Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Maşa kadar kocası olanın ....

Maşa kadar kocası olanın ....
 

MAŞA  KADAR  KOCASI OLANIN, PAŞA  KADAR  İTİBARI  OLUR.

Eski bir darbı mesel bu. Yani atasözü. Beni aldı eskilere götürdü.

Neden darbımesel kelimesini kullandım, atasözü yetmiyor muydu?

Amacım eskiye doğru bir seyahat yapmak.

Bu seyahat biraz zor olacak. Zira çok kişi karşı çıkacak bu seyahata.

Geçmişe mi, köhnemiş düşüncelere mi gideceğiz diyeceklerdir?

Esasında ben de geçmişe gitmeyi hiç sevmem?

Ama bu sefer başka.

Neden başka? Çünkü kadın erkek ilişkisi ve aile  konusundaki, düşünce ve kanaatim yaşım ilerledikçe  değişti.

Önceleri yani lise ve üniversite çağlarımda, "Osmanlı aile yapısını sevmezdim ". Tenkit ederdim. Tamamen babanın veya kocanın ya da erkeğin  hakimiyeti altında olan bir aile yapısı bana ters gelirdi. Kadınların erkeklere fazlaca önem vermeleri ve aşırı saygı duymaları da.

Kocasına: " tamam bey, haklısın bey, sen ne dersen bey " diyen kadının çektiği eziyet beni üzerdi.

Hele çocukların babalarına beybaba demeleri, her konuda babalarına danışmaları, eve gelince elini öpmeleri. Bana çağ dışı gibi görünürdü. Ayrıca Babaların öcü gibi gösterilmesi çok garipti.

Baban geliyor, baban duymasın, babana söylerim, tehditleri veya nasihatları kişiliğimi sarsardı.

Bu nedenle feminist düşünceyi savunanların yanında yer aldım. Kadın ve erkek eşitliği düşüncesinin tam taraftarıydım.

Saygı da eşit, sevgi de eşit  olmalıydı. Aksini düşünmem olamazdı, imkansızdı.

Bu düşüncelerle seneler geçti.

Yaşım ilerledikçe, derler ya " kazın ayağının öyle olmadığını " gördüm.

Aile düzenleri zaman içinde değişmişti. Babalar bir kenara itilmiş, çocuklar ön plana geçmiş, aile idaresi de kadınlara.

Eskiden eli öpülerek karşılanan babaya, eve geldiğinde " ne haber baba, hatta biraz ileriye gidenler ne haber moruk " demeye, daha önceleri kocalarına "bey "diyen kadınlarımız, çağdaşlıklarını ortaya koyarak, arkadaşlarına  kocalarından bahsederken , "bizim adam " demeye başlamışlardı. Hatta eşlerine " kocam " demek bile ağırlarına gidiyordu.

Çocuklar istedikleri zaman geliyor, istedikleri zaman gidiyordu. Babadan izin almak adeti çoktan rafa kalkmıştı.

Akşamları bir masa etrafında yemekte birlikte olmak adeti bir çok ailede unutulmuş, çocuklar kendi alemlerinde olduklarından, kadınlarımız da, ya altın gününde ya da arkadaşlarıyla bir toplantıya filan gittiklerinden, aileler bir masa etrafında toplanamaz olmuştu.

Ne demek yani akşamları birlikte yemek masasında toplanmak ? Çok "banal"  bir adet şekline dönmüştü, günümüzde. Zira çağdaş düşünecek ve modern olacaktık.

Olduk. Ne aile mefhumu kaldı, ne baba, ne koca.

Kocaların ve erkeklerin itibarı yerlerde sürünmeye başladı. Paşalık nerede acaba ? Herhalde Silivri'ye taşındı.

Osmanlı aile yapısını ve erkeğe verilen önem ve değeri şimdi takdir ediyorum. Zira,   şimdiki ailelerin hepsinde kocalarını, toplumda da erkekleri küçümseyen  bir kadınsı tavır görüyorum.

Boşanmalar had safhada. Çocuklar dağılmış durumda.. Ne bayram kaldı ne seyran. Herkes kendi havasında. Saygının her türlüsü yok olmuş. Komşuluk anlayışı tamamen bitmiş. Terbiyeli, haddini bilen insan bulmak imkansız gibi.

Meğer ne güzel bir zihniyetmiş "kocanın paşa sayıldığı zihniyet ", ya da, o dönem.

Taşları yerinden oynatmamak lazım. Kötülükler temizlenmeli, ama  değerler yıkılmamalıymış. Bunu anladım. Yani muhafazakarlığın gerekli olduğunu.

Cumhuriyeti kurduk, mükemmel oldu, ancak değerlerimiz, ananelerimiz  yozlaşmamalıydı, bunu başaramadık.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 472
: 959
Kayıt tarihi
: 26.01.10
 
 

1945 yılında Adana'da doğdum. Galatasaray Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültes..