Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '12

 
Kategori
Güncel
 

MAKÜ´deki 18 Mart programında şehitler anıldı

MAKÜ´deki 18 Mart programında şehitler anıldı
 

BURDUR VALİSİ SÜLEYMAN TAPSIZ


Çanakkale Zaferi´nin 97. Yıldönümü Etkinlikleri kapsamında MAKÜ Konferans Salonunda Fen Lisesi öğrencileri ve öğretmenlerince hazırlanan Şehitleri Anma Günü Programında duygusal anlar yaşandı. Ayrıca 31 Mayıs 2010 tarihinde İskenderun Deniz Üs Komutanlığı´nda vatani görevini yaparken terör saldırısı sonucu yaralanan ve sakat kalan Yeşilova İlçesi Çardak Köyü doğumlu Deniz Şoför Er Mehmet Aynur´a Cumhurbaşkanlığı adına Vali Tapsız tarafından Devlet Övünç Madalyası ve Beratı verildi.

Fen Lisesi öğrencilerinin hazırlayıp sunduğu program Çanakkale Zaferini bir zaferin yıldönümü olmaktan ziyade bir matem gününe döndürecek derecede dramatik bir boyuta taşımakla beraber, konuşmacılarıyla ve oratoryosuyla olsun, animasyonlu görselleriyle göz doldurdu, beğeni topladı. Program boyunca aşırı dramatik sahneler çoğu kişiye gözyaşı döktürdü. En güzel içeriği ise bazı başka yerlerde ve mahfillerde yaşandığının tersine, hemen hemen her sahnede Atatürk´ü unutmamalarıydı. 

Programın sonunda bir konuşma yapan Burdur Valisi Süleyman Tapsız, ´tarihi bir günü anmak, hatıraları yâd etmek, millet ve devlet olarak varlığımızı borçlu olduğumuz yüce insanlara başta Atatürk olmak üzere, rahmet ve minnet duygularımızı ifade etmek üzere bir araya geldik.´ Dedi.

Vali Tapsız şu görüşleri ileri sürdü:

Tarihi bir günü anmak, hatıraları yâd etmek, millet ve devlet olarak varlığımızı borçlu olduğumuz yüce insanlara başta Atatürk olmak üzere, rahmet ve minnet duygularımızı ifade etmek üzere bir araya geldik.

´İstiklâl Mücadelemizi´ gerçekleştiren herkesi; isimsiz kahramanları, şehitlerimizi, gazilerimizi, vatanı, dini, imanı ve istiklâli uğruna her türlü fedakârlıkta bulunan Aziz Milletimizi ve Milletimize bu mücadele ruhunu veren millî, manevî değerlerimizi ve mukaddesatımızı da hatırlamak için toplanmış bulunuyoruz.

Bugün, kutsal vatan topraklarının bölünmez bütünlüğü, yüce Türk Milletinin bağımsızlığı, birlik ve beraberliği uğruna canlarını seve seve feda ederek en yüksek mertebeye erişen aziz şehitlerimizi rahmet, şükran ve saygıyla anıyoruz.

Kurtuluş savaşına ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti´ne giden yolda çok önemli bir kilometre taşı olan Çanakkale Zaferi, tarihte eşine az rastlanan en büyük kahramanlık destanlarından biridir.

Bu zafer,  tarihten silinmek istenen bir milletin, bütün yokluk ve imkânsızlıklara rağmen,  vatanını canı pahasına nasıl savunduğunu göstermesi bakımından da insanlık tarihi içinde çok özel bir yere sahiptir.

Vatan topraklarının dört bir yanından gelerek, Çanakkale´de, işgal kuvvetlerine geçit vermeyen kahramanlar; bizim bugün millet olarak sahip olduğumuz birlik ve beraberliğin ne kadar sağlam temellere dayandığını bütün dünyaya en gür sesle ilan etmiştir.

Çanakkale´de ortaya konulan bu sarsılmaz vatan sevgisi, bu millet olma bilinci en büyük zenginliğimiz, en büyük gücümüzdür. Çanakkale ruhu göstermiştir ki, dünyada bu milletin varoluş iradesini kıracak hiç bir güç yoktur.

İnanıyorum ki, o yüksek ruh, o millet olma şuuru, o vatan sevgisi bu topraklar üzerinde ebediyen var olacaktır.

