Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '10

 
Kategori
Dostluk
 

Markiz’de Blog Buluşması!!

Markiz’de Blog Buluşması!!
 

Dikkat; Bu resim konu mankenidir, biz sanmayınız:))


Aşağıda okuyacağınız satırlar, çok özel bir „Blog Buluşması“ öyküsüdür.

Arkadaşlarımız olur.

Dünyayı tanımaya, kendimizi bilmeye başladığımızdan itibaren.

Kimileriyle bir oyun sahasında birlikte olmuş, bir ipin iki ucundan tutup sallayarak veya bir topu birbirimize atıp tutmaya çalışarak, bağrışıp çağrışarak oynamışızdır.

Kimilerinde takılıp kalmıştır ilgimiz birden, onlarcası arasından. Ya gülüşü, ya oyuncağını bizimle paylaşması, ya da tanımlayamadığımız herhangi birşey, onu bizim için özel kılıvermiştir.

Kimileriyle okul sıralarını paylaşmışızdır. Ödev defterlerini, kazaklarımızı, kalemlerimizi ve en gizli sırlarımızı da. Yıllar sonra yollarımız ayrılmış olsa da, derin iç çekmeleriyle anarız onları. Yerlerini hiç kimseler tutamamıştır.

Sonraki zamanlarda, başka insanlar da girer hayatımıza. Her gün birlikte olduğumuz, sıkıntılı ve stresli iş hayatının çekişmelerini, kahve ve çay fasıllarını, aceleyle atıştırılan öğle yemeklerini, müşterek dertlerimizi birlikte yaşadığımız iş arkadaşlarımız. Zaman zaman bir çok şeyi birbirimize anlatsak, yer yer ayni saflarda gardımızı alsak da, içimizi tam anlamıyla açmaktan sakınırız onlara. Tam güvenmeyiz, kendi menfaatlerini bizimkinden üstün tuttuklarını biliriz bir yerde. İş dünyasında, ilk gençlik yıllarının koşulsuz itimadı yoktur. Bazen bu kuralı unuttuğumuzda, acı bir şekilde hüsrana uğradığımız da az olmamıştır.

Yıllar geçtikçe daha da temkinli olmuşuzdur arkadaş konusunda. Artık arkadaşlarımızdan çok, tanıdıklarımız vardır çevremizde. Herkesin belli kurallar çerçevesinde hareket ettiği bir topluluğun fertleridir onlar. Arkadaşlık çerçevelenmiş, tariflenmiş ve belirlenmiştir ve biz de bunu böylece kabul etmişizdir.

Bazen eskilerden gelen bir arkadaşlığı ayakta tutmak mümkün olur. Seneler sonra bile, zaman zaman bir araya gelmek, eski sıcaklığı tekrar yaşamak da. Bazen de bağları hiç kopmamış bir arkadaşlığı aynen ileri yıllara taşımak da gerçekleşebilir. Böyle arkadaşlıklar, gerçekten herkese kısmet olmayan özel durumlardır aslında.

Arkadaşlık elbet ki, kişiden kişiye değişen bir tanımlamadır. Bazılarınca birbirine kayıtsız güvenen, her durumda birbirine destek veren, birbirlerinin karakterinden ve birikimlerinden faydalanan kişilerden oluşur arkadaşlar. Bazılarınca da , ara sıra bir araya gelip hoşça vakit geçiren, birlikte yiyip içen, herhangi birşeylere gülüp eğlenen kişilerdir arkadaşlar. Eğer birinci gruba dahil kişilerdenseniz, zordur işiniz. İkinci gruptakilerin arkadaş edinme ve arkadaşlarla birlikte eğlenme şansı daha çoktur elbette.

Yaş ilerledikçe, arkadaş edinme şansı da genelde azalır. Fazla seçici değilseniz, gelen ağam giden paşam diyorsanız başka tabii. Ama arkadaş olacağınız, yakınınıza gelmesine izin vereceğiniz kişiler için bazı şartlarınız varsa ve bu şartlardan vazgeçmiyorsanız, geçen seneler bu konuda size yardımcı olmayacaktır haliyle.

Buna rağmen umudunuzu yine de kesmeyin! Bazen de mucizeler gerçekleşir bu hayatta.

Bazen de ilerlemiş bir yaşınızda bile karşınıza birden öyle bir insan çıkar ki, gerek karakteri, gerek birikimi gerekse kişiliğiyle sizin özelliklerinize öylesine uyar ki, kendiniz bir bilmece idiyseniz, bu kişi de o bilmecenin çözümüymüş gibidir sanki.

Bir anda anlamazsınız bunu tabii ki. Karşılıklı konuşmalar, yazışmalar, alış verişler, etki ve tepkilerle yavaş yavaş çıkar ortaya tüm tablo. Neredeyse inanamazsınız ama, bir arkadaş bulmuşsunuzdur!

Bu yazdıklarım aynen benim başıma geldi. Hayli ilerlemiş bir yaşımda, hem de sanal dünya üzerinden böyle bir arkadaşa kavuştum. Üç yıl yazıştıktan sonra nihayet geçen yazımda sözünü ettiğim İstanbul seyahatimde, Beyoğlu Markiz pastahanesinde arkadaşımla şahsen de bir araya geldik. Kırk yıllık dosttuk sanki, birbirimizi hiç yadırgamadık, herşey beklediğimiz gibiydi. Konuşmalar aktı gitti, günceli,Türkiye’yi, dünyayı, yaşamı konuştuk, zaman çok dar geldi bize.

Blog dünyasının tanıdığı ve sevdiği bir yazar o. Ben de onu bloglardan tanımış ve sonuçta şahsen de onunla karşılaşmış olmaktan çok memnunum. Olaylara alışılagelmişin dışında bakışı, düşüncelerini çok kendine özel bir biçimde kelimelere döküşü yazarlığının özellikleri. Samimi, sevecen, aydınlık yüzü ve kendine has karizması da kişiliğinin.

Kısacası iki kişilik bir blog buluşması gerçekleştirdik.

Tüm blog dünyası buluşmalarla kaynarken, biz de geri kalmadık.

Arkadaşım fotoğraflarda görünmeyi sevmiyor. Çok hoş bir kadın olduğu halde, belki de tam da o yüzden. Ben de onun bu düşüncesine saygı duyarak, birlikteki fotoğraflarımızı eklemiyorum bu yazıya.

Adını ise ifşa ediyorum izniyle. Milliyet Blog yazarlarından Saime Eren o.

Sonunda nihayet yüzyüze de görüşebildiğimize çok memnunum Saime’ciğim.

Ne güzel ki, sanalda başlayıp gerçeğe dönüşen bir arkadaşlığın sahibi olduk seninle.

Daha nice zamanlar düşüncelerimi, duygularımı, görüşlerimi seninle paylaşabilmeyi, seninkileri öğrenebilmeyi, yazışarak ya da konuşarak bu güzel alış verişin devam etmesini istiyorum.

Yazalım, yorumlaşalım, ilginç bulduğumuz iletileri birbirimize gönderelim, fırsat oldukça da “Blog Buluşması” yapalım, olur mu?

Daha nice yazışmalara, buluşmalara!

Uzaktaki yakın arkadaşın.



 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..