Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '09

 
Kategori
Güncel
 

Masal masal matitas, kaynanamın g... tas

Masal masal matitas, kaynanamın g... tas
 

Çocukluğumda defalarca duyduğum bu tekerlemeyi, Hürriyet Pazar ekinde yayınlanan Ayşe Arman röportajında okuduğumda enteresan bir hissiyata kapıldım. Arman’ın röportaj yaptığı kişi, doğma büyüme İstanbullu bir Rum gazeteciydi. Ve bu sözü, İstanbul Rum’u ninesinden dinlediğini anlatıyordu.


Gelelim benim hikayemdeki kesişme noktasına. Yazıya girişte tekerleme dedim ama bu söz aslında bir masal girizgahıdır. Hani o hepimizin çok iyi bildiği “<ı>evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken...” diye devam edip giden masal girizgahı gibi. Ama bu “<ı>masal masal matitas, kaynanamın g... tas” klişesi çok bilinmez, çok söylenmez Anadolu’da. E malum işin biraz argo tarafı da var.


Ben de bu sözü, İstanbullu Rum gazeteci gibi bir aile büyüğümden duymuştum. Anneannemin annesinden. Evet yanlış okumadınız. Pek çok Kafkas kadını, insanı gibi O da uzun ve sağlıklı bir ömür yaşadı. 1983 yılında 83 yaşında vefat etti. Ve ben kendisinin masallarıyla, mızıkasıyla çaldığı Kafkas ezgileriyle büyüdüm.


Daha üç-dört yaşlarında Kazaska’da tırnağa kalkmayı, Cezayir’de buğulanmayı O’ndan öğrendim. Pişpirik oynamayı, plazma televizyon ekranı gibi geniş ve renkli camlı gözlüklerinden eline bakıp pişti üstüne pişti yapmayı bir de.


Nanim –<ı>ki <ı>Çeçence’de anne demektir ve ailenin en büyük kadınlarına bu şekilde hitap edilir- Kafkasya doğumluydu. Küçük yaşlarda Türkiye’ye gelmiş, gençlik yıllarının bir bölümü İzmir’de, Atatürk ve cumhuriyetin o ilk İzmir’inde geçmişti. Gazi Paşa’ya, Kordon’da yaptığı bir geçit resminde, nasıl da el salladığını gururla anlatırdı.


Ben, Pazar günü yayınlanan Ayşe Arman röportajını okuyana dek; bu “<ı>masal masal matitas...” sözünün Kafkasya kültürüne ait olduğunu düşünürdüm hep. Ama gördüm ki İstanbul Rum kültüründe de var. Belki de Nanim, İzmir yıllarında; İzmirli Rum, dost ve komşularından duydu ya da ne bileyim Anadolu Rumları Kafkasyalılardan.


Kimin kimden duyduğu çok da önemli değil. Benim derdim ise hiç değil. Önemli olan, bu kadim Anadolu topraklarının ve kültürünün çok renkli ve çok sesliliğidir dostlar. Yeryüzünde böyle bir coğrafya bu anlamda yoktur. Ve çok acıdır ki bunun kıymeti maalesef bilinememektedir.


Bu toprakların insanı asırlar boyu bu bilinçle yaşamıştır. Ama gelin görün ki ayrık otları da hiç ama hiç eksik olmamıştır. Tıpkı bugün de olduğu gibi. Bu toprak Anadolu’dur. Medeniyetlere beşiklik etmiş bir coğrafyanın kutlu adıdır Anadolu.


Tam 938 senedir Türk yurdudur. Ama Hıristiyanlığın ilk ve en önemli ibadethaneleri, kutsal mekanları; Japon dini Şintoizm’in mukaddesleri; İslam medeniyetinin en önemli yapı ve emanetleri; Hitit, Roma, Yunan ve tabi ki onlarca Türk beylik ve devletinden günümüze kalan tarih mirası ile beşeriyet tarihi hazinesine sahiptir bu topraklar.


Gördüğünüz gibi “<ı>masal masal matitas...”ı bir Müslüman Kafkas kadınından da duyabilirsiniz, bir Ortodoks