Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '09

 
Kategori
Siyaset
 

Mardin olayına derin bakış

Mardin olayına derin bakış
 

Mardin`in Bilge Köyü`nde 44 kişinin katledildiği saldırının talimatını vermekle suçlanan `Şıh Mehmet` lakaplı Mehmet Çelebi`nin olduğu anlaşıldı. Şıh Mehmet’in saldırı öncesi, “Tavuk bile sağ kalmasın” diye talimat verdiği; yakalandıktan sonra konuldukları nezarethanede tutuldukları sırada adamları ile Kürtçe konuşarak, saldırıyı aralarından birinin üstlenmesi yönünde telkinde bulunduğu, “Kökleri kurudu şerefsizlerin, 7-8 kişi kaldılar. Olan oldu. Kimse paniğe kapılmasın. Herkes serinkanlı olacak. Olayı bir kişi üstüne alsın, diğerleri hiçbir şekilde suçu kabul etmesin. Dışarıda gözcülük yapıldı, içeriye silahlı sadece bir kişinin girdi.” biçiminde hem savcıya, hem de askere ifade verin” diyerek kanunları ve insanları aldatmak istediği de ortaya çıktı.

Tavuk bile sağ kalmasın demenin anlamı: “Kimseyi canlı bırakmayın. Herkesi öldürün.” demek olduğunu hepiniz anlamışsınızdır. Bu nasıl insanlıktır? ” “Bu nasıl bir canavarlıktır?” diye istediğiniz kadar bağırın. Bu olaylar devam edecektir. Ülkemizin doğusunda ve güney doğusunda senelerdir devam edip gelen terör olayları da aynı sebeplerden, yani rant elde etmekten kaynaklanıyor. Menfaat temini için nice insanlar öldürüldü. Bundan sonra da öldürülmeye devam edilecek. Köy basmalar, köy yakmalar her ne kadar Mehmetçiğin üzerine atıldıysa da asıl neden oradaki arazilerin ekilmesi, biçilmesi, gelir elde edilmesi kavgası idi. Elinde silahı olan kendini derebeyi ilan ediyor, başkalarının malını mülkünü, canını, ırzını almanın, kendisine hak olduğunu düşünüyor. Hele, hele terör adı altında çevredeki insanları öldürerek, o bölgelere insanların yaklaşmasını önleyerek, uyuşturucu, esrar yetiştirmek, eroin imal etmek için çevredeki araziyi elde etme yolunu keşfetmeleri bu işle uğraşanları daha zalim hale getirdi. Hatta “bir kilo toz, bir otobos” sözü o sıralarda oldukça moda olmuştu. Yani bu sözle, bir kiloluk uyuşturucu ile bir otobüs satın alınabileceği, otobüsünde çalışarak gelir getirmeye devam edeceği anlatılmak isteniyordu.
Katillerin azmettiricisi Mehmet Çelebi çevrede Şıh olarak tanınıyor. Şıh ya da şeyh nedir? Sözlük anlamına bakalım. TDK. Sözlüğü Şeyhi= Arap kabile başkanı veya Tekke Başkanı olarak tanımlıyor. Bir başka biçimde şeyhi tanımlamaya kalkarsak İslâmi ilimlerden Tefsir, Hadis, Fıkıh, Tasavvuf gibi ilimleri okutan ve insanları eğiten din bilginleridir diyebiliriz. Tasavvufta ise; bir yolun, bir ekolün büyüğüne şeyh deniliyor. Şimdi bu durumda Şıh Mehmet Çelebi`nin şeyh olduğunu söyleyebilir misiniz? Tasavvuf şeyhlerinin yaptığı gibi insanları dini yönden eğittiğini söyleyebilir misiniz? Ne yapmış Şıh Mehmet? Adamlarına emir vermiş. Katliam yaptırmış. Niye yaptırmış? Çıkarları olduğu için.

