Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '11

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Marmaris köylerinin çevre yaşamı

Marmaris köylerinin çevre yaşamı
 

Halk'a Hizmet; Hakk'a Hizmettir. Söz Konusu Vatan olunca, gerisi teferruattır...


Ne yazık ki köylü vatandaşlarımızın ataları veya kendileri tarafından dikilen ve zamanla kuruyan, ancak yerine yenisi dikilmek istenilen bir meyve ağacının kesilmesi için bile, yüce meclisin çıkardığı yasaların amir hükümleri gereği, Devletimizin başka kurumlarının hizmet alanlarına giren bu yetki ve görevler görmezden gelinerek, yörede yaşayan insanların mülkiyet hakları gasp edilerek, yukarıda belirtilen zorunlu iş ve hizmetler dahi Koruma Kurulunun İznine tabi tutulmuştur. Halen yürürlükte bulunan Muğla K.T.V.Koruma Kurulu kararında ; Köylerde bahçe duvarının nasıl ve hangi cins malzeme ile yapılacağı da ayrıca belirtilmiştir. 

Diğer taraftan; 

1988/13019 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile; İlk olarak 1988 yılında Fethiye-Göcek, devamında 1990 yılında Marmaris ve Datça İlçelerinin köylerinin tamamını ve Ula İlçesinin kıyı kesimindeki köyleri kapsayan 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulunun kararı ile Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi tespit ve ilan edilmiştir. Ayrıca yine 1990 yılında Ula İlçesi Gökova ve çevresi Özel Çevre Koruma altına alınmıştır. 

Ülkemiz genelindeki 14 Özel Çevre Bölgesinden 5 tanesi Muğla ilimiz sınırları içerisindedir. İlimize ait bu bölgeler; diğer illerdeki gibi akarsu deltası, göl-dalyan çevresi olarak doğal yaşamın bulunduğu flora (Bitki Varlığı) ve fauna (Hayvan Varlığı ) zenginliğine sahip tabiat varlıklarının yaşam alanlarında tespit ve ilan edilmemiş olup,  

Bölge gerçeklerinden ve akılcılıktan uzak bir şekilde;  

Büyük bir turizm potansiyeline sahip olan ve içerisinde insanların yaşadığı köyler bulunan, insan varlığı açısından doğal yaşamın zorunlu olarak devam ettiği yörelerde yer alan Özel Çevre Koruma Bölgeleridir. 

Ülkemizin ve ilimizin diğer köylerinde Köy yerleşik ve gelişme alanları içinde yeri olan köy nüfusuna kayıtlı köylü vatandaşlarımızın imar kanununun 27. maddesinde belirtilen ve ruhsat alınması mecburiyeti olmayan köy evi, tarımsal ve hayvansal amaçlı yapılarına: 

Özel Çevre Koruma Bölgelerdeki köylerimizde; 

Bakanlar Kurulunun değişik tarihli kararları ve 383 sayılı K.H.K. ile inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izni, alma zorunluluğu getirilmiştir.  

Oysa; 

İlçemiz dahil İlimizdeki birçok köyün kadastro çalışmaları yapılmamış ve tapuları dağıtılmamıştır. İlçemizde Turgut ve Orhaniye köylerinin haricinde 1/25000 ölçekli çevre düzeni planına uygun nazım ve uygulama imar planları ile Söğüt köyümüz haricinde sit alanı ilan edilen yerlerin de Koruma Amaçlı imar planları ise henüz hazırlanmamıştır. 

Öte yandan; 

Yurdumuzun 1124 km ile en büyük kıyı uzunluğuna sahip İlimizin kıyı kesiminde yer alan köylerimiz; 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamındadır. Yasa gereği ilk 50 metre içinde kesin yapılaşma yasağı ve ikinci 50 metrede de konaklama hariç olmak üzere günü birlik tesislerin yapımına izin verilmektedir. 

Bölge köylerimiz, Atalarımız tarafından deniz kıyısına kurulmuş ve yerleştirilmiş olup, köylülerimiz yıllarca geçimlerini süngercilik, balıkçılık ve hayvancılıkla sağlamışlar, son yıllarda da turizmden kazanmalarına rağmen deniz kıyısında 100 metre içerisinde bir köy evi dahi yapılamamaktadır.  

