- Kategori
- Gündelik Yaşam
Martılara simit atan adamın dramı.
Çok heyecanlıydı martılara simit atan adam, hayal satan dükkandan içeri girerken.
Çok heyecanlıydı martılara simit atan adam, hayal satan dükkandan içeri girerken. Hemen hayallerin dizildiği rafların önüne geldi. İlk defa bu kadar bir arada görüyordu hayallerini. Önce dikkatlice baktı, gezdi içerde.
Üstüne uygun gördüğü hayali bulması onun için hiç de zor olmadı. Önce üstüne giydi. Baktı sağına soluna.
Biraz büyük ama olsun seneye de giyerim dedi. Sonra da hayal tacirinin önüne geldi. Ben bunu istiyorum dedi. Hayal taciriyse küçümseyen bir bakışla, bu sana birkaç beden büyük gibi ama sen bilirsin dedikten sonra onun istemiş olduğu hayalleri paketleyerek bir poşete koydu ve ona uzattı.
Martılara simit atan adam onu hiç umursamadı. Ne de olsa uzun süre giymek için almıştı hayallerini. Elinde poşetle dükkandan çıktı yürümeye başladı. Evine geldiğinde ise büyük de olsa hayallerini üzerine giymişti.
Bir süre gezdi evin içinde hayalleriyle beraber.
Ancak zaman geçtikçe üzerine giymiş olduğu hayallerinin ona büyük geldiği gördü. Ne yaparsa yapsın üzerinde durmuyor, kayıp düşüyordu. Kendi, kendine hayal taciri haklıymış bu hayaller bana göre değilmiş dedi.
Yapması gerekeni o da biliyordu. Evden çıkarak mahalledeki simitçi fırınından bayat simitleri bir poşete doldurdu her zaman olduğu gibi. Sonra da martılara simit attığı sahile geldi.
Poşetten çıkardığı simitleri küçük parçalara bölerek onu bekleyen martılara atmaya başladı. Martıların çığlık çığlığa bağırmalarını izledi bir süre. Durdu ve zamanın geldiğini anladı, sonra soyunmaya başladı yavaş, yavaş.
Üzerine büyük gelen bütün hayallerini çıkardı, katladı orada bulunan kayaların üzerine bıraktı. Arkasını dönüp giderken durdu bir an için. Düşündü, ya benim kayaların üzerine bıraktığım hayallerimi başkası giyerse diye. Tekrar hayallerini bıraktığı kayalara döndü. Eline aldı bütün bıraktığı hayallerini olanca hızıyla fırlattı denize. Ve arkasını dönerek tekrar yürümeye başladı çırılçıplak. . .