Zamanımızda şeyh veya cemaat kisvesi altına girip insanları kandıran maneviyat hırsızlarının sayısı bir hayli artmış durumda... Seçim öncesinde 26–09–2002 tarihli Hürriyet şunları yazıyor: “Partilerin aday listelerinde Güneydoğu`da yine aşiret liderleri ve şeyhler ön sırada yer aldı. Doğu ve Güneydoğu`daki 12 ilde 60`ın üzerinde aşiret lideri ve şeyh ailesinden gelenler Meclis`e girmek için aday oldu. Siyasi partiler için büyük oy potansiyeli gözüyle bakılan aşiret ve şeyhler 3 Kasım seçimlerinde yine büyük rol oynayacak. Diyarbakır, Şanlıurfa, Bitlis, Van, Hakkâri, Batman, Şırnak, Bingöl, Adıyaman, Siirt, Elazığ ve Mardin`de yapılan araştırmalarda 60`ın üzerinde aşiret lideri ve şeyhe Milletvekilliği için ön sıralarda yer verildi.”

Yani Cumhuriyet boyunca pıtrak gibi şeyh yetiştirmişiz. Millet olamamış hala kabileler biçiminde yaşamışız. Atatürk her ne kadar "Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. " demişse de biz ona aldırmamış bir sürü tarikat ve cemaat üretmişiz. Tabi bu cemaatlerde boş durmamış örgütlenerek kurdukları şirketlerle belediyelerden ihale alma, kuran kursları ve öğrenci yurtları açma, özel okullar ve dershaneler kurma, holdingler idare etme yoluna girmişler. Sanayii, eğitim, sağlık ve finans sektörü gibi birçok alanda, faaliyet göstermek için yatırımlar yapmışlar. Aklınızın almayacağı sayıda vakıflar kurmuşlar. Vakıfların mütevelli heyetlerini paylaşmışlar.
Tabi böyle Karun gibi zengin olmak, bazen iç çatışmaları da beraberinde getiriyor. Cinayetler işleniyor, linçler yapılıyor. Cemaat liderlikleri, şeyhlikler, padişahlık gibi babadan oğula, kayınpederden damada, kardeşten kardeşe geçiyor.Tabi bu cemaatlerin içinde gerçeği söyleyenlerde çıkmıyor değil…Hepinizin çok yakından tanıdığı isimlere, cemaatlere ve Diyanete çatıp ağır biçimde eleştiri kitapları yazan cemaatte var. Hatta bunların şeyhi bir cemaat için bakın ne demiş.. “Dinleri ……cılık, imanları para, huyları gasp, meslekleri dilencilik.” Bence de çok doğru demiş.
Seçim sistemimiz bu şekilde kalırsa sistemdeki partiler, aşiretleri ve şeyhleri iktidara gelmek için basamak olarak kullanmaya devam ederlerse, aşiretlerden millet olmaya geçemezsek, gelecekte daha vahim olayların olması kaçınılmazdır. İşte bunun için ülkemiz meralarının, ormanlarının, koruluklarının talan edildiği; akarsularının, göllerinin ve havasının zehirlendiği; ekonomisinin bir türlü düzeltilemediği; halka yönelik kalkınma planlarının yapılamadığı, eğitiminde ezberci cahillerin yetiştirildiği; tarım alanlarının rant uğruna betonlaştırıldığı, hayvancılığının mahvedildiği, terörün bitirilemediği, bütün varlıklarının yok pahasına satıldığı bir ülke oldu. Bir türlü eğitimli, yurdunu ve milletini seven, yurttaşlar çoğunluğu yetiştirilemedi. İşte Şıh Mehmet böyle bir düzende, biraz abartılıda olsa her zaman yapılanı yapmıştır. Kendisine direnenleri ezmiş, yok etmiştir. Ülkemizde muhalif olanlar ve elindeki rantı kaptırmak istemeyenler çeşitli yöntemlerle ezilip yok edilmiyor mu?

 
Toplam blog
: 32
: 401
Kayıt tarihi
: 20.07.08
 
 

Mehmet Sabri HABERVEREN. 15.10.1948 yılında Şanlı Urfa’da doğdum. 966'da İstanbul Ed. Fakültesine gi..