Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '13

 
Kategori
Spor
 

Mancini kaybetti.

Takım sporlarında ekibin bir arada nasıl top oynuyor olduğu çok önemlidir. Bu nedenle ideal kadro diye bir şey vardır. Bu olabilecek en mükemmel futbolculardan oluşan bir yapı anlamına gelmez, bir arada oynamayı becerebilen en iyi 11 kişi demektir.

Galatasaray ne gerisiyle, orta sahasıyla ve ilerisiyle böyle bir ideal kurguyu oluşturabilmiş değil. 

Riera haftalardır sadece Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarında hatırlanıyor.

Aydın Yılmaz, Mancini’nin gelişiyle birlikte oynamaya başladı. Bruma sürekli yabancı kuralına takıldığından oynamıyor.

Amrabat yine benzer nedenlerden ötürü kadroya bile giremiyor.

Üç kanat oyuncusu takımın geri kalanıyla sadece antrenmanlarda bir araya geliyor.

Hatırlayalım, Drogba hafta sonu oynanan maçta Emre Çolak’ı yanına çağırıp saha içinde nasıl oynaması gerektiğini kendisine tarif etti.

Bunlar bir bütünün parçalarıdır.

Dün geceki maçta Riera değil de Dany ile başlanmış olsa belki 6. dakikadaki kolay ve komik gol yenmeyecekti.

Mancini bütün oyun düzenini Sneijder üzerine kurmaya çalışıyordu. O da sakatlandı.

Burak kim ne derse desin oynadığı yerden çok memnun değil, kanatlarda kaleye uzak oynamak onun esas özelliği olan gol vuruşu melekelerini törpülüyor.

Selçuk İnan üzüm üzüme baka baka kararır dercesine Melo’laşıyor. Teknik özelliklerini yitiriyor.

Semih Fatih Terim dönemindeki görüntüsünden çok uzakta; Chedjou ile uyumsuz oynuyor.

Bir de bunun üzerine maçın beraberlik üzerine kurulmuş bir senaryosu var.

Mancini kafasındakini maç sonunda ifade ediyor; final Juventus’la oynanacak maçtır, diyor.

Takım halinde kafalar son maça konsantre olunca Copenhagen’e nasılsa bir gol atar maç berabere biter ezberiyle de oynanınca ortaya işte bu sonuç çıkar.

Galatasaray’da akort yok.

Mancini Aydın’ı kenara alıp Ceyhun’u sahaya sürüyor; sonra Semih çıkıp Umut giriyor. Selçuk ve Melo sahadayken Ceyhun’dan ne bekleniyor?

Oysa ilk hamlede Umut’un girmesi gerekiyordu ve elbette Aydın ile değişmeliydi. Çünkü 4-2-3-1’den 4-4-2’ye geçmek gerektiği kendisini bağıra çağıra dayatıyordu.

Danimarka takımının da ikinci yarı kendi alanında oynamayı tercih etmesi Galatasaray’a bu olanağı da altın tepside sunuyordu. Ancak Umut oyuna 76. Dakikada girdi ve zaten ikinci yarı pozisyon bile üretememiş takım yavaş yavaş sonucu kabullenmiş görünüyordu.

Amrabat’ın girdiği dakika ve çıkan oyuncu tercihi ise başlı başına soru işaretiydi.

Bazı maçları teknik adamlar kaybeder. Dünkü maçı İtalyan hoca eliyle rakibine sunmuş oldu.

Yaptığı oyuncu değişiklikleriyle yönetime bir mesaj vermek mi istiyordu bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz.

Kuşkusuz bir ihtimal hala kadrosundaki oyuncuları tanımaya çalışıyor da olabilir. 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..