Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '11

 
Kategori
Eğitim
 

Marshall yardımı

Marshall yardımı
 

Köyden şehre yapılan göçün resmidir. Amaç, eğitim.


Kış kendini fena hissettirmeye başlamıştı bu kez. Bu güne kadar gördüğüm kışların en erken geleniydi ve karın bu kadar çok yağdığını ilk kez görüyordum. Topu topu gördüğüm kış sayısı zaten yedi taneydi. Evet, yedi yaşındayım ve beş pare köyün tek ilkokulu bizim köyde, hatta bizim mahallede sayılırdı. O yüzden ben şanslıydım. Çünkü diğer köylerden yaz kış, yağmur çamur demeden sabahın kör karanlığında yollara düşen çocuklara göre daha kolaydı işim. Öğretmenlerin hemen hepsi bizim köyde oturuyorlardı. Bayan öğretmen Fahriye Hanım komşumuzdu. Erkek öğretmenimiz ise Ekrem Okay'dı. Onun evi de çok yakındı ve akrabalık ilişkimiz vardı. Büyük babam etkin kişiliğini yine göstermiş ve zamanın valisi ile olan ilişkileri sayesinde çevre köylerin tüm öğrencilerine hitap edebilecek olan okulun merkez köy olan bizim köyde yapılmasını sağlamıştı. Köyün girişinde bulunan ve az rastlanan düzlük bu iş için seçilmiş ve yapımından üç-beş yıl gibi kısa bir süre sonra heyelan yüzünden terk edilmişti. Benim ilkokula başladığım okul ise bu kalıntının yanı başında daha basit ve küçük bir bina. Geçici bina olarak inşa edilmiş fakat çok uzun yıllar hizmet vermişti. Heyelan tehlikesi yüzünden yıkılan okul ise oldukça görkemli bir bina olmasının yanı sıra, sosyal faaliyetlerin bol uygulandığı bir sanat merkeziydi adeta. Binanın ön cephesi açık hava tiyatrosu olarak planlanmıştı. Bu sahne bahar ve yaz aylarında yoğun şekilde kullanılır, Namık Kemal'den Dostoyevski'ye bir çok ünlü yazarın oyunlarının oynandığı ilgi gören bir tiyatro sahnesi olarak hafızamdan çıkmaz. Namık Kemal'in ''Vatan Yahut Silistre'' oyunu bir yaz boyunca en az haftada iki kez oynanmıştı. Yaz geceleri çevre köylerden toplanan izleyici gurupları, ellerinde çoğu kez rüzgarın azizliğine dayanamayan gaz yağı fenerleri ile kilometrelerce yolu bu oyunu izlemek için yürüyerek, eğlence içinde gelir, oyunu izledikten sonra aynı guruplar, gece yarılarına kadar kimi ay ışığında kimi el fenerleri ile güle oynaya evlerine dönerlerdi. Bu mutlu geceler birbirini takip ediyor, köylüler kendi çocuklarının oynadığı oyunu defalarca izlemekten hiç bıkmıyor, her seferinde aynı heyecan ve coşkuyu içlerinde yaşıyorlardı.
Ne yazık ki bu güzel sahne zamanla yıkıntı olarak bir süre daha hafızalarda kaldı. Yeni yapılan okulda ise bırakın sahneyi, aynı odada üç sıra şeklindeki üç ayrı sınıfa tek öğretmen eğitim vermek zorundaydı. Sanki tarih şaşırmış olmalıydı. Daha sonra yapılmış olmasına rağmen daha önce sözünü ettiğim eski okulun yanında burası okul sayılmazdı. Nitekim daha sonra büyükbaş hayvan ahırı olarak kullanıldı. Eğitimin düşüşe geçtiği, giderek bu günlere kadar uzanan eğitim kalitesinin yok oluşu sonunun başlangıcıydı bu. Ben yıkılan okulda hiç okumamıştım. Ailedeki benden bir kaç yaş büyükler ve ablam o okulda okumuşlar ve daha sona yeni okula geçmişlerdi. Ben ise ilk okulun başlangıcını yeni okulda yapmıştım. Aynı yıl içinde marşall yardımı ile tanıştım. Sanki köyde süt yokmuş gibi okulda her sabah Amerika'dan gelen ve biz Türk çocuklarının daha sağlıklı ve gürbüz olması için, adına süt tozu denilen, su katılarak çoğaltılan ve yanında birde saydam bir hap şeklinde balık yağı verilen bu süt kokulu meret öyle lezzetliydi ki, daha önce sabahları zevkle içtiğimiz ineklerimizin mis gibi sütünü aratmıyordu. Okulun deposunda çuvallarla saklanan bu toz görünümlü süt köylüye ineklerini beslemekten daha kolay alınır hale gelince olanlar oldu. Yalnız süt müydü terk edilen? Maalesef...İneklerini beslemekten vazgeçen köylü bu kez tarlasını ekip biçmekten de vazgeçer olmuştu. Çünkü ekmek pişirmek için tarlalarda verilen emek karşılığı elde edilen, hazır un almaktan daha zor ve maliyetli hale gelmişti. Ofis adı altında köylere çuval çuval un önce tamamen parasız daha sonra düşük bir bedelle köylünün ayağına kadar gidiyordu. Üzerinde UN yazan Birleşmiş Milletler amblemli yağ tenekeleri boşaldıktan sonra bile, köy yerinde kullanılan işe yarar bir nesne olmuştu. Yağ, süt, un derken ABD'nin, Birleşmiş Milletler'in Marsall yardımı adıyla bilinen bu sözde yardım sayesinde bugünkü bağımlı Türkiye'nin temelleri o yıllarda atılmış, üretim sıfırlanmış ve çiftçi ekmez biçmez oluvermişti. Bu olay Amerika'nın otuz -kırk yıl sonrası için kendine nasıl sömürü pazarı hazırladığının kanıtlarından sadece çok küçük bir örnektir. Yine aynı yıllarda Amerikalı yakışıklı ve iyi eğitilmiş genç görevlileri köylerimize kadar gelmiş ve köy gençlerini eğitmek adı altında ellerinden düşürmedikleri fotoğraf makineleri ve not defterleri ile, ülkemizin en ince ayrıntılarını tespit eden ajanları unutmadık.
Birinci sınıfın en ön sırasında oturuyorum. Yan sıra ikinci sınıf onun yanında üçüncü sınıf. Öğretmen Ekrem bey'in işi çok zor. Ama o bu duruma oldukça iyi hazırlanmış. Zamanı her sınıfa eşit kullanmaya çalışıyor, bir sınıfa ödev verirken diğer sınıf daha önce verilen ödevi yapıyor . Arada bir aksamalar olsa da öğrenciler de bu keşmekeşin içinden çıkılmasında yardımcı oluyorlardı. Eğitim şartları hem öğrenci için hem öğretmen için zor. Oysa günümüzde otuz kişilik sınıflar kalabalık olduğu gerekçesi ile eğitim kalitesinin tartışıldığı bir gerçektir. Zaman ilerledikçe aynı odada üç sınıfa bir öğretmen sisteminin yürümeyeceği , bu yöntemin sakıncaları kendini açıkça gösterdi ve okulumuz kapatıldı. Daha sonra köyün daha merkezi bir yerinde ihtiyaca daha uygun okul yapıldı . Beş pare köyün her birine aynı okullardan yapıldı ve bizim okul yine terk edilmişti. 

Terk edilen tek katlı bina aslında fena bir yapı değildi. Değerlendirilmesinde fayda vardı. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'na devredilen bina damızlık hayvan barınağı haline getirildi. Köylünün elinde bulunan ve vazgeçemediği yerli inekleri burada ithal damızlık boğalarla çiftleştirip daha çok süt veren melez inekler üretiliyordu. Bu sistem köylünün yararına olmuştu. Günlük süt üretimi artmış, zaten eşyanın tabiatına uymayan süt tozundan süt elde etmek giderek köylünün tercihi olmaktan çıkmıştı. 

 
Toplam blog
: 9
: 356
Kayıt tarihi
: 10.07.11
 
 

54 yaşındayım. Lise mezunuyum. 35 yıldan beri inşaat sektörünün içindeyim. Uzun yıllar altyapı mütea..