Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '08

 
Kategori
Bilim
 

Manevi bozulma ve bilim

Gelişmiş batılı Ülkelerin; gelecek 20 yıllı kapsayan strateji projeksiyonlarında son yıllarda bazı değişiklikler oldu. Özellikle sosyolojik alanda meydana gelen gelişmeler ve bilimin getirdiği yeni yaklaşımlar Ülkeleri devlet stratejilerini gözden geçirmeye zorladı.

Son yıllarda, bilimsel açıdan bu güne kadar geçerli olan birçok teori çürütüldü.

Hücrenin sırlarından, gen teknolojisine kadar canlılar dünyasında baş döndürücü gelişmeler yaşandı.

Uluslararası akademik çevreler; bu gelişmeler ışığında, evrensel bakış açılarını sorgulayarak yeni bilimsel bulguların yaşama yansımasına çabalıyor. Bu anlamda, bireyin yaşam alanı içinde yer alan değerlerin daha berrak bir açılım kazandığı göze çarpıyor.

Evrensel tabii hukuk ve doğuştan hakları, salt ‘insan hakları politikası’ ile açıklanamayacak kadar bilimseldir.

Geçen yüz yıl içinde kapitalist sömürü düzenekleri içinde üretilen ve tanımlanan temel toplumsal değerler, bilimsellikten daha çok politik kaygıların baskısı altında şekillendi. Aynı kaygılarla bireysel alanın temel unsurları toplumlara karşı kullanılmış ve sömürü aracı haline getirilmişti.

İnsan psikolojisi ve biyolojik yapısı hakkındaki politikleşmiş tanımlamamalar, hızla gelişen laboratuar teknolojileri sayesinde günümüzde gerçek anlamını bulmaya başlamıştır. Bilim insanın yapısı hakkında daha çok şey biliyor artık.

Davranış bilimleri açısından, insanın içsel dünyasında varlığı bilinen ve onun evrende kendini konumlandırmasına dayanak teşkil eden inanç gerçeği, politik kurguların ötesinde bilimsel bir gerçekliktir.

Uluslararası alanda kapitalist sistemin; varlığını ve durumunu koruyabilmek için ürettiği hayali düşman stratejilerini ‘dinler arası çatışma’ya yöneltmesi, daralan Pazar alanlarını bu bağlamdaki savaşlarla genişletme çabasıdır. Bunu esas temelinde; özellikle gelişmiş ülkelerin, akademik çevrelerde yükselen dini inançlara yönelme eğilimleri yatmaktadır.

Gelişmiş batı toplumlarında çürümüş insan ilişkileri bilim çevrelerinin merceği altındadır. İnsan mutsuz ve yalnızdır. Bu bağlamdaki bilimsel arayışlar, dönüp dolaşıp birey merkezli sorunlara dayandırılıyor. Bireyin içsel yapısı ideolojik takıntılarla darmadağın edilmiş, içsel dinginliği bozulmuştur.

Dünya ölçeğinde tiraja sahip batılı gazetelerde sık sık yayınlanan makaleler, bireyin içsel manevi dünyasının bütünlüğünün korunması yolundadır.

Yine bu gelişmiş batılı ülkeler bilime; ülkemizdeki akademik çevreler ve devlet adamlarından daha çok kulak verdikleri gerçeğini yadsıyamayız. Her ne kadar kendilerinin politik geleceklerine ters olsa da bilimsel gerçekler karşısında susabiliyorlar.

Ülkemizde ise sesini yükseltip bilimsel doğruları haykırması gereken akademik çevreler, bilim üretmek ve bilimsel gerçeklerin arkasında durmak yerine politika yapıyorlar. Daha da önemlisi batıda üretilen yeni bilimsel doğrulara, kendi politik duruşlarına dokunduğu için direniyorlar.

Gelişemeyip sürekli emekleyen demokrasi kültürümüz içindeki muhalefet anlayışı çok partili dönemin başından beri aynı yerinde sayıyor. Yeni alternatif politikalar üretmek yerine laiklik ve din üzerinden demagoji yaparak insanların içsel dinginliğini bozuyorlar. Ne zaman iktidara sağ bir parti gelse, eline bir tespih ayağına takunya giydiriyorlar. Elli altı yıllık demokrasi yaşamı bu tarzdaki çekişmelerle uçtu gitti. Ve hala kişi başı milli gelir 5000$ ve halkın dini inançlarıyla oynanmasından ötürü hızlı bir manevi bozulma yaşanıyor.

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..