Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Marmaris'te Başlar Huysuzluğum

Marmaris'te Başlar Huysuzluğum
 

En sevdiğim şeydir ailemle birlikte yurdun batı sahillerinde keyfe keder tatil yapmak. Finike’den sonra başlayan o muhteşem koylarda denize girmenin tadını hiçbir şeye değişmem. Keyfimizin istediği bir koyun kenarına aracımızı park edip doyasıya denize girip, o doyasıyalık doyum noktasına ulaştığında yeniden yolumuza devam etmek en çok keyif aldığım şeylerden birisidir. Batı’ya doğru ağır aksak bir şekilde devam eder yolculuğumuz. Ve illaki yine bir koy çıkar karşımıza ve aracımızı yeniden park edip, o koyunda tadına bakarız. Havasını soluruz, suyunun ısısına bakarız. Denizin diplerine doğru dalıp, uzun uzun yüzeriz. Yüzlerce kez kulaç atarız. Ve yolumuz Batı’ya doğru devam eder. Kaş’a geldiğimizde daha bir keyf alırım. Kaş’ın havası bir başka gelir bana. Dağın yamacından açılmış yoldan, Akdeniz’in o muhteşem manzarasını izlemek apayrı bir keyiftir. Küçük bir pansiyonda konaklayıp, sabahın ilk ışıkları ile birlikte yine düşeriz yollara. Kalkan, Patara, Fethiye, Ortaca, Köyçeğiz, Dalaman ve derken Dalyan çıkar karşımıza. Ve her bir belde eşsiz güzelliklerin sembolüdür. Büyüleyicidir… İnsanın ruhunu dinginleştiren birer güzellik anıtı gibidir Akdeniz’in bu şirin kasabaları. Moralim yükselir bu beldelerde. Ve biz devam ederiz Batı’ya doğru. Adım adım moralimde zayıflama ve aşşağı doğru iniş ivmesi ortaya çıkar. Marmaris’e yaklaşırız. Girmek istemem Marmaris’e. Hep es geçmek isterim Marmaris’i. Moralmen sıfırı tüketirim Marmaris’te. Sokaklarında dolaşmak istemem. Yemek yiyesim gelmez lokantalarında. Eğlenmek istemem barlarında. Denizine bakmak istemem nedense. Hemen, apar topar ayrılmak isterim Marmaris’ten. Ve yönümü yeniden Batı’ya çevirmek isterim bir an önce.

Bu durumun nedenini birçok kez sorgulamışımdır zihin dünyamda. “Neden Marmaris’e karşı bu kadar katı bir tutum içerisinde oluyorum?” diye.

Cevabını pek tabiki biliyordum. Bütün mesele Mamaris’in darbeci başına ev sahipliği yapmasıydı. Marmaris’in her santimetrekaresinde darbeci başının ayak izlerine rastlamak mümkündü. Ben o darbeci başının hiçbir şeyini affedememki… 17 yaşında bir çocuğun yaşını büyütüp, suçu dahi sabit değilken idam sehpasına çıkaran birisinin yaşadığı bir beldeden nasıl keyif alabilirimki? Nasıl o beldenin tadına varabilirimki o darbeci başı orada yaşarken? Ve hangi aklı başında insan böyle bir beldede, bir darbeci başının yaşamasına gönlü razı olabilirki? Darbeci başı ile Marmaris’i özdeş tutar hale geldim nedense. Belki yanlış yapıyorum ama nedense duygularımı işte tamda bu hususta kontrol edemiyorum. Bu topluma o korkunç günleri yaşatan bir darbecinin bu denli güzel bir beldede yaşamasını ve o beldeyi varlığı ile lekelemesine gönlüm razı değil. Darbe yaşamış devletler darbeci başlarını yargı karşısına çıkarırken bizde darbeci başı memleketin en müstesna beldesinde resim yaparak ömür tamamlıyor. Mizah kıvamında bir hadise… 17 yaşındaki çocuğu gözünü dahi kırpmadan ölüme gönderip, resim sanatı gibi incelik ve zerafet tınısı kokan bir alana ilgi göstermek, hastalıklı bir ruhun somut halidir diye düşünüyorum. Belki hatırlarsınız Nusret Demiral ismini. Hani şu DGM başsavcısını. Müthiş bir hayvanseverdir kendisi. Köpeği zehirlenip ölünce muhterem ne şiirler döktürmüştü ardından. Hayvanseverliği dillere destan olmuştu Nusret Demiral’ın. Lakin muhterem insanların idam edilmesinden pek bir yanaydı. Sivas Madımak katliamında Aziz Nesin’i sanık sandalyesine oturtmaya çalışıp, idamla yargılanması için çabalar döktürüyordu. Ama bir hayvanseverdi. Tıpkı darbeci başının resimsever olması gibi.

Marmaris gibi bir beldede yaşarken, acep hiç düşünüyor mudur Kenan Evren geçmişte yaptıklarını. Halen tartışılan ve bir toplumu kökten tarumar eden darbe girişimini. Kaç insanın ölümüne neden olduğunu? Kaç aileyi paramparça ettiğini? Kaç gencin hayatını kararttığını? Bir ülkenin geleceğine nasıl kastettiğini hiç düşünüyor mudur?

Kenan Evren Marmaris’te yaşadığı sürece Marmaris’ten hiç keyif alacağımı sanmıyorum. Hep bir nefretle Marmaris’e gitmek zorunda kalacağım. Sokaklarında dolaşmak, mağzalarında alış veriş yapmak bana hiç ama hiç haz vermeyecek. Ve bir an önce, apar topar, hızla oradan uzaklaşmak isteyeceğim.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..