Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '09

 
Kategori
Eğitim
 

Makam sahibi olmak

Bizim düşüncemizde olanla, olmayanların bir arada yaşamasına hoşgörü diyoruz. Dünyadaki hedefimiz kimsenin hakkına ve hukukuna tenezzül etmeden ömrümüzü sonlandırmak olmalıdır. Aldığımız görevleri de bi hakkın ifa etmemiz gerekmekte. Görevimiz esnasında kimseyle zıtlaşmalıyız. Kardeşçe yaşamalıyız ki, hayattan zevk alabilelim.

Kimseye sıkıntı vermemek olmalı amacımız. İnsanların fikirlerinden dolayı hor görmemeliyiz. Kişileri değerlendirirken de işinin ehli olup olmadığına bakmalıyız. Bunun yerine başka kıstasları göz önünde bulundurursak yanılırız. Dünyanın bin bir hali var. Ola ki Allah bize makam nasip etti, makama geçince geçmişimizi unutmamamız gerekmekte. Dünyamızdan nice makam sahipleri geldi, geçti. Kimileri makamda böbürlendi, kimileri makamı emanet gördü, kimisi de makamı hesap yeri olarak kabul etti. Kimileri de makama geçince olgunlaştı hatta başağı dolu buğday gibi boynunu büker gibi olgunlaştı. Makamlar yükseldikçe insanın olgun olması beklenir. Maalesef günümüzde bunun tam tersi yaşanmaktadır. Makamın hesap verme meydanı olduğunu unutmayanlar çıktıkları toplumun içinde ki yapıyı unutmazlar.

Unutmayanlar da, toplum tarafından unutulmazlar. Makam sahibi olunca geçmişini unutuverenler ise makamını yitirince yalnızlık yaşar. İnsan içinden çıktığı toplumun yapısını unutmamalı. Dün ne idi, bu gün ne oldu dedirtmemeli. Makamın hakkını vermeli insan. İkili ilişkiler yerine görevlendirmelerde makamın yükünü taşıyabilmesi göz önünde bulundurulmalı. İlişkiler yerine ehliyet önemli olursa herkes huzurlu olur. Mesleğin alt biriminden gelirse yönetici daha verimli olur. Tepeden inme olduğunda hem kendi işi zordur, hem de astlarının işi zor olur. Makam sahibi makamını herkese eşitlik ilkesi çerçevesinde icra etmeli. Kanunların önce kendisi için olduğunu unutmamalı. Bizde yanılmıyorsam kanunların yönetilenlere ait olduğu düşüncesi hâkim gibi. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Önce insan makama talip olunca kendini yetiştirmeli. Yetiştirmeden eğer kendisi için makamı layık görürde hata yaparsa mesuliyetten kurtulamaz. Yöneticiliğe ufku açık olanların talip olması lüzumludur. Ufku açık kişilerin talip olmayıp, başkaları işi çekip çeviremezse onu tenkit etme hakkımız olmaz. Görülen o ki, çalışıp talip olma yerine en kolay yöntem olan tenkitçilik var. Bazen insanların aczi yetine şahit olunca insanın acıyası geliyor. Ama bir de diyorsunuz ki, talip olmasaydı. İşin talibiyseniz kendinizi yetiştirmelisiniz. Yoksa kolay geldiğiniz makamı kolay kaybedebilirsiniz. Onun için çalışarak tırnaklarıyla kazarak gelenler makamlarını kaybetmezler.

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..