Tarihin zorlu sınavlarından geçerek bugünlere ulaşan bir millet olarak, yokluklar içindeyken bile ´Çanakkale geçilmez´ dedirten sağlam bir inancın, sarsılmaz bir ruhun mirasçılarıyız.

İşte bu ruh, bu inanç, dün olduğu gibi bugün de aydınlık geleceğimizin en güçlü teminatıdır.

Sadece geçmişimizin aziz bir hatırası olarak değil, geleceğe yürüyüşümüzün en güçlü ilham kaynaklarından biri olarak da Çanakkale Zaferi, milletimizin hissiyatında son derece önemli bir yere sahiptir.

Bağımsızlığımızın, vatan sevgimizin, birlik ve beraberliğimizin yılmaz savunuculuğunu yapan aziz şehitlerimizi ve onların kahramanlık destanlarını nesilden nesile aktaracak, hatıralarını her an, her zaman kalbimizde yaşatacağız.

Yüksek idealler uğrana hayatlarını feda eden aziz şehitlerimizin bu millete bıraktığı kutsal vatan topraklarını, milletimizin birlik ve beraberliğini, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini sonsuza kadar korumak azim ve kararlılığındayız.

Yurdumuzun her karış toprağına kanlarını akıtarak tarihimize altın sayfalar yazdıran aziz şehitlerimiz; Bu güzel vatanımızı, şanlı bayrağımızı, bağımsızlık ve özgürlüğümüzü sizlere borçluyuz.

Bizler de sizlerden almış olduğumuz güç, azim, irade ile atalarımızın emaneti olan ve üzerinde sonsuza kadar özgürce yaşayacağımız bu vatan topraklarında yeri geldiğinde canımızı seve seve vermekten asla çekinmeyeceğiz.

Yüreğimizdeki vatan sevgisi, bayrak sevgisi, millet sevgisi ve insan sevgisi ile güzel ülkemizi daha güçlendirerek geleceğe taşıyacağız.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Tarih sahnesinde binlerce yıldır var olan, çok zengin bir kültür ve medeniyete sahip bulunan, çok sayıda devlet kurmuş bir aziz milletin en son ve en değerli eseridir.

O, bir ´Cihan Devleti´nin vârisi; enbiyâlar, evliyâlar, şehitler yatağı mübarek vatanımızda kurduğumuz ve üzerine titrediğimiz bir ´Devlet-i Ebed Müddet´tir.

Türk´ün iman dolu göğsü karşısında, Batı´nın bunca teknolojisi ve uygarlığına rağmen uluyan bir canavardan farkı olmadığını, Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY İstiklal Marşında dünyaya haykırmıştır.

Batı´nın medeniyetinin canavarlığını, Asım kitabında Çanakkale Şehitlerine ithaf ettiği meşhur şiirinde de, bütün öfkesi ve lanetini yağdıracak derecede açıklık ve yiğitlikle ortaya dökmüştür:

Ne hayâsızca tahaşşud ki ufuklar kapalı

Nerde – gösterdiği vahşetle ´bu: bir Avrupalı´

Dedirir – yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi

Eski dünya, Yeni Dünya, bütün akvam-ı beşer,

Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer.

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sade bir hadise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela…

Hani, tauna da züldür bu rezil istila

Değerli Konuklar,

Bilindiği gibi savaşta vatanları uğruna ölenler şehit, yaralananlar ise gazidir.

Onlar vatan sevgisinin, insanlık idealinin meşalesidirler.

Bayrağımıza kendi kanlarının rengini, Ay yıldıza ak yüreklerinin aydınlığını vermişlerdir.

Şehitlerimiz en temel hak olan kendi yaşama haklarını, diğer insanların huzur ve güven içinde yaşayabilmelerini sağlayabilmek için feda etmişlerdir ve böylece en yüce ve en yüksek makam olan şehitlik mertebesine erişmişlerdir. Bu alicenâplıkları nedeniyle onlar, gökler kadar yüce, vatan kadar azizdirler.

Cumhuriyet, vatan, bayrak, toprak, bağımsızlık, milli sınırlar, sancak, şehitlik, gazilik gibi kavramlar bizim için çok kutsal ve milletimizin büyük hassasiyet gösterdiği kavramlardır.

