Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '13

 
Kategori
Felsefe
 

Marksist Demokrasi

Marksist Demokrasi
 

alıntı


Marksist sosyal demokrasi olasılığı:

Bir cemaat içinde Marksizm kısmen de olsa uygulanabilir mi acaba?

Uygulanabilirse Marksist sosyalistler bunun için birleşip emek vermeli değiller mi?

Marksist demokrat sosyalizm ileri demokrasinin ürünü müdür yoksa demokrasiyi ilerleten demokratik bir unsur mudur?

Yoksa, hem Marksist hem demokrat hem de sosyalist olunamaz mı?

Olunabilirse aynı zamanda bireysel özgürlükçü de olunabilir; çünkü bu üç kavram da bence kendi içindeki özgürlükçü özellikle önemsenen bir anlam taşımaktadır.

Toplumsal huzur ve bireysel mutluluk için komünist toplum bir önkoşul mudur? Yoksa denetimli serbest rekabet içinde sermaye ve emek gücünü sosyalleştirip çıkar işbirliğine bağlayarak mutlu eden bir demokrasi oluşturulabilir mi?

Liberal ve hatta sosyal kapitalizm demokrasi içinde iyi kötü bir varlık gösterebilmektedir. Demokratik Marksizm uygulanabilir bir şeyse bunun için demokrasi içinde kalan uğraşın yol yöntemi nedir? Ne de olsa Marksist felsefe komünizmin kurucu düşüncesini oluşturmaktadır. Komünist bir demokrasi elbette olabilir; ancak bu özlenen ileri yani ilerleyen demokrasiyle ne kadar bağdaşır? Ne de olsa komünizm bireysel özgürlükçü takılan yoldaşını saf dışı bırakmak isteyebilir ki, bu da ileri demokrasiyle çelişen bir durum gösterir.

Eğer Marksizm demokrasiyi reddetmiyorsa, ne kadar ilerisini reddetmez? Bireyin toplum yıkıcı olmayan, ancak toplumsal faydaya da hizmet etmeyen özgürlükteki özel yaşam hakkını güvenceye alacak kadar olsun bireyselliği ve mülkiyet hakkını tanır mı? Dinlerin inanç özgürlüğü ve özel sermaye işletim özgürlüğü olacak mı? Olacaksa sınırları hangi özgürlükte kapanacak? Eğer sermaye özel işletimden alınıp devlet işletimi emrine verilecekse patronların yerini müdürler mi alacak?

Marksist sosyal demokrasi kavramı aklıma böyle sorular takınca düşündüm ve sağlama basmaya karar verdim. Bence Marksist sosyal demokratlar bir araya toplaşıp şu anda var olan demokrasinin nimetlerinden faydalanarak düşünce ürünlerini toplumsal somutlukta kısmen de olsa uygulama gerçekliğini sağlamalılar. Siyasi partilerinin aracılığıyla öngördükleri toplumsal ve bireysel var oluş biçimine en olası yakınlıkta somut bir yaşam tarzı sergileyebilmeliler ki ben ikna olayım. Kanımca bugünkü birçok ileri demokrasi Marksist sosyal demokrat düşüncenin özendirici yaşamsallıkta örgütlenip kendisini açık topluma sunmasına itiraz etmeyecektir. Zaten ileri (ilerleyen) demokrasi bir tek kendini yok etme emel ve amacına karşı direnir.

Marksizm bence demokrasiyi ilerletici bir bilgidir; demokrasiye karşıt bir seçenek değildir. Çünkü bildiğim kadarıyla Marksist felsefe sermaye ve devlet hükümranlığını reddeder. Ben sermaye ve devlet yokluğuna katlanabilirim de, bireysel varoluş hükmümün reddine katlanamam doğrusu. Marksist komünist toplum için yaşam emeği vermeyi reddeden bireysel özgürlük hakkım saklı kalmalıdır. Aksi durumda komünizm ne kadar Marksist olabilse de bana yaramaz. Çünkü ben bireysel yaşamımı özel yapabilen demokratik özgürlüğümden vazgeçemem her hâlde.

Eğer amaç demokrasiyi sosyalleştirmekse, Marksist felsefenin komünizmi sosyalist demokrasi yapma gayretlerine saygı duyarım.

Aslında her ileri demokrasi kendi özünde sosyalleşme emeli taşımaktadır Demokrasiyi ilerletme amacı bence sosyalleşmektir zaten. Ancak, sosyalist demokrasi yetmez bana. Aynı zamanda bireyci bir sosyal demokrasi isterim. Yani, demokrasi hem toplumsal hem bireysel var oluşun özgürlük ihtiyaçlarına göre yapılandırıldıkça ilerler. Ya da, demokrasi bireysel ve toplumsal var oluşun özgürlük ihtiyaçlarını karşılayabildiği kadar ileridir.

Geçmeli işçi sınıfının iktidarını; çünkü benim demokrasim toplumsal sınıf üstünlüğünü reddeder. Sınıfların ve halkların kardeşliğinden daha ileri bakıp,“yaşasın insan kardeşliği” demeliyiz. Demokrasi bireysel özgürlük güvencesiyle sosyalleşip sermaye ve emek işbirliğiyle ilerledikçe, birlikte ve demokratik haklara saygılı yaşamak da kolaylaşacaktır...

Bazılarının acelesi olabilir. Devrimle komünizme geçmek isteyebilirler. Eğer bunu siyasallaştırılmış Marksist felsefe ile yapabileceklerse buyursunlar ileri demokrasi nimetlerinden faydalansınlar. Eğer bir an önce insan ve insan toplumunu özgürleştireceği sanısıyla komünist toplum yapılanmasına geçmek için demokrasiyi devirmekle devrimlerini başlatacaklarsa ben yokum.

Aslında, Marx’ın teorik toplamının gerçek “sert çekirdeği” insanın özgürleşmesi teorisidir.  Marx’ta insanın özgürleşmesi  “her bireyin özgür gelişimi” şeklinde  sağlam bir temel üzerine  yerleştirilmiş olur ve karşıtların tam iş birliği sağlanır. Bu birlikten meydana gelen topluluk, insanların bir sınıfın, inancın, kültürün veya bir başka tür aidiyetin parçası/üyesi olma koşuluyla katıldıkları “çarpık/yanıltıcı bir özgür topluluk” değil, uygulanabilir bireysel özgürlük kapasiteleriyle insanların bizzat kendileri olarak katıldıkları “özgürlüğü gerçek olmuş bir topluluk” olacaktır; başka bir deyişle “özgür insanların topluluğu” olacaktır.

Bense, bireyin ve insan toplumlarının özgürce kendi mutluluklarını yapabilecekleri gerçeklikte bir toplum yapısı zaten ileri demokrasinin amaç edindiği bir aşamadır diyorum. Ben ilerletilen demokrasiyle aynı amaca varmayı yeğliyorum; çünkü onun ilerleyen somutluğunu hissedebiliyorum. Demokrasi en aykırı tek bireyin bile çevresine zararsız var oluş özgürlüğünü en yığınsal toplum özgürlüğüne yedirmeyecek kadar cesur olduğunda, özgür insanlar toplumu gerçekleşmiş olacaktır. Demokrasinin cesareti elbette ki onun kurumsal yapılarını işlevli kılan bireylerin tavrıyla belirlenir.

Amaçlanan “mutlu demokrasi” aşamasına Marksistler “komünizm” diyebilirler; bence sakıncası yoktur. Sakıncalı bulduğum şey demokrasinin bir ürünü olarak komünizmin gerçekleşmesi değil; komünizmin tepeden atma devrimlenerek toplum üstüne çöreklenmesini sakıncalı bulurum…

 

Doğrusu zamanın şimdiki geçiş mekânında, demokrasi deyince ben herhangi seçimli bir toplum yönetiminden söz edemem. “Proletarya diktatörlüğü de tıpkı burjuva diktatörlüğü ve kapitalizm gibi demokrasi ile çatışmaz pek âla uylaşır” demek bana anlamsız gelmekte. ABD, İran ve Çin’de demokrasi vardır diye demokrasi kötü örneklenemez. Buralardaki demokrasi dogmalaşmış demokrasidir; genelde bir ideolojiye bağlı tek partili seçimlerle iktidar belirlenir; ya da sermaye gücünün yönlendirdiği sözde çok partili elemeli seçimlerle belirlenen başkan ve parlamento yönetimleridir. Bize ileri, yani insanlığı ilerleten demokrasi gerek. Serbest siyasetin, özgür düşünce ve inancın uygulanabilir olduğu, bireyci olduğu kadar toplumsal faydacı olabilen ileri demokrasi evresi bence başlamıştır artık.
 
Diktatörlüğün hiçbir biçimi, proletarya olsa bile, ileri demokrasi ile bağdaşmaz. Ben bağdaştıramadım. Çünkü diktatörlüğün misyonu her koşulda yalnızca kendini otorite yapmaktır; oysa ileri demokrasi iktidarla birlikte özerk toplumsal kurumların ve tek tek bireylerin hukuksal otoritelerini muhatap alır ve onların özgürlük alanlarını genişletirken uygulanabilirliğini sağlamayı da kendine görev edinir.
 
Sonlama sözüm: Sosyalistler, komünistler, anarşistler, Marksistler, dinliler dinsizler ve hatta dinciler açık toplumda yapılan/yapılacak demokratik seçimlerle demokrasi içinde kalmak koşuluyla iktidar olma umutlarını yitirdiklerinde demokrasi tehlike altında demektir...

Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..