiğim veya etmediğim siyasi kuruluşlar olacaktır. Bu, zaten insan olarak en tabii hakkımdır. Politikayı sevmem fakat siyasetle politika benim yorumumda iki ayrı kavramdır. Siyaset, bir toplumun kaderinde olumlu katkılar, görevler edinebilme yolunun tabii ve insancıl çabasıdır. Politika, bir siyasi anlayışın şemsiyesi altında gerçek yüzünü saklayarak, o siyasettenmiş gibi görünüp onun iktidarında büyük ferdi menfaatler edinebilme ustalığıdır. Bu nedenle politikacı olmayı asla aklımdan geçirmem. Zaten ozanlar, yazarlar, karikatüristler, ressamlar ve güzel sanatlarda imzası bulunanların tümü kendi türünde siyasetini yapıyor demektir. Sevdiğim ve mutlaka halktan yana olduğuna inandığım bir
partiye her türlü katkıda bulunmaktan asla kaçınmam. Bunu karşılığında başıma ne gelirse gelsin. Bu, benim namustan ayrılmaz inancımdır. Yeterki bu kuruluşun icraatında halktan, daha doğrusu emekçi yığınlardan yana bir çaba keşfedebileyim.

Zaman zaman sosyalist bir parti ya da partiler kurulması gündeme gelir. Böyle bir partinin kurulmasına taraftar mısınz?

Ben, demokrasiye Tanrıya inanır gibi inanmış bir köylü yavrusuyum. Elbette ki bu inancı muhafaza ettiğime göre çok partili ilkeler demokrasi ilkeleridir. Şayet benim memleketimin kanunları sosyalist bir partinin kurulmasına müsaade ederse ben de en çok o partinin yanında olmayı isterim. Ancak, böyle bir parti kurmak gibi bir niyetim yok şimdilik. Belki de bu fikrim ilerisi için geçerli olmayabilir. Şimdilik zaten bir partide (SHP) üyeyim. Bunun dışında söylemek istiyorum: Biz insanlar en iyisine ulaşabilmeliyiz. En temiz en doğru yol bizim hakkımızdır. Katti surette yasaları zorlamayı ve yasalara saygısızlık etmeyi sevmem. Şayet sevmediğim, inanmadığım taraf varsa bunu en uygar en demokratik yolla telafi edilmesini isterim. Yani, insanlık alemi zora ve kabalığa dayanan hiçbir kurumu tasvip etmem .
( Anadolu dergisi, Şubat 1987, sayı : 7 / Yeni Yaşam dergisi, Haziran 1987, sayı : 3 )

 
Toplam blog
: 155
: 1573
Kayıt tarihi
: 20.09.08
 
 

Diyarbakır doğumluyum. Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü mezunuyum. Hazro TÖB-DER Şubesi başkanlığını y..