Makam ve Kişi

Ülkemizde ne yazık ki çok yaygın bir uygulama süregelmektedir. Makam sahibi kişi ve kişiler kendi kişisel ihtiras ve zaaflarını, ne kadar hakederek geldikleri pek bilinmeyen makamlarını, bu makamın verdiği gücü kullanarak çalışma arkadaşlarına olmadık iftiraları, zulümü yapabilmektedirler. 

Bir önceki yazımda benim şu anda içinde bulunduğum sistematik linç, gene makamın gücü kullanılarak gerçekleşmektedir. 

Bu dünyadan niceleri göçerken yanlarında makamlarını götürme şansları olmamıştır. Sosyal yaşamda asla görüşmeyeceğiniz, saygı duymayacağınız biri bulunduğu makam sayesinde her türlü tacizi yapmakta bir sakınca görmemektedir. 

Müdür bey (!) bana -"Birkaç sene sonra yüzüne bakan olmayacak, gel bu tutkulu adamı reddetme, benimle ol" diyebilmektedir. " Azizim, adama sormazlar mı? "Ben dansöz müyüm ? Oyuncu ya da sahne sanatları performansı mı yapıyorum? Ben sade bir vatandaş, iyi bir insan olmayı hedeflemiş, birinci derecenin dördüncü kademesine gelmiş, mesleğini elinden geldiğince namuslu ve haysiyetli bir biçimde yürütmeye çalışan bir devlet memuruyum. Çok mutlu olduğum, huzurla çalıştığım iş yerime, bir gün yıllarca uyum içinde çalıştığım vekalet ettiği makamı hazmetmiş olan eski Müdürümün yerine bir çakma kazanova kılıklı adam kadrolu olarak geliyor. Musallat oluyor, sürekli sözel tacizleriyle yoruyor, gereksiz yere cezalar vermeye başlıyor, sessiz şiddet uyguluyor. 

Devamlı "yemeğe çıkalım, beraber olalım" lar bitmek bilmiyor, öğretmeni canından bezdirmek için ne gerekirse yapılıyor... 

Makam kişiyi şereflendiriyor, hiçbir özelliği , erdemi olmayan hırslı ve egosu devleşmiş insanları oldukça tehlikeli kılıyor. 

Benim alnım açık ve özgüvenim tam. İlahi adaletin tecelli edeceğine bütün kalbimle inanıyorum. Öğrencilerimin çoğunluğu beni destekliyor, bu adamı kınıyorlar ama gerçekler herkesi korkutuyor, şahit olup kendilerini sıkıntıya sokmak istemiyorlar , onları anlıyorum... 

Allah büyüktür; mazlumun ahı kimsede kalmaz. Bana kurulan bu iftira ve sistematik linç , benden sonra bir başka masuma uygulanacaktır; o nedenle haksızlık ve zulüme karşı savaşmak, korkmamak ve sinmemek gerekir. 

Makam kişiyi değil, kişi makamı şereflendirmelidir. Kişilerin makamları şereflendirdiği günde Türkiye gerçek layik, çağdaş ve hukuk devleti haline gelecektir. İftiranın, kişisel ihtiras ve zaafların tatmin edildiği yerler olmamalıdır makamlar. 

Son olarak ataların bir sözüyle yazımı bitirmek isterim." Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var"... 

Hiçbir suç cezasız kalmadı, kalmaz !!!