Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '16

 
Kategori
Güncel
 

Malumun ilamı

Malumun ilamı
 

29 Ekim geliyor...

Kan, şan ve şerefle kurulmuş cumhuriyetimizin bayramı!

Cumhuriyet ne anlama geliyor bizim için ?

Bu ülkenin gençlerine, anne babalarına, eğitimcilere, tek tek her ferdine bugün bu soruyu sorsak ne cevap alırız acaba ?

Atatürk' ün Gençliğe Hitabesi, Türk gençlerine seslenişi ve onlara bir görev yükleyişi İle başlar:

Ey Türk Gençliği !

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir!

Her vatandaş; hele de gençler, anlamını ve değerini bildiği şeyi korumak ister.

Bunu bildiği için hemen arkasından açıklıyor Atatürk:

" Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. "

Yani varlığın ve geleceğinin teminatı cumhuriyettir.

Nedir cumhuriyet ? Atatürk, başka bir konuşmasında cumhuriyet ile ilgil şunları söylüyor:

" Cumhuriyet, demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesidir. Bu rejim, halkın gelişimini ve yükselişini sağlayan, onlardan esirlik, soysuzluk, dalkavukluk hislerini uzaklaştıran bir yoldur."

Yani bu ülkenin gençlerine diyor ki:

Bütün geleceğini bu temel üzerinden kurabilir ve ancak hür ve saygın bir insan olarak cumhuriyet sayesinde var olabilirsin. Bu sebeple sendeki hazineyi ortaya çıkaracak, insanca ve özgürce var olmanı sağlayacak en değerli hazineyi koru!

Ardından da bu hazinenin ne kadar kıymetli olduğunu ve her zaman bu hazineye göz dikecek iç ve dış düşmanların olacağı ön bilgisiyle uyarıyor gençleri:

" İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır."

Sonra da büyük bir sorumluluk yükleyerek, bulunduğun şartlar ne kadar kötü olursa olsun, "korkma, cesur ol ve sorumluluğunu yerine getir " diyen güçlü ve güvenilir bir baba gibi öğüt ve cesaret veriyor:

"Bir gün, bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın durumun olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve koşullar hiç uygun olmayan bir durumda kendini gösterebilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetini yıkmak isteyecek düşmanlar, dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir galibiyetin, bir gücün temsilcisi olabilirler. Zorla veya hile ile kutsal yurdun bütün şehirleri teslim alınmış, bütün işletmeleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesi işgal edilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olanı ise, ülkede iktidara sahip olanlar gaflet, sapkınlık ve hatta ihanet içinde olabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, işgalcilerin siyasi amaçlarıyla birleştirerek düşmanla işbirliği yapabilirler. Ulıs, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezik ve bitkin düşmüş olabilir. "

Yani, insan okudukça hayrete düşüyor bu ileri görüşlülük karşısında! Kehanet falan değil, olabilecek tehlikeleri tarif ediyor açık açık.

Ve arkasından güçlü ve vurucu bir ifadeye yapılması gerekeni söylüyor, tıpkı kendisinin yaptığı gibi :

"Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini KURTARMAKTIR! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"

Gençliğe Hitabe'nin dışında Atatürk, cumhuriyet ve gençler için başka neler söylemişti?

"Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek olan sizlersiniz. "

"Cumhuriyet, fikri hür, anlayışı hür, vicdanı hür nesiller ister. "

"Cumhuriyet düşüncede, bilgide, sağlıkta güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister. "

Şimdi dönüp, hem gençliğe hem de kendimize bir bakalım.

Anlayabilmiş, yetiştirebilmiş miyiz ?

Resme yakından bakıyorum.

Bir tarafta Batı'dan neyin örnek alınması gerektiğini anlamayan, Batı' yı körü körüne taklit edenler var. Diğer tarafta Arap kültürünü İslamiyet zannetme yanlışına düşüp ; dini, laikliği, cumhuriyeti anlamayan, doğru okuyamayanlar var.

Atatürk'ün işaret ettiği yön, muassır medeniyetin bulunduğu yerdir. " Bulunduğun çağda yüzünü muassır medeniyet ne taraftaysa oraya dönüp, ondan ilham al" demek bu !

Bize ait olmayan değerlerin özentisi içinde olmak ve taklitçilik yapmak değil. Cehalete prim vermek ve bulunduğumuz yerden bizi geriye götürecek yollara sapmak da değil.

Bir tarafta bakıyoruz, en temel hak olan öğrenim görme hakkını kullanamayan, barınacak güvenli bir evi, ailesi bulunmayan, devletin de sahip çıkamadığı sokakta kalan gençler.

Toplumun "öteki" tarafına daha baştan itilen, erken yaşta, birilerinin kötü emellerine alet olan, uyuşturucuya alışan, şartların ve sahipsizliğin suça yönelttiği masumlar.

Bir yanda askere davul zurnayla uğurlanıp, evlerine al bayrağa sarılı tabutla dönen ana-baba kuzuları...

