Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '11

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Manolyalar ve Kızlarımız

Manolyalar ve Kızlarımız
 

Her nimet,bir emeğin hediyesidir...


Bir e-günlükte, ne kadar özele girilir, bu ne dereceye kadar , ilgi ve hoşgörü ile karşılanır sorusuna ; burası gibi çok sesli bir platformda değişik cevapların gelmesi, doğaldır sanırım. Bu yüzden, özeli paylaşan yazılardan rahatsızlık duyanlar , hemen zap yapabilirler : ))) zira bu yazım, kızımın lisans düzeyindeki eğitimini bitirmesi, psikolog ünvanını kazanması dolayısıyla, duygularımın yansıdığı bir yazı olacak...

Yazımın başlığını şöyle düşünmüştüm, aslında... İki eserimiz : Biri öğretmen, biri psikolog; bizden mutlusu yok. İnsan bir şeye üzülünce, dünyada o derde sahip, sadece kendisi varmış gibi çıkmazlarda hisseder kendini. Güzel şeyler yaşadığında, hele beklentileri gerçekleştiğinde ise, dünyanın en mutlusu oluverir....Bilmiyorum, belki de ben öyleyim. Bir çocuğu yetiştirip topluma yararlı, insan gibi insan olabilmesi, "olmazsa olmaz "kriterlere sahip olabilmesi için verilen emek, başka hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak bir özveri gerektiriyor.Bu gerçeği , sanırım tüm anne-babalar çok iyi biir.

Şöyle geriye baktığımda ; bir dolu eksik, hatalı tutumlarımızı görüyorum, özellikle kendi adıma. Kendi yetiştirilme tarzımdan , kişisel sorunlarımdan, çevre ve olayların etkisinden kaynaklanan hatalar... Fakat çevremdeki insanlar, kızlarımın öğretmen ve arkadaşları, onlarla ilgili hep onore edici şeyler söylediler bugüne değin. Çocukken akranları, hep onlarla oynamak istediler, çünkü hiçbir zaman uyumsuzluk sorunları olmadı.Karnelerinin yanında bir iki kez teşekkür belgesi dışında, hep takdir belgesi oldu. Bunları düşününce de, "Yine de, anne-baba karnemiz çok da fena değil" diyorum...Geçen yıl İngilizce öğretmeni olan büyük kızımın, emekliliği yaklaşan bir branşdaşının: "Çok mükemmel bir çocuk yetiştirmişsiniz" sözü, benim için dünyalara bedel. Bir çiftçinin, emeğinin karşılığını; pırıl pırıl , bire elli, yüz veren başakları seyretmesi gibi bir şey...

Kısmet olursa, önümüzdeki hafta Ankara'ya gidiyoruz. Ablası da gelecek. Hep birlikte sekiz yıl önce, Hacettepe'nin bahçesinde yaşadığımız mutluluğu ve onuru paylaşacağız. yeniden... Bu kez, Ufuk Üniversitesi'nde burslu okuyup, hazırlığı da sınavla atlayan kızımızın mezuniyet töreninde, bir kez daha başımız bulutlara değecek...

Onlarla gurur duyuyoruz anne ve babası olarak onlara teşekkür ediyoruz; bugüne kadar bizi hiç üzmedikleri, başımızı öne eğecek bir davranışları olmadığı için...Tartışmalarımız olmadı mı, olmaz mı... Farklı yetişen iki neslin bireyleri olarak , kırdığımız, kırıldığımız zamanlar olmadı mı, tabiki oldu... Ama her zaman, her koşulda arkalarında olduğumuzu hissettirdik onlara, biz de, onların saygı sınırlarını aşmayan tepkilerini, -zamanında bize gösterilmeyen- hoşgörü çerçevesinde değerlendirdik.

Dün eşimle balkonda çay içerken, eşim, önümüzdeki iki manolya ağacını gösterdi " Bak çiçek açmış, diğerleri de tomurcuk"dedi. Çiçekler yukarıdaki dallarda olduğundan farkına varmamışım. Bildiğim kadarı ile manolya, yedi sekiz yıl, hatta on yıl sonra, ancak çiçek veren bir ağaç. "Bir çiçek bile, açmak için bunca yıl bekliyor, emek verilmeden , sabır ve gayret göstermeden, bir ümidin çiçek vermesini beklemek, ne kadar boşuna bir bekleyiş olur" diye düşündüm...

Çocuklarını topluma; ruh sağlığı yerinde, bilnçli, başarılı, ne istediğini bilen, kendine ve başkalarına saygılı bireyler olarak yetiştiren tüm anne-babaların önünde, saygıyla eğiliyorum, benden küçük olanlar da dahil olmak üzere...

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..