Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '12

 
Kategori
Anılar
 

Mandallar ve bizim Mütayit

Mandallar ve bizim Mütayit
 

Resim pho2log.blogspot.com sitesinden alıntı


Fark ettiniz mi bilmiyorum ama geçen hafta ucundan kıyısından da olsa değinmiştim bizim mütayite. Nasıl mı?

Düne göre günü kıyaslayarak, gittikçe betonlaşan dünyamıza (son mohikan misali) evimizin yanında durup duran arsamızı (daire karşılığı) kurban vererek. Gerçi vermesen ne çare? Sağına soluna yapılan apartmanlar meyve değilse de sebze yetiştirmeyi imkansız kılıyordu artık. Bu bir devrin kapanması, yeni bir devrin açılması demekti. Ve o sadece bir arsa değildi…

Nasıl olsun ki? Orada nerdeyse yarım asırlık bir geçmiş, orada anılar, orada, mart geldi miydi tanelemeye başladığımız üzümler, kuyudan çıkrık ile su çekerek suladığımız yanağı allı domatesler, biberler, patlıcanlar, şimdilerde pazarda demet demet satılsa da, bizim değerini pek de bilmediğimiz, yolup attığımız, sebzeler içinde kendiliğinden yetişen ebegümeçleri, ve en önemlisi bize baharın geldiğini hatırlatan zerdali, şeftali, limon ve erik çiçekleri. O sadece arsa olabilir mi sizce?

Böylelikle apartmanlı olmuştuk. Bu, birçok özgürlüğe veda etmek, balkondan özgürce halı, kilim, divan örtüsü ya da battaniye çırpamamak demekti.

Sanki balkonda sürekli nöbet tutan birileri olduğunu düşünmek, çamaşır asarken bile bir şey çırptığını zannetmenin tedirginliğini yaşamaktı. Gerçi divanlarım da yoktu artık. Ne var ne yok dağıtmıştım da bir türlü bitmek bilmemişti. Ne çok eşya varmış meğer…

Böyle yazdım diye her gün her saat balkondan halı, kilim, battaniye çırpan biri olduğum zannetmeyin sakın ama gerekli olduğunda o özgürlüğe sahip olduğunu bilmek bile yetiyor insana. Hey neyse… Bir nevi çocukluğumu kaybetmenin hüznüyle duygusallaştım galiba… Tabii bu arada babamı.

En çok istediği şey bu apartmanın bitmiş olduğunu görmekti sanırım. Ne yazık ki göremedi. Ve onu çok özlüyorum.

Ne yazacaktım nerelere geldim. Lafta, bu mandalların ve bizim mütayitin yazısı olacaktı ama evdeki hesap çarşıdakini tutmuyor bazen. Klavyenin başına oturduğunda kafanda dolaşanlar akmıyor sayfaya.

Dünü dünde bırakıp gelelim mandallara ve bizim mütayite. Ha bu arada… ! Bilerek ve isteyerek mütayit yazıyorum, algılarınızın ayarları ile oynamayınız. :)

Ev bitmiş, balkon profilleri takılmış, son rötuşlar yapılıyordu. Balkonda çamaşır aparatı olmadığını fark ettim ve mütayite taktırması için söyledim. Aradan bir hafta on gün geçmiş ama hala çamaşır aparatlarından haber yoktu. Tekrar sorduğumda, “takılacak” dedi. Aradan birkaç gün geçmişti ki; hemen yan tarafındaki evimin mutfak penceresinden ve inşaattan kurtarabildiğimiz, yeni yeni çiçeğe duran erik ağaçlarının yaprakları arasından çamaşır aparatları ile birlikte çamaşır ipinin ve üstüne rengarenk mandalların takılmış olduğunu gördüm. “N’oluyoruz yahu” dedim kendi kendime. Millet evi açık buldu da, geldi yerleşti mi yoksa bir günde? Şaşırmıştım. Birkaç gün uzaktan izledim. Mandallar vardı ama insanın yaşadığına dair herhangi bir emare yoktu. Olur ya görememişimdir deyip, yukarı çıktım baktım. Gelen giden yoktu ve hiç kimse yerleşmemişti. Oh be dedim. Bizim evler gümbürtüye gitmedi. :)

Mütayit de diyecek şimdi. “Sen o kadar evi yap bitir, yazara konu olan konuya bak! El aleme rezil olacağız şimdi, dalga konusu olacağız. “

Fakat öyle değildi. Bir başkasının hiç dikkate almadığı bir detayı, ayrıntıyı dikkate almıştı mütayit. Aparatlarla birlikte çamaşır iplerini ve mandalları takmıştı ve bu önemli bir şeydi. Aslolan herkesin yaptığını yapmak değil, fark yaratabilmekti. Önemli bir ihtiyacı, detayı atlamamaktı. Belki dalga konusu olacaktı ama ilk olmanın, fark yaratabilmenin öncülüğünü yaparak bu yazının da konusu olacaktı. Diğer türlü nasıl olabileceğini sanıyorsunuz?

Bu vesile ile Depar İnşaat ve Limitet Şirketi nezdinde Hüseyin Demir’e teşekkür eder, babamla yapmış olduğu sözleşmeyi birebir hayata geçirdiği, hiçbir tatsızlığa ve gecikmeye mahal vermeden inşaatı tam zamanında bitirip teslim ettiği için Sarı ailesi adına teşekkür ederim. Detaylar önemlidir.

Mandallar da… !

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..