- Kategori
- Spor
Masa tenisi; ahhh!
Bahanem; masa küçüktü, file yüksek.
Masanın başındayız. Masa küçük, dedim, nizami, dediler; bahane üretmek yok. File, dedim, sanki yüksek gibi. Güldüler, haydi servisine.....
Servisine oynuyoruz; çok sıcak, dedim, bari şu pırpır çalışsın; olmaz, dediler, top yön değiştirir.
Ping pong!...Şiir gibi başladık oynamaya; galiba biraz yaş almışım, galiba biraz da yavaşlamışım, galiba fileyi aşmak benim için zorlaşmış, galiba topu masada zor tutacağım; aut!
Daha geçenlerde benden daha iyi oynayana 2-0 kaybetmiştim, yine benden daha iyi oynayan birini kısa bir oyun sonrasında 1-0 yenmiştim; şimdi nasılım?
Masa bana yabancı, raket ve bu top; kontrollü oynamaya çalışıyorum, rakibim kontrolden çıksın istiyorum; ama o da masada kalıyor, topu hep içeride; galiba yıkılıyorum: 2-1!
Kabul et, o senden daha iyi oynuyor. Kabul, lakin masa onun masası; hah hah haaaa!....
Pırpır çalışmaya devam etseydi, yenerdim onu, desem de....Bir kez daha 2-1 kaybediyorum. Gecenin galibi o! Yenmek kadar yenilmenin de o ilginç tadı vardır; afiyet olsun!
En azından masa ve top sağlam kaldı, kimseler zarar görmedi; bol bol güldük ve genelde ben olmak üzere çok ahhhh!...çektik.
1. Not: Siz beni bir ay sonra görün, diyorum, masaya ve topa; dar edeceğim size geceyi!
2. Not:
Masa benden değildi,
aleni gülüyordu yüzüme,
sanki anlamıyordum;
ama aklım toptaydı.
Tek vuruşla yıkmalıydım,
elim beynimden yavaştı,
ne edersin,
işte yıkılıyordum,
sağımı solumu kolladım ama;
iş işten geçmişti.
Ş.Y.