Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '12

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Marttan sonra; yaz

Marttan sonra; yaz
 

Türkiye'de eğitim-öğretim hizmetini en layıkıyla yapan Okulöncesi öğretmenleridir.


İki mevsim yaşar olduk; yaz ve kış. Bu yıl kış uzun geçti. Olmayan baharın habercisi kırlangıçlar geç geldi. Mart’ın kadim “ağaç dikme” alışkanlığı yine sardı herkesi… Bir fidan dikebilmek için adeta çırpınıyor insanlar. Telefonların ardı arkası kesilmiyor; “Siz de fidan var mı?” Ben de fidan ne gezer? 1999’da 300 meşe fidanım vardı. Zor bela dikecek yer aramıştım! Gelen talepleri, Orman İşletme Müdürlüğüne yönlendirdim.

TEMA’nın, okulöncesi kurumlarda yürüttüğü “Minik Eller Toprağa Projesi” çerçevesinde eğitsel amaçlı birliktelik teklifleri aldım. Hepsine gittim. 4 - 6 yaş gurubu çocuklara hizmet veren anasınıfı, yuva, kreşlerdeki 512 çocuğumuz ile birlikte oldum. Elimdeki bir kuş yuvası etrafında, Neden? Niçin? Kim? Nasıl? Nerede? Ne zaman? Acaba? vb sorularının cevabını onlara buldurmaya çalıştım. Okul bahçelerinde; solucan aradık, karıncaları gözlemledik, bitkilerin yapraklarını elledik, ağaçların gövdelerine sarıldık. Saksılara çiçekler diktik. Dallardaki tomurcukları ve yaprakları inceledik. İçinde ağaç, kuş, arı, karınca geçen çocuk şarkıları söyledik.  Hayvan dostlarımızın taklitlerini yaptık. Kurumuş yaprakları parçaladık, karıncalara yem yaptık. 3dakika 28 saniye erozyon animasyonu izledik, üzerine konuştuk, tartıştık. Hepsine birer büyüteç – mikroskop almalarını tavsiye ettik. Paylaşma ve dayanışmanın önemi üzerinde durduk. Tüketim alışkanlıklarımızı sorguladık. Hayaller kurduk.

Her etkinlik sonunda onlardan ayrılırken, kucaklayabildiğimce hepsini kucağıma doldurmak –hatta- kulağımın arkasına da iki tane sıkıştırıp (!) eve götürmek istedim.

Bana göre, okulöncesinden üniversitesine kadar Türkiye'de eğitim-öğretim hizmetini en layıkıyla yapan Okulöncesi öğretmenleridir. Özel okulöncesi kurumlarının, devlet okullarına göre daha çok araştırma, inceleme, deney ve doğa gezileri yaptıklarını; devlet okullarının bünyelerinde bulunan anasınıflarındaki çocukların ise asfalt - beton ile kaplı bahçelerinin küçücük “toprak” olan bölümlerinde çalıştıklarını gözlemledim. Bu beni çok üzdü.

Oysa; çocuklarımızı “insan” gibi yetiştirmek için, erken yaşta doğa sevgi ve saygısını kazandırmalıyız. Kapalı mekanlardan çıkarmalıyız. Somut kavramları vermeliyiz. 

Çünkü; günümüzde şehir ve ilçelerde büyüyen çocukların doğayla temas imkanları son derece kısıtlı.

Çünkü; çocuklarımız artık bitkileri, böcekleri, çiftlik hayvanlarını, kurbağaları, dereleri, sadece kitaplarda  ya da televizyonda görüyor, yediklerinin nereden geldiği hakkında bile bir şey bilmiyorlar.

Çünkü; çocuklarımız artık toprakla oynamıyor, ağaca çıkmıyor! Önüne gelen bir doğal bir engeli; geçişini zorlaştıran bir çalıyı, dik bir kayayı, yolunu kesen  bir dereyi aşmak için çaba göstermiyor.

Çünkü; doğanın da çocuklara ihtiyacı var! Şimdi çocuklarımıza doğa sevgisini kazandıramazsak,  yarın doğayı kim koruyacak?

Onbir yıl, Alanya’da Ormancılık Haftasını farklı kutlama adına, yine okulöncesi kurumlarımızda bilgilendirici ve eğlendirici “Ağaç Şenlikleri” düzenlemiştik. O çocuklar şimdi 17-18 yaşlarında birer genç oldular. Zaman zaman karşımıza çıkıyorlar, “ Beni tanıdınız mı?” diye soruyorlar. O kadar mutlu oluyorum ki, anlatamam..!

 

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..