Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '20

 
Kategori
Felsefe
 

Mantığını Oluşma 4

Mantığını oluşma yazı dizisine çok kısa bir önsöz yazsam, ne yazardım?

Camları siyah bir gözlük taktığınızda çevrenizi yeşil, kırmızı, sarı, mavi vs. görme olasılığı hemen hemen yoktur. Hemen hemen diyorum, çünkü parçalı durumlarla olan evren salt içermez. Evren üst üste durumlarla da parçalıydı. Parçalı olanın bütünlüğü, bütün olanın parçalı olmasıydı.

 

Bir yandan oluşamayan diğer yanda oluşmakla ikamedirler. Görünmez olanın görünür olanıdırlar (görünmezin görünürü olurlar). Sağıyla olamayan soluyla belirir. Solda bulunmayan sağıyladır.

 

Yine camları kırmızı bir gözlük taktığınızda bile görme şansınız olsa da renkleri tam bir doğrulukla görmezsiniz. Görüleni doğru ifade edemezsiniz. Görüleni kontur lama şansınız oldukça azalır.

 

Siyah cam,  kırmızı cam görüleni, değerlendiren anlama ise; renk te anlamaya konu olan ayrıntı ve daha çok bilgi veya enformasyonu örnekler.

 

Enformasyonu değerlendiren, bilgiyi işleyen beyin hücreleri arasında doğduğumuz zamanda bile sinaps bağlantıları, azalan süreçlerle bir süre daha devam eder.

 

Bu sinaps bağları dil gibi öğrenme gibi, öğretme gibi düşünme gibi süreçlerin eşliğinde oluşursa sinaps bağıntı yatkınlıkları bizim için anlama ve anlatım süreçlerinde hayli etkin olurlar.

 

Sosyal çevre ve biz türlü durumlarla birbirimizin karşılıklı haberdarı ve enerji alış verişişiyiz. Karşılıklı iletim bizim anlama ve anlatım yeteneğimizi hayli geliştirir. Dil dış dünyayı iç dünyaya aktarıcılardandı.

 

Sözcükler dışta gelenin, iç sesi düşünmeyi oluşması, beyin iç dünyasında işlem görmesi sonrasında iç dünyanın dışa gideniydi.

 

Sözcükler her durumla bilgi veya enformasyon bindirişleydi veya modülasyon taşıyıcıydı. Sözcükler bu haliyle iç ve dış enformasyonları veya bilgi ve haber verilerinin, bilgi işleme konu olmasını ve yine bilgi işlem sonrasının eylemli uygulama dönüşmelerde taşıyıcıydı.

 

Sözcükler bilgiye enformasyona açılan, gelen bilgiye, işlenen ve giden verilere, görmenin gözü; anlamlandırmanın sözü oluyordu. Söz söyleyen söz söylenen ve sözü içte anlamlandıran durumların içindeydik. Bilgiyi sadece sözle içe ve dışa aktarmıyorduk. Aktaran, aktarılan işlemleyken durumlarla durumsal ve görseliydik

 

Kendi izlek duyumlu görsel ve manyetik aktarım kuplajların yanı sıra; bilgilenme, bilgi edindirme belirişi veren sözlerle enformel edileni görüp, anlayıp anlamlandırıp anlatıyorduk. Söz aktarımı yapılırken verilen duruş; izlekti görsellik (ışıyan manyetikle) kuplajı da yapılan aktarımlardandı

 

Bu girişme ve gelişmelerdeki sözler beyine aracı ve beyinin alan laması, alarmı olmakla gelişmenin girişme giriştirme yanıt etki alanıdırlar. Beyindeki sinaps bağlantılarının oluşmasında dil hayli etkindir. 

 

Dil beyin toplacına dek görmeyi gözlük camının saydamlığını, duyarlığı artırır. Dil kalıpları saydamlıktır. Saydam olandan süzülenleri kategorize eder. Depolar. Dil gözlük camı saydamlığına benzer bir analoji ile adeta siyah gözlük camını saydamlığa götürür.

 

Gözlük camının göz kusurlarını gidermesi gibi sözcükler de beyinsel işlemin olası kusurlarını giderir. Kısıtlı dil saydam olanı da karartır. Cam optiğin; dil de anlağın; sisler bulvarını, aydınlığını, karanlığını veya bulanıklığını oluşmaktadır.

 

Dilin anlağa doğru olan aktarımları içinde dilden kaynaklı bulanıklık vardır. Dil ayrıntılı değilse gözden kaçmalar artar. Düşünmeler azalır. Net olmayan görüntü verir. İyi bir dilde ayrıntılar vardır.

 

Ayrıntılar kavrayışça görüş keskinliğini artırırlar. Bir dilin anlatım kıtlığı, anlağın ayrıntılı görü yapmasında engeldir. Ayrıntı bilgiyi veriyi üslü durumlarına, çarpanlarına ayırmaktır.  

 

Gözlük camının göze perdeleme yapması gibi kıt enformasyon aktaran dil de aklımıza perdeleme yapar. Ayrıntılayan mantığın oluşmasını sınırlar.

 

Sosyal dil şüphe etmeyen, aksini düşünmeyen, hızı sevmeyen, yavaş gelişme seyirlidir. Böyle bir dil kaygılarla, kurulu düzeni sürdürme üzerine anlama, anlatmadırlar. Ve çoğumuzun dili de budur. Bu nedenle bilimsel olmayan sosyal dil çoğu kez aklın perdelenme sınırlığıdırlar (sınırlık lığıdırlar).

 

Kaygı bizi tetikte tutar. Kaygı bu yönü ile hayatta kalma şansını artırır. Dikkati ortaya koyan uyarılmadır.  Kaygı korunan yasadan olmakla her şeyin önüne geçer. Sosyal yaşam da hayatın korunmasına denk yükselmiş kaygılar ortaya çıkarır.

 

İşte bu kaygılar çoğu yerde sosyal dilin mantığı olmakla aklın görme, anlağın akıl erdirmesini, zekânın anlama ve anlatımların uyarılması kadar, bunları perdeleyen, bunlara engel olucu arızaydılar. Çoklukla sosyal öncülerde aktarılan bu tarz arızalı kaygı dili, genelde aklı perdeleyen arızadırlar.

 

Arızalar ve arızalı dil aklın görmesini, düşünmesini sınırlar. Düşünmeyi anlamayı anlatımı engelli kılarlar. Ama her arıza gibi bunlar da giderilir.

 

Bu yazı, göremediğimizi görmek; gördüğümüzü görünmez kılan eylemin düşüncesi, düşüncenin eylemini oluşan bilimsel verilerde çıkarımlarıyla bu tarz aksaklığın akla dek perdelenmelerini; aralamayı amaç edinen çalışma, gayretinin ürünüdür.

 

 
Toplam blog
: 418
: 104
Kayıt tarihi
: 26.11.10
 
 

26 yıllık sınıf öğretmenliğinden sonra emekli oldu. Şiir çalışmaları ve deneme türü olan, toplum ..