Manevi zelzele ve artçıları

Tam Vakit’ inde çıkmış bir haber!!!

28 Şubat sürecinde, 7 bin 753 Kur’an kursundan 2 bin 873’ ü kapandı… Artırılması gereken Kur’ an kurslarının azaltılması, toplumdaki manevi tahribatı da tetikledi…Çocuklarımız alkol, uyuşturucu ve şiddetin kıskacında!!!

Okuduğumda biraz garip geldi bu haber. Din bazlı yayımlanan bir gazete olduğu için böyle yorumlar yapılması tabii ki tutarlı bir durum fakat bir taşla birkaç kuşu birden devirmek isteyip, birbiriyle zorlamalar sonucu bağ kurulabilen durumlar arasında geçiş yapmaya çalışmak (trajik) komik durmuş bence.

Nedir bunlar? 28 şubat, Kur’an kursları ve manevi tahribat sonucu ortaya çıkan vahim durum.

Hepimizin de bildiği gibi 28 Şubat kimilerinin tabiriyle ( ne kadar doğru bilmiyorum) Post-Modern bir darbe. Demokrasiyi arka taraflarından anlayıp, iş gören bir hükümetin kafasının üzerinden teğet geçmiş bir kılıç. Tabi ki teğet geçerken rüzgarıyla birkaç ağaç devirmiştir hayliyle. Yanlış hatırlamıyorsam Mercedes konvoyu oluşmuştu başbakanlığın önünde ve Mercedeslerin içindeki demokratik laik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından ‘hacı misi’ kokuları yayılıyordu. Daha bir sürü görgüsüzlük oldu desem ayıp etmiş olmam.

Kur’an kurslarının 28 Şubat 1997 de 2 bin 873’ü kapatılmış. 7 bin 753’ den, 2 bin 873’ ü çıkar; sonuç 4 bin 880 eder. Yani daha yeteri kadar kursumuz var demektir. 1997’ den günümüze 7 yıl geçmiş…Kafama takılan şey şu; Kur’ an kurslarında Kur’an-ı Kerim’i Arapça öğretiyorlar. Öğretmek demeyelim ezberletiyorlar. Yani kurslarda edindiğimiz hiçbir bilgi Kur’ an kaynaklı olamaz. ‘Bir Bilen!’ kaynaklı bilgiler öğreniyoruz. Peki bu bilen kişi, kitaplardan, güvendiğimiz insanlardan daha mı çok şey biliyor, zannetmiyorum! Demek ki kurs sayısındaki kısmi azalma manevi tahribat yapacak güçte olması çok zor. Sorun başka yerde!

Bilgi çağını yaşamıyor muyuz, bilgi sirkülasyonu hat safhalara ulaşmadı mı, istediğimiz bilgiyi tek tıkla gözlerimizin önüne seremiyor muyuz? Artık cemaat içinde eriyik olarak dolaşan birey artık bilginin kolay kazanımı sayesinde güçlenmeye başladı diyebiliriz. Bilen tek kişi değil artık herkes biliyor. Gerçek manevi tahribatı yapan şey, bireyi koyun olmaktan çıkaramadığımız, ona özgüveni aşılamadığımız için olmasın acaba? Dini duyguları yarım asırdır sömürülen, kendisine sürekli ‘sen karışma ben bilirim’ denilen bireyciklerin doğurduğu ve çağına göre yetiştiremediği için MANEVİ TAHRİBAT’ a uğramış çocuklarının kötü alışkanlıklar ve şiddetin eşiğinde olma ihtimali daha yüksek değil mi?

Son durum aradan geçen 7 yıl içinde mi oluverdi yoksa temeli DP iktidarlarına kadar uzanan ve hala pişkin pişkin konuşan kafaların sayesinde mi oluşuverdi.