Gençliklerine doyamadan, aileleri, sevgilileri onlara doyamadan yitip giden bu ülkenin gencecik evlatları...

Bir tarafta okul bitirmiş, ama iş bulamayan, ailesinin eline bakan, cebinde parası olmayan, umutları, hayalleri, kendilerine güvenleri her geçen gün azalan, moralsiz, ruh sağlığı bozulan gençler...

Manzara maalesef pek iç açıcı değil, öyle değil mi ?

Düşüncede, bilgide, sağlıkta güçlü ve yüksek karakterli koruyucular yetiştirebilmiş miyiz cumhuriyet için ?

Biz onları koruyamazken, gençler cumhuriyeti nasıl koruyacak?

"Cumhuriyet elden gidiyor" diye oturduğumuz yerden felaket tellallığı yapmak yerine, şapkayı önümüze koyup düşünmek, yanlışlara, ihmallere bakıp, bir an evvel işe koyulmak gerekmiyor mu artık ?

Başarılı, sosyo-ekonomik şartları nispeten iyi olan gençler, bu ülkenin herhangi bir yerinde patlayan saçma sapan bir bombaya kurban gitmemek, eğitim sisteminin mezun ettiği diplomalı cahillerden olmamak, en iyi üniversitelerden donanımlı biçimde mezun olsalar bile, liyakata göre iş verilmediğinden boşta gezen olmamak ve de en acısı ülkelerinin geleceğini tahmin edemedikleri için kapağı yurt dışına atmak istiyorlar.

Durumun vehametine bakın !

Gelecek kaygısı, güvende olma kaygısı, geçim kaygısı ; başlarına gelebilecek her türlü baskı ve görecekleri ayrıma karşın, başka bir ülkede gelecek aramaya, hatta o ülkenin vatandaşlığını almaya itiyor çoğu genci...

Nereden nereye değil mi ?

Bundan yıllar önce Kurtuluş Savaşı'nda, Çanakkale Savaşı'nda, cepheye vatan sevgisi ve heyecanla, ölümü göze alarak gidenler de bu ülkenin gençleriydi.

Bugün de "Her şey vatan için" duygusu ile ölümü göze alarak askere giden ve şehit olan gençler, ne yazık ki, bilmedikleri bir savaşa, sosyo- ekonomik açıdan yaşıtları kadar şanslı olmadıkları için katılıyor ve ölüyorlar.

Arkalarından biraz ağlıyor, " Vatan sağolsun " diyen anne babalarının o hiç dinmeyecek acılarını üç gün sonra unutuyoruz.

Dikkat edin, demokrasiyi hazmetmiş, eğitim sistemi, ekonomisi güçlü, hiçbir büyük devlet kendi vatandaşının burnunu kanatmıyor. Gençlerini, vatandaşlarını ateşe atmıyor.

Bunların hepsi hukuktan, demokrasiden anlamayan, bilimin gücünü fark edememiş ve tepkilerini ve davranışlarını aklıyla değil, duygularıyla veren geri kalmış ülkelerin evlatlarının makus kaderi...

Zorluklardan, sorunlardan yılıp, çareyi uzaklarda aramak ya da vatan için ölmek arasında heba olup gitmesin gençler.

Millet bilincini kaybetmek; tarihi, kültürü zengin, bereketi bol topraklara ve bu topraklar için şehit düşen insanlarımıza ihanettir.

Onların anılarına saygısızlık, değer bilmemek, vazgeçmek demektir.

Vatan çok kıymetlidir ancak bu çağda " Vatan için ölmek " ülküsü değil, " Vatan için yaşamak " ülküsü öncelikli olmalıdır.

Yaşamının baharında canlı, güçlü, geleceğe dair umut ve hayal sahibi olan genç insan, devletinin, ailesinin kendisinden önce bunu beklemesini ister ve hakkıdır da !

Bir vatanı ayakta tutacak olan genç ölüleri değil, dirileridir çünkü.

Gençlerden ölmelerini değil, kendileri ve vatanları için daha büyük istek ve azimle yaşamalarını istemeliyiz.

Umutsuzluktan, korkudan uzak tutmalı, motive etmeliyiz.

Çok çalışkan, çok inançlı, çok sorumluluk sahibi ve cesur olmalıyız ve onlara da bunu aşılamalıyız.

Bize cumhuriyetimizi kazandıran da bu ruh değil miydi ?

Kaybetmiş olamayız, olmamalıyız.

Cumhuriyeti kurmak için her şeyini, hatta canını veren bütün asil kanların hatıralarının önünde saygıyla eğiliyorum.

Yaşı kaç olursa olsun, cumhuriyeti ve onun kazanımlarını ayakta tutmaya, yaşatmaya çalışan dimağı genç, ruhu genç, bu ülkenin gerçek aydınlarına nice bayramlar diliyor, bugün ve her gün kutluyorum.

Değerini ve anlamını; daha çok kayıp vermeden, vatan elden gitmeden anlayacağımız nice 29 Ekim' lere...

 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..