Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

10 Ekim '08

 
Kategori
Müzik
 

Mamma mia

Mamma mia
 

Dünyanın en çok izlenen müzikali MAMMA MİA, İstanbul Gösteri Merkezi'nde sahneleniyor. İki haftalık bir sure sahnede kalacaklar. Efsanevi grup ABBA'nın 22 şarkısı yer alacakmış gösteride. Bunu gazetede çıkan haberlerden öğreniyorum. Biletler tedarik halinde kısmetse göreceğiz, bakalım gerçekten dünyanın en çok izlenen müzikali ünvanı dışında, bana gore izlenmeye değecek mi diye. Kimse benim farkımda olmayabilir ama ben kendimce iyi eleştirmenlerden biriyim diye ilan ettim kendimi.

Sahip olamadıklarımız daha değerli görünür gözlerimize derler ya, hayır öylesi değil sahip olamadıklarım ve olduklarımın değerlerini hassas terazilerde tartmışımdır her zaman. Bunu bilmeme rağmen aklım hala ALVIN AILEY AMERICAN DANCE THEATER Grubunun seyredemediğim gösterisinde kaldı. Kendime kızıyorum neden daha fazla çaba göstermedim diye. Vücut hareketlerinin bu kadar güzel ve disiplinli kullanılmasına bayılmışımdır her zaman. Kaslar üzerinde kurulan o geçit vermez otoriteyi seyredememek, hele bunun müzik eşliğinde sanata dönüştürülmesini kaçırmak yüzünden bu akşam seyredeceğimiz MAMMA MİA’ya gölge düşmüş gibi hissediyorum tamamen önyargılarım sebebiyle.

Büyük beklentilerle oturmadan perdenin açılışını seyrediyorum. Oyun durağan başlıyor. Canlı müzik, dillerini bilmediğim oyuncuların konuşmalarının Türkçe’ye çevrilmiş konuşmalarını dev ekranlardan okurken bir yandan seyretmek çok hoş olmasa da sahnenin o büyüleyen görüntüsü hemen çekiyor insanı içine.

Hepimizin bildiği bir konu; annesi tarafından tek başına büyütülmüş yirmi yaşında bir genç kız, annesinin günlüğünü karıştırarak üç erkek ismine ulaşıyor. Düğününde gerçek babasının kendisini damada vermesini istemesi üzerine kurgulanmış bir oyunun müzikal olarak sahnelenmesini izliyoruz. Kişilikler tanıdıkça sevilir ya da nefret edilir, herkesin bir hikayesi vardır, herkesin olaylar karşısında tavrı farklıdır , her pencereden baktığınızda farklı görünür manzaralar ve olaylar, kısacası insanlık hallerinin sahnede sergilenmesi ve bizim o karakterlerle kurduğumuz görünmez bağ.

Annenin kızına gelinliğini giydirdiği, kızın annesine hayatta her şeyden daha önemli olduğunu söylediği sahnede ağlıyorum, biçimi değişik olabilir ama bende tek başıma büyüttüm kızlarımı. Babalarının bilinmesi o kadar da önemli olmuyor bazı durumlarda. Ve ne yazıktır ki birçok kız aynı şeyi hissediyor. Eşimi, gösterilerin güzelliği kadar benim ne kadar severek seyrettiğim de ilgilendiriyor. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladığında sıkıyor elimi. Artık oyunun karakterleriyle de haşır neşir olmuş haldeyiz. İkimiz de anne karakterindeki kadının sesine vurulduk. Kızın güzelliği hakkında yorum bile yapmaması korkudan mı yoksa beyefendiliğinden mi onu anlayamadım loş salonda.

Nasıl anladın deseniz, teknik olarak açıklayamam ama müzikler fevkaladenin fevkinde. Sadece müzikleri dinlemek için bile değerdi orada olmak. Bana çocukken tiyatroyu-sinemayı sevdiren büyük dayım geliyor aklıma. Sanki çıkışta onunla birlikte her sahneyi yeniden hatırlayıp kritik yapacakmışız gibi. İçim cız ediyor, Fındıkkıran balesinden bir şey anlamamıştım da onun bana yorumlarını hatırlıyorum oyuna geri dönerken. Acısı o kadar taze henüz.

Sahne dekorunun sadeliği ve kullanırlılığı, kostümler, karakterler, danslar, … hepsi güzeldi. Keşke dillerini okumama gerek kalmadan anlayabilseydim diye hayıflandım. İnsanların müzikle birlikte yerlerindeki kıpırtılarından hoşlarına gittiklerini anladım. Muhteşem miydi? Hayır, tekrarı yok denemez ama orada olduğum için keyif aldım, memnun oldum, sevdim ve izlenilmesi hoşuma gider kesinlikle.

Birçok ülkede sahnelenmiş bir oyunmuş, her ülke kendi oyuncuları ve dilleriyle sahnelemiş. Ön sırada Mustafa Erdoğan oturuyordu. Yanına gidip rahatsız etmek istemedim. Çağrımı buradan yapıyorum. Sayın Mustafa, eğer bu müzikali Türkçe sahnelemeyi düşünüyorsanız ben anne karakteri için uygun olduğumu söylüyorum. Ses mi? Bir dinleyin derim ben, belki o teknik makinelerle bir şeyler yapabiliriz.

Bütün oyuncuların birlikte şarkılar söyleyerek dans etmeleriyle , bütün salon ayakta dans etmeye başlıyoruz. Biten şarkı alkışlarla yeni bir müziğe bırakıyor yerini. Önyargılarım, gölgelerim silinmiş vaziyette, mutluyum, keyif aldık, iyi ki seyrettik hisleri var suratlarımızda. Güzeldi, gidebilirseniz beğeneceğinize garanti veririm.

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..