Bölgenin ve köylerin coğrafi ve yerleşme durumları göz önüne alınarak; Kıyı kanunundaki bu 100 metrelik mesafe yerinden yönetim anlayışına ve ihtiyaca uygun olarak yeniden belirlenmelidir. 

Öte yandan; Sit alanı ilan edilen yerlerde ise durum içler acısı bir hal almıştır. Konu ile ilgili birçok yasak getiren çeşitli Yüksek Kurul Kararları bulunmaktadır. 

Ne yazıktır ki, ne kadar yasak koyarsam o kadar çok korurum zihniyetindeki yasakçı kafalar yüzünden köylülerimiz kendi topraklarında köylerine kadar gelen turizm nimetlerinden de faydalanamamışlar ve bu güne kadar aşırı derecede mağdur edilmişlerdir. 

Birden çok yasaklayıcı kanunla yaşamak için kendine, çocuğuna küçük bir ev ve geçimini sağlamak için turizm amacıyla bir işyeri yapmak isteyen köylülerimiz; yıllardan beri bu yasaklar yüzünden aşırı şekilde mağdur edilmişler, doğup, büyüdüğü köyünde yaşadığı mecburiyet karşısında ihtiyacı olan bir yapıyı yapanlar ise dönemin valilerince yüksek para cezalarına çarptırılmışlar, il idare kurulunca da ev ve işyerlerine yıkım kararı alınmıştır. 

Yüzyıllardır korudukları kültür ve tabiat varlıklarının gerek sit alanları ve gerekse özel çevre koruma altına alınmasını saglayan ancak bu değerler yüzünden adeta cezalandırılan, özel çevre koruma bölgesi içinde, sit alanlarında köyleri ve mülkleri bulunan, koruma içindeki bölgede şehirlerde olduğu gibi imarlı bir yapılaşmaya mecbur bırakılan ancak aradan geçen 20 yıllık bir zaman diliminde ne bir imar planı ne de bir imar affı bile görmeyen köylü vatandaşlarımız; Hükümetimizin 6831 sayılı yasanın 2/B maddesine göre ormanlık alanda yapıldığı için kaçak olan yapılara dahi bir affın yasa tasarısının hazırlandığını basından öğrendikleri bu günlerde; 

Medeni kanuna göre mülkiyetlerinde bulanan ve kendileri tarafından günümüze kadar korundukları için Özel çevre koruma ve Sit alanı içine alınan, hazine ve orman vasfına haiz olmayan, kendilerine ait bu topraklarda, Turizm teşvik yasasından ve TOKİ’ den faydalanmadan kendi kazançları ve paraları ile yapmış oldukları köy evi veya işyerlerine;  

Aradan geçen 20 yıla rağmen, imar planlarını ve uygulamasını, yıllardır devam eden sorunların bir imar affı ile çözülmesini, beklerken, 1990 yılından beri ihtiyaç olarak yapılan evlerine yıkım kararlarının tebligatı ve bazı evlerin yıkımlarına başlanması gerçeği ile karşı karşıya gelmişlerdir. 

KÖYLERİMİZİN ÖNLEMEZ VE ENGELLENEMEZ BİRER SOSYAL YAŞAMLARI OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜRSE: 

Gerek SİT alanları gerekse Özel Çevre Koruma sınırları içerisindeki köylerimizde doğan, büyüyen ve yaşamak zorunda olan köylü insanlarımız;  

Aradan geçen 20-25 yıllık süreç içerisinde huzurlu ve mutlu bir gün geçirmemişlerdir. 

1988-1990 yıllarında aynı yerlerde tespit ve ilan edilen Özel Çevre Koruma Bölgeleri ve bu bölgeler içerisinde bulunan alanlarda; KTVK KURULUNCA TESPİT VE İLAN EDİLEN arkeolojik ve doğal sit alanlarında taşınmazları bulunan vatandaşlarımız: 

henüz ilgili kurumlarca kadastro ve tapulama gibi alt yapılar ve başta çevre düzeni planları ve çeşitli ölçekteki planlar tam olarak kesinleşip, uygulamaya GEÇİLMEDİĞİNDEN, ONLARCA yıldan beri mağdur edilmişler ve kendi topraklarında adeta esir muamelesi görmüşlerdir.  

geçmiş hükümetler döneminde hırsıza, katile ve teröriste bile af yasaları her türlü vergi, bağkur, sigorta ve ceza affı çıkartılmış olmasına rağmen, imar planları ve tapuları bulunmayan özel çevre ve doğal sit alanındaki köylerimize, 1985 yılında çıkan 2981/3290 sayılı imar affından sonra Aradan geçen bunca zamana rağmen, hiçbir imar affı çıkartılmamıştır.  

