Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '09

 
Kategori
Kültürler
 

Marduk, UFO'lar ve Kuran'daki mucizelere bakışımız

Marduk, UFO'lar ve Kuran'daki mucizelere bakışımız
 

İstanbul göklerinde UFO. Avrupa ve ABD bu görüntüleri inceliyor. Biz ise "alaya" alıyoruz.


Özellikle Batı dünyası, ABD ve Avrupa ülkeleri dikkat kesilip bazı doğaüstü olayları inceliyor. Onlar bütün kutsal kitapları araştırıyor, inceliyor, yorumluyorlar. O kaynaklardan birşeylere ulaşmaya çalışıyorlar.

Bakınız, Marduk adlı bir gezegenin var olduğu Sümer uygarlığında, Maya uygarlığında olduğu biliniyor. Hattâ Sümer tanrılarından birinin adı Marduk. Bu uygarlıklara göre 2012 yılında dünya yörüngesine yeniden gelecek olan Marduk adlı gezegen dünyaya büyük felaketler getirecek. ABD'li ve Avrupalı bir çok araştırmacı dünyaya yaklaşmakta olan bir gök cisminin olduğundan söz ediyorlar. Şu an dünyanın atmosferinde ve yer küresinde oluşan bütün olumsuz koşullar bu nedenle oluşuyor diyenler var.

Bir başka konu UFO'lar...

"Tanımlanamayan Gök Cisimleri" olarak adlandırılan bazı cisimlerin sırları hâlâ çözülemiyor. Bazen, bu cisimlerin sırları çözüldü deniliyor. Artık, evrende yalnız değiliz diyenler var. Hattâ elde somut bilgiler, görüntüler ve maddeler var diyenler de gittikçe artıyor. Fakat, şu âna kadar en güzel görüntüler Türkiye'den ve İstanbul'dan çekildi. Bu görüntüler Kumburgaz'dan çekilmişti. Görüntüler basına yansıdığında ABD'li ve Avrupalı bir çok akademik kuruluş görüntüleri istedi. Görüntüler çok ince ayrıntılı görüntü cihazlarıyla incelendi araştırıldı ve gerçek olduklarına karar verildi.

Geçtiğimiz günlerde gözleri görmeyen bir Türk olağanüstü gerçekci resimler yaparken ABD'nin ve Avrupa'nın dikkatini çekti. Nasıl oluyordu da böyle bir insan renkleri tutturabiliyor, tuval üzerinde denizle gökyüzünün kaça kaç resmedildiğini biliyor ve daha da önemlisi perspektifi doğru olarak verebiliyordu. Deniz mavi, bulut beyaz, ağaç yeşildi; tamam da bütün bunların birbirleriyle olan oran ve orantılarının tuvale aktarılması nasıl oluyordu? Gözü görmeyen bir insan tüm bunları nasıl yapardı?

Elbette bununla da ABD ve Avrupa ilgilendi. Sanatçıyı alıp değişik testlerden geçirdiler. Resim yaparken beyninin nasıl çalıştığına baktılar.

Bunun gibi doğaüstü olayların örnekleri çok.

Türkiye'den birisi çıkıyor Kuran-ı Kerim üzerinde inceleme yapıyor. Bizim "Kuran'ın şifresi" dediğimiz bu incelemelere o "Kuran'ın mucisesi" diyor.

Bir başka araştırmacı çıkıp gökte uçan fakat tanımlanamayan cisimleri inceliyor. İnceleme bilgilerini bütün dünya biliminsanları ile paylaşıyor.

Bir başkası çıkıp Marduk gezegeni hakkında bilgi veren kitap yazıyor, insanları uyarıyor.

İşte durum burada karmaşıklaşıyor. Çünkü, bizim gülüp geçtiğimiz birçok doğaüstü gerçeklere ABD ve Avrupa bilimsel olarak yaklaşıyor.

Bir TV programı yapılıyor. Konuk olarak yukarıda saydığım kişilerden biri çağrılıyor. Soru soruyu açıyor ve Marduk soruluyor, UFO'lar soruluyor, Kuran-ı Kerim'deki mucizeler soruluyor... Fakat, bir süre sonra iş ciddiyetten uzaklaşıyor ve konukla "dalga" geçilmeye başlanıyor. Oysa konuk uğraştığı araştırmanın çok ciddi olduğunu söylüyor. Söylüyor ama karşılarında oturan insanlara inandıramıyor. Hele bir de programın yapıldığı salonda konuklar varsa iş iyice zıvanadan çıkıyor. Marduk'la, UFO'larla, Kuran'la ilgili bilgiler vermeye çalışan insanlar "uçuyor" sanılıyor. Bu araştırmayı yapan insanlar alaya alınıyor. TÜBİTAK denen kuruluş ya da her hangi bir teknik ya da uzayla ilgili üniversite bilimdalı bu insanları çağırıp da "neler yapıyorsunuz?" diye sormuyor. Ancak, bu araştırmaları yapan kişiler kendi istekleri ile TÜBİTAK gibi bilimsel kuruluşlara başvurup araştırmaları hakkında rapor istiyorlar. Bunun son örneği Kumburgaz'da çekilen UFO görüntüleridir. TÜBİTAK'a bizzat başvuran araştırmacılar "Bu görüntüler bir UFO'ya aittir" raporunu aldılar.

Bizler ne yazık ki böylesine önemli doğaüstü olayları bilimsel olarak ele alamayacak kadar bilimsellikten uzak bir toplumuz. Bıyık altından gülüp, bu konularla uğraşanlarla dalgamızı geçiyoruz. Oysa, bütün Batı dünyası bu konular üzerinde üniversitelerde bilimdalları kuruyor, uzun ve masraflı araştırmalara giriyor.

İşte o nedenle de Batı uygarlığı kendisine öncü olan büyük Doğu uygarlığını geçiyor. Çünkü, Doğu uygarlığının çocuksu merakı kalmamış, çocuksu düşler kurulmaz olmuş.

Böyle bir ortamda bilim nasıl gelişir?


































 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..