Ay yıldızlı şanlı bayrağımız, bizim birliğimizin, bağımsızlığımızın sembolüdür. Devletimizin ve milletimizin istiklal ve hürriyet meşalesidir. Şehidimizin son örtüsüdür.

Bugün Şanlı Bayrağımız ülkemizin her köşesinde gururla dalgalanıyorsa, İstiklal Marşımız vatan semalarında yankılanıyorsa, Türk Milleti birlik ve beraberlik içerisinde daha müreffeh yarınlara koşuyorsa, bunu hiç şüphesiz kahraman şehit ve gazilerimize borçluyuz.

Ülkemiz şehitler diyarıdır. Çünkü vatanımızı Cumhuriyetimizi korumak, ilelebet devam ettirmek, Bayrağımızı ülkemizin her köşesinde dalgalandırmak için yüce milletimiz binlerce şehit vermiştir.

Bu nedenle hem şahadet mertebesine ulaşan aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin, hem de onların kanlarıyla yoğrularak vatanımız olan ülkemizin kadrini kıymetini bilmeliyiz.

Ne mutlu onlara ki bu vatan için, yüce milletimiz için şehit oldular.

Bugün Türk Milleti, onları yüreğinin ve hafızasının derinliklerinde ebediyen yaşatmaktadır. Onlar yüce milletimizin kalbine ebediyen yaşayacaklardır.

Ülkemizi her türlü tehlikeden korumak ve insanlarımızın huzur ve güven içinde yaşamalarını sağlamak için canlarını feda eden şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyoruz.

Şehitlerimizin dul ve yetimlerinin, Devletimizin ve Milletimizin şefkat dolu ellerine tevdi edilmiş olduklarını bilmelerini istiyoruz.

Evlatlarının şehit olduğu haberini aldıklarında yüreklerinin yanmasına rağmen ´vatan sağ olsun´ diyen şehit ailelerimize en içten sevgi, saygı, minnet ve şükran duygularımızı gönderiyoruz. Yiğit evlatlarını şehit veren şehit ana, baba, eş ve çocukları ile yüce milletimize sabır ve metanet diliyorum.

Bu inançla, Çanakkale Zaferi´nin yıldönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü´nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan kılan tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.´

Değerli Konuklar,

Ayrıca bu anlamlı günde, 2933 sayılı Devlet Madalya ve Nişanlar Kanunu gereğince ´gösterdikleri sorumluluk ve görev anlayışı içinde feragat ve fedakârlık dolu kişilere verilen´ Devlet Övünç Madalyası tevcih töreni münasebetiyle de bir araya gelmiş bulunmaktayız.

31 Mayıs 2010 tarihinde İskenderun Deniz Üs Komutanlığında vatani görevini yaparken terör saldırısı sonucu yaralanan ve malul olan Yeşilova İlçesi Çardak Köyü doğumlu Deniz Şoför Er Mehmet AYNUR´a birazdan ´Devlet Övünç Madalyası ve Beratı´nı Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül adına tevcih edeceğim.

2933 sayılı Madalya ve Nişanlar Kanunu gereğince verilen Devlet Övünç Madalyası´nın çok özel bir anlamı vardır.

Bu madalya, milletimizin şehitlerimize ve gazilerimize / görev malûllerine verdiği değerin ve duyduğu saygının anlamlı bir göstergesidir.

Vatan kahramanlarına, takdim edilecek devlet övünç madalyaları, necip milletimizin evlatlarına şükran hislerinin anlamlı bir ifadesi olacaktır.

Millet olarak gururumuz ve övünç kaynağımız olan şehit ve gazilerimiz, birlik ve bütünlüğümüzün, vatan sevgimizin, özgürlük ve bağımsızlığımızın en değerli simgelerindendir.

Şehitlerimiz ve gazilerimiz, bizi biz yapan ve millet olma bilincimizi oluşturan temel değerlerin ve sahip olduğumuz şanlı geçmişle aramızdaki güçlü bağın en önemli halkalarından birini oluşturmaktadır.

Tüm güvenlik birimlerimiz güven, huzur ve barış içinde bir hayat sürebilmemiz için canları pahasına, büyük bir özveriyle çalışırken, aileleri de bu büyük sorumluluğu onlarla paylaşmakta ve her türlü sorunu birlikte yaşamaktadırlar.

Onların acısını, üzüntüsünü ve sorunlarını paylaşmak ve her zaman yanlarında olmak bizim için görevin ötesinde büyük bir onurdur.

Milletimiz, uğrunda yitirdiği çok değerli evlatlarının acısını yüreğine gömmüştür.

Vatanı için şehit ve malûl olan kahramanlarımız, Devletimizin varlığının güvencesi ve sembolü olarak sonsuza değin milletimizin gönlünde yaşayacaktır.

Değerli Konuklar,

Bizler, üzerinde yıllardır yaşadığımız ve her köşesi şehit kanıyla sulanmış bu güzel vatanımızı, atalarımızdan bizlere kalan en kıymetli hazine olarak kabul ediyoruz.

Bu kutsal topraklar üzerinde bağımsız ve onurlu bir şekilde yaşıyorsak bunu aziz şehitlerimize ve siz kahraman gazilerimize borçluyuz.

Şehitlerimize, gazilerimize ve bu vatan uğruna canını ortaya koyan tüm insanlarımıza borcumuzu, ancak; Birliğimizi, beraberliğimizi sağlamlaştırarak ve bu ülkeye her koşulda sahip çıkarak ve bu ülkeyi aydınlık yarınlara taşıyarak ödeyebiliriz.

Değerli Konuklar,

Şehitlerimiz, gazilerimiz bizim başımızın üstündedir. Onları hep beraber sahiplenmeliyiz, onlar bize emanettir.

Bugün vatan için, milletimiz için canlarını ortaya koyan değerli insanların ve onların ailelerinin ve tabii ki hepimizin, gurur günüdür.

Şehitlik ve gazilik, Türk milleti için ulaşılabilecek en yüce makamdır. Vatanın birlik ve bütünlüğünün korunması, ülkenin her köşesinde huzur ve güvenliğin sağlanması için hayatlarını feda eden veya gazi olan tüm kahramanlarımıza sonsuz şükran duyuyoruz, onlarla daima iftihar ediyoruz.

Onlar gönüllerde ölümsüzleşen cesaret, fedakârlık ve feragat timsali kişilerdir.

Onun için sizlere olan bizim şükran duygumuz gerçekten sonsuzdur.

Bazen gözyaşlarınızı içinize akıttınız. Sabrınızla, metanetinizle örnek oldunuz.

Başı dik bir şekilde durmasını bildiniz. Bu asil davranışınızla milletimizin büyüklüğünü, değerlerinin sağlamlığını daima gösterdiniz ve kimseye fırsat vermediniz.

Yine hepimiz biliyoruz ki;

İçinde bulunduğunuz hisleri anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır. Millet olarak sizlerle aynı duyguları yaşıyoruz.

Gururunuza ortak oluyoruz, üzüntünüzü paylaşıyoruz, acınızı yüreğimizde hissediyoruz. Acınızı biraz olsun hafifletebilirsek, ne mutlu bizlere.

Şunu bir kez daha ifade etmek istiyorum:

Türk milleti, şehitlerinin ve gazilerinin değerini bilir, bunu asla unutmaz.

Hangi ilçemizde bir şehit ve gazimiz varsa, hangi köyümüzde, hangi mahallemizde bir şehit ve gazimiz varsa, o beldenin, o mahallenin en değerli insanıdır.

Bütün devlet kurumları ve halkımız onları el üstünde tutacaktır.

Acılarınız acılarımızdır. Sizinle beraber olmak, sizlerle ilgilenmek, sizlerle övünmek; hepimiz için büyük bir onurdur ve şereftir.

Bu duygu ve düşüncelerle bu önemli günde, başta devletimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk´ü ve silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor kahraman gazilerimize milletçe şükran duygularımızı ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
 

Konuşmanın ardından Vali Tapsız, 31 Mayıs 2010 tarihinde İskenderun Deniz Üs Komutanlığında vatani görevini yaparken terör saldırısı sonucu yaralanan ve sakat kalan, Yeşilova- Çardak Köyü doğumlu Deniz Şoför Er Mehmet Aynur´a Devlet Övünç Madalyası ve Beratı Cumhurbaşkanı adına verdi.

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..