- Kategori
- Siyaset
Makamla devlet adamı olunmuyor!
Cumhurbaşkanı TAYYİP Erdoğan Trabzon'da konuşuyor:
"Asker ve polis artık kalkan kullanmayacak, gereği ne ise yapacak".
Cumhurbaşkanı başbakan gibi davranıyor, hükümete ve hatta polis ve askere talimat veriyor.
Daha vahimi, verdiği talimat şiddete karşı şiddet. Gezi'de olduğu gibi.
Aynı anda çelişkili. Bir yandan şiddetin durması için çağrı yapıyor, çok yerinde ama öte yandan polis ve askerin de şiddete karşılık vereceğini söylüyor.
Sayın okurlar bilin, işimiz çok zor bizim.
YAŞANAN trajedi ile birlikte Davutoğlu ilk kez çok ciddi bir sınavdan geçiyor.
37 insan hayatını kaybediyor, Davutoğlu her konuşmasında Kılıçdaroğlu ve HDP'yi ağır dille suçluyor, hatta "hainler" diyerek.
Davutoğlu kendisini; Partisine ve halka kabul ettirmeye çalışıyor.
Bunun yolunun da kendisinden önce gördüğü sert üsluptan geçtiğine inanıyor.
Ne kadar bağırır, ne kadar ağır konuşursa, sağa sola ne kadar çatarsa, o kadar puan toplayacağını sanıyor. Türkiye alev alev, o kendini kanıtlama çabasında, ülkeye zarar veren üslupla.
Esad saplantısı bir türlü bitmiyor. Adeta hastalık.
Sınırımızın dibinde resmen savaş var, top mermileri bizim taraftaki evlere, sokaklara düşüyor, köyler boşaltılıyor. Bizimkilerin aklı Esad’da!..
Yahu bu Esad sizin canciğer kuzu sarması dostunuzken de diktatör değil miydi, kendi halkına zulüm yapmıyor muydu?..
Şimdi, Esad’ı devirmek uğruna Mehmetçiği bile gözden çıkarıyor!..
PKK’nın Suriye kolu PYD ile IŞİD arasındaki çatışmalara sahne olan Kobani’ye yardımı ve ABD öncülüğündeki koalisyona desteği “Esad’ı devirme” şartına bağladılar..
Esad takıntısıyla Türkiye’yi savaşa sokacaklar, Mehmetçiği bataklığa sürecekler!..
“Analar ağlamasın” diye PKK ile gizlice pazarlık masasına oturanlar, Türkiye’nin anasını ağlatacaklar!.
Meclis’ten tezkere çıkartıyorlar,Türkiye’yi maceraya sürüklemek üzere!..
MHP lideri Bahçeli AKP’ye verdiği desteğin Türkiye’nin başına ne çoraplar örebileceğini görmeden, yine ikili oynadı. Yakışmıyor.
Bereket versin, ABD Dışişleri Bakanlığı "Bizim odaklandığımız konu IŞİD” dedi …
Kifayetsiz yöneticilerin Türkiye’yi düşürdüğü son derece tehlikeli ve hazin durumu görün artık.
Bunlar olurken, hainler, IŞİD‘in Kobani’ye saldırılarının, yenilginin hıncını yaşadıkları, ekmeğini yedikleri topraklardan çıkaracak kadar kendilerinden geçtiler, azgınlaştılar!..
Araçları tahrip ediyorlar, otobüsleri yakaıyor, etrafı yıkıyorlar.
Bu hainlerden biri Atatürk büstünü binanın üst katından aşağı atıyor, aşağıdaki başka bir hain, büstün başına tekme atıyor!..
Hain kuyruklar sıkıysa Kobani’ye gidip, dövüşsenize. Sıkı mı ?..
Bunları iktidar şımarttı başımıza bela etti…
Asker kışlasında, polis dokunamıyor, bunlar her türlü ahlaksızlığı yapıyor!..
Bizler savaşa “hayır” diyenleriz… Asla savaş istemeyiz…
Bizim dilimiz “Yurtta barış, cihanda barış” diye döner…
Ama sen bütün komşularımızla dalaşıp, ona buna saldırıp, durduk yerde kendine kahramanlıklar biçip, horozlanırsan ben yanında yokum.
Hadi… Kıpırda da görelim… Bence bir adım dahi atamazsın tek başına…
Ey baştakiler. Devlet adamlığı kolay değil.. Ve bir daha “iki ayyaş” deme…
İslam dünyasının tek şerefli savaşını kazanmış, anılarını dahi yıkmak istediğin bu ülkeyi kurmuş Mustafa Kemal ile kendini de kıyaslamaya kalkmayın bir daha…
Onlar yedi düvele karşı savaş kazanmış, yeni bir devler kurdular.
Peki.. Sen ne yapıyorsun? Sen bağırıp çağırıp duruyorsun.
Çünkü yedi düvel olmadan savaşamazsın…
Kuru gürültü ile peynir gemisi yürümez demişlerde atalarımız.
ozcanvural33@hotmail.com