Marka ve insan

Bugün kız arkadaşımla alışverişe çıktık. Ankara'nın en büyük alışveriş merkezlerinden birini dolaşırken gözüme çarpan, fiyatların baya el yaktığıydı. Özellikle belli bir standartın üstünde olan markaların fiyatları. Sanırım bazı insanların neden sahte ve korsanı tercih ettiklerini anlıyabiliyorum ve onlara hak veriyorum (!)

Popüler kültürde zenginliğin ve gösterişin sembolü olan markalar adeta insanları büyülerken, onları bu ihtişamın içine sokuyor ve tabi ki orjinalini alamayan insanları korsana doğru itekliyor.

Bir çok karşı cinsimin markaya çok önem verdiği bir gerçek. Bir erkekte olmazsa olmaz haline getirdiklerini ve aslında onları böyle yaparak küçük bir çerçevenin içine sığdırdıklarını anlamanızı isterim. Bir çok Avrupa ülkelerinde kızlar erkeklerin ayakkabılarının, kotlarının markalarına bakmaz ve onları o şekilde değerlendirmezken Türkiye'de bunun böyle olmadığı ve insanlardaki etkisini hepimiz biliyoruz.

Aksesuardan çoraba hep bi git gide büyüyen marka fırtınasının insanları olumlu yönde etkilemediği apaçık ortada! Bugün alışverişte şunu anladım ki bazen çok iyi mağazalarda bulamadığımız bir şeyi diğer kategorideki mağazalarda bulabiliyoruz ve bazen duyulmamış bir markanın giysisini beğendiğimiz veya beğenebileceğimiz ama sırf duyulmamış, bilinmemiş diye almadığımızı aslında bunun da ne kadar saçma bir şey olduğunu anlamış bulunmaktayım.

İnsanlar özü gibi olmalıdır. Özü gibi olmak birşeyi sırf marka olduğu için almamak ve de sırf marka şekli var diye ve gösteriş için ucuza kaçıp, görmemiş gibi saldırıp, sahteciliğe destek olmamalı aynı zamanda da kendini küçük, basit insan durumuna sokmamalıdır. Unutmayın ki modayı markalar yaratmaz, markaları moda yaratır, modayı yaratan ise sizsiniz!

Ve annemin aynı zamanda eminim bir çok ebeveynin sözüyle yazımı bitirmek istiyorum: "Marka aslında insanın kalbindedir."