SONUÇ OLARAK; 

1- ESASEN TURİZM BÖLGESİ OLMASINA VE BÖLGE HALKININ GEÇİMİNİ TURİSTİK İŞYERLERİ VE BUNA DAYALI DİĞER İŞLERDEN VE MESLEKLERDEN SAĞLADIKLARI GERÇEĞİNİN GÖZ ÖNÜNE ALINARAK, AKILCI BİR YAKLAŞIMLA, GEREK SİT ALANLARI VE GEREKSE ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİ TEPİT VE İLAN EDİLİRKEN ZAMANINDA HAZIRLANMASI VE UYGULAMA YAPILMASI GEREKEN İMAR PLANLARI VE GEÇİŞ DÖNEMİ YAPILAŞMA KOŞULLARININ, İLGİLİ KURUM VE YETKİLİLERİNİN İHMALİ YÜZÜNDEN HAZIRLANMAMASI,  

 

2- TAPULU TAŞINMAZLARINDAKİ KÖY EVİ VE KÖYE HİZMET VEREN İŞYERLERİNE PARA CEZALARI VE YIKIM KARARLARI UYGULANMASI, SEBEBİYLE YÖRE HALKININ MUTLU VE HUZURLU YAŞAMASINI VE GELECEĞE GÜVENLE BAKMASINA ORTAM YARATACAK, BİR İMAR BARIŞI İÇİN İVEDİLİKLE YASAL BİR DÜZENLEME YAPILMALIDIR. 

 

3- BÖLGENİN TURİZM, ÇEVRE VE KÜLTÜR VARLIKLARI YÖNÜNDEN ÖNEMİ DEGERLENDİRİLEREK, ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİ VE İÇİNDEKİ LOKAL SİT ALANLARININ TEK BİR MERKEZDEN YÖNETİLMESİ VE KOORDİNAZASYONUNU SAĞLAYACAK, YEREL VE GÜÇLÜ BİR TEŞKİLAT YAPILANMASI GERÇEKLEŞTİRİLMELİ,  

 

AYRICA BU BÖLGELERİN PLANLI YAPILAŞMASINA, İMAR VE UYGULAMALARINA İMKAN SAĞLAYACAK, İZİN, RUHSAT, KONTROL VE DENETİM BİRİMLERİ KURULMALI, BÖLGELERDEKİ KÖYLERDEKİ ÇEVRE VE KÜLTÜR DEGERLERİNİN KORUNMASINA YARDIMCI OLACAK, ÖZEL YETKİLİ ÇEVRE KORUMA PERSONELİ İSTİHDAM EDİLMELİDİR. 

4- BÖLGELERİN GELECEK NESİLLERE YAŞANACAK BİR ÇEVRE İÇERİSİNDE VE AMACINA UYGUN KORUMA SİSTEMİ KURULMASINA KADAR GEÇEN SÜREDE, İMAR PLANLARI VE TEŞKİLAT YAPILANMASI HAYATA GEÇİRİLİNCEYE KADAR, MEVCUT EV VE İŞYERLERİNE GEÇİCİ OLARAK RUHSAT VERİLMELİDİR. 

 

5- BÖLGENİN KORUNMASINA YÖNELİK OLARAK PLANLI İMAR VE YAPILAŞMAYI SAĞLAYACAK OLAN TOKİ BENZERİ BİR KURUM İHDAS EDİLEREK, ORTAK HAREKET EDİLMELİ, İSTEYEN VATANDAŞLARA TİP PROJE VE KONUT-İŞYERİ KREDİSİ VERİLMESİNE ZEMİN HAZIRLAYACAK YASAL DÜZENLEMELER GERÇEKLEŞTİRİLMELİDİR.  

 

  • SON SÖZ: " MİLLETE EFENDİLİK YOKTUR, HİZMET VARDIR." M. KEMAL ATATÜRK

Hasan SARIHAN 

Özel İdare Müdürü 

 
Toplam blog
: 7
: 2237
Kayıt tarihi
: 24.06.11
 
 

21 yüzyılda Avrasyanın parlayan yıldızı güzel ülkemizde; üstünlerin hukukuna ve her türlü hak ihl..