Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '08

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Mardin nere, Sen nere ?

Mardin nere, Sen nere ?
 

Karşı dairem boştu. Apartman görevlisinden aldığım bilgiye göre, Mardin’li bir aile almıştı, hem karşımızı hem de onun üstünü. Almanya’da çalışıyorlardı. Senenin belli aylarında, kısa süreli gelip oturacaklardı evlerinde. Sonraları, diğer bloktan bir ev daha aldıklarını duydum. İki yüzer milyardan üç ev yani. Halil İbrahim bereketi diyeceksin, ceplerine.


İzmir’deki yakınlarını, birkaç defa apartman yönetim toplantılarında gördüm. Orta yaşlarda bir adam; dört çeker cipi, koyu renk takım elbisesinin içine giydiği kravatsız leylak rengi gömleği, göğüs kıllarının üzerinde parlayan altın zinciri ve künyesi, avurtları çökmüş çıkık kemikli zayıf yüzü ve pos bıyıkları ile “<ı>magandayım ama para bende” havasını, fena pompalamıştı üzerimize.


Birkaç defa da ailenin kadınlarını gördüm uzaktan. Normal, sıradan giyim tarzları vardı. Bazen Türkçe, bazen de Arapça konuşuyorlardı aralarında, duyabildiğim kadarıyla.


Uzun zamandır eve gelen giden olmamıştı. Birkaç gün önce, ben tam evime girecekken, karşı dairenin kapısının açık olduğunu fark ettim. Gayri ihtiyari dönüp arkama baktım ve orta yaşlı iki bayanla göz göze geldim. Hiç düşünmeden yaptığım çok doğal tepkimi vererek ve gülümseyerek:


“<ı>Hoş geldiniz, hayırlı olsun, taşınıyorsunuz herhalde” dedim. Ve kendilerinden alacağım “<ı>teşekkür”ün ardından hemen “<ı>yardımcı olacağım bir şeyler varsa seve seve yapabileceğim”i söylemeye hazırlanıyordum ki kapı yüzüme kapandı. Neye uğradığımı şaşırdım.


Tam o anda merdivenleri temizlemekte olan apartman görevlimiz olaya şahit olmuştu. Gülümseyerek yanıma geldi ve ...


“<ı>Aydın Abi boşver, bunlar Mardin’li, gayet normal böyle yapmaları. Bunlar, Mardin-Münih hattında gider gider gelirler, bilmezler öyle...


Mehmet daha konuşuyordu ama ben daldım gittim. Bu durumun Mardin’lilikle, şuralılıkla, buralılıkla ilgisi yoktu pek tabi ki. Vardı belki ama bir yere kadar.


Kendisi Selanik göçmeni olan merhum Dedem, küçük yaşta annesini babasını kaybedince, Ağabeyi’nin kanatları altına girmiş ve uzunca bir süre, ilk gençlik yıllarını Mardin’de yaşamış. Orada meyhane işletmişler. Tarihi bir Mardin evinin giriş katından bozma mekanlarında, hayat üniversitesinin kralını okmuş yani bir başka deyişle.


Mardin’de Arapça öğrenmiş. Kırık dökük biraz da Kürtçe. Oraya özgü o kültürel kompozisyonu iliklerine kadar yaşamış. Pek çok farklı etnik kültür ve inanç anlayışını, gönül ve akıl süzgecinden geçirme şansını yakalamış. Ve oraları bırakıp geldiğinde, sahibi olduğu zenginliğin elbette ki farkında değilmiş. Ama ben, ama bizler bu zenginliğin nimetlerinden öyle güzel istifade edebildik ki aşk olsun merhum Dedeme ve Mardin’i Mardin yapan değerlere.


Udumu her elime aldığımda, sevdiğini çok iyi bildiğim birkaç Mardin türküsünü çalar söylerdim. Pir-i fani yüzüne ve her geçen gün beyazları artan kısa sakallarının üzerine, damlamaya başlardı gönül yaşları. Bilirdim, çok duygulanırdı.


Kendisini büyüten ve adını taşıdığım merhum ağabeyini hatırlatırdım O’na. Çünkü ağabeyi de çok iyi ud çalardı. Ve Mardin’i yaşardı yeniden, içinden kopa kopa, yeniden. Bilirdim, çok hislenirdi. Ve çok severdi beni, derinden.


Mardin benim için hep hoşgörüydü. Hep, birlikte yaşama kültürünün tepe noktası, Kabe’siydi. Hala da öyle. Tabi ki Avrupa görmüş, “Alamanya” görmüş ama gün görmemiş Mardin’li komşularım(?), bu sarsılmaz inancımı yıkamayacak.


Ama üzüldüm. Ne yalan söyleyeyim, boş veremedim. Oysa ki ben ne çok sevinmiştim Mardin’li komşularım olacak diye. Dedemi yad edecek, Mardin türküleri çalacak, Mardin türküleri söyleyecektim onlarla. Kim bilir, belki de hiç duymadığım yeni türküler ekleyecektim repertuarıma.


Selam vermekten aciz, selamıma cevap vermemekten tescilli öküz komşularım olacağını nereden bilebilirdim ki?


Neyse sen bana bakma be “<ı>Mardin Güzeli”. Alırım şimdi udu elime. Önce hicazda biraz gezinir, sonra Dedemin en sevdiklerinden başlarım ben yine. Bir Süryani türküsünün kıvrak ritmine, bir Mardin hüzzamının buğusunu ekler, içerim dertli dertli, şerefine...

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..