Manipülasyon…

İnsanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri hâlde etkileme veya yönlendirme.
Gidişatı ve seyri değiştirmek için müdahale etmek.
Provake etmek. Bir bilgiyi, bir olguyu kendnin veya birilerinin çıkarına olarak içinde mevcut bazı bilgi kırıntılarını ön plana çıkarıp, olguyu veya bilgiyi bambaşka bir şekle sokmak.

Hayatın her aşamasında rastladığımız bir durum. Bir mağazaya girdiğimizde ufacık bir özelliğini beğendiğimiz bir ürünün o özelliklerini bizim etkilenebileceğimiz bir dil ile öne çıkrıp, aslında beğenmeyeceğimiz bir çok özelliğin üzerini örterek, bizim gözümüzden kaçırarak o ürünü satan satıcı tipik bir manipülatördür. Ne gariptir ki insanlar çoğu kez bu tür durumları gerçekleştirenleri “usta tezgahtar” diyerek överler bile.

Satın aldığımız o ürünün bir gün gerçekten istemediğimiz özelliklere sahip olduğunu gördüğümüzde iş işten geçmiştir. Kendimizde, çevremizde yaşanan bu tür olaylar bizlere her defasında verdiği ders ile tüketici bilincimizin oluşmasına katkıda bulunur. Bu tür bireysel durumlar en fazla bir veya birkaç kişiye zarar verir ki, tüketici bilincine katkısı itibari ile ders olarak görülebilir.

Birde toplumun tamamını ilgilendiren milli meselelerde manüpilasyona gidilir ki, bu gerçekten çok tehlikelidir. Ders olma özelliği de olmayan bu durumlar çokca milli bütünlüğü, kültürü, geçmişte yaşanan iyi veya kötü olayları manüpile ederek yozlaştırmak, kafa karıştırmak, birliği bozmak için yapılır. Bu işleri de maalesef kendilerine güvenilen sözde aydınlar yapar. Birde ülkenin gerçek tarihi insanlardan bilinçli olarak saklanmış, tabulaştırılmış ise olayları manüpile etmek son derece kolay olur.

Bizim insanımızın büyük çoğunluğu bu anlamda araştırma tezi hazırlanabilecek özelliklere sahiptir. Örneğin, bir süre giyip eskidiğinde veya bıktığında atacağı bir giyisi için, (isteği doğrultusunda) doğruyu bulmak adına gezmedik mağaza bırakmaz, ama bizi biz yapan tarihimizle ilgili bir konuyu merak bile etmez, etsede karşısına çıkan ilk kaynağı kabul eder. Ülke tarihi, bir giyisi için gösterilen titizliğe bile değmez. Öyle olunca da, iç ve dış düşmanlar, siyasal rantçılar, ekonomik çıkarcılar, gizli hainler olayları manüpile eder, insanları bölüp parçalamaya, birbirine düşman etmeye uğraşırlar. Anlattıkları bu manüpile edilmiş bilgi ve olayları çoklukla demokrasi, özgürlük, din gibi süslü paketlerde servis ederler.

O yüzden medyada boy gösteren bir kısım sözde aydının özellikle tarihimiz konusunda yaptıkları programlara, anlattıkları olaylara ihtiyatla yaklaşmakta fayda vardır. Hele hele her iki laflarından biri insan hakları, özgürlük, demokrasi ise.

Adı geçen kavramlar anlam itibari ile tabii ki son derece önemli ve hayatidir. Ancak unutulmamalıdır ki bütün ideal kavramlar bağımsız, birlik içinde yaşanan bir vatan varsa sözkonusudur. Mevcut vatanı koruyup ayakta tutabilmenin en önemli şartlarından biri de bölücülerin, onların uşağı manüpilatörlerin oyununa gelmemektir. Hiç şüphesiz bunun içinde tarihimizi, en azından son yüz yıllık bölümünü çok iyi bilmek lazımdır. Bilmek içinde sürekli araştırma içinde bulunmak vatan sevgisi ile eş değerdir, diye düşünüyorum.

Cumartesi, Haziran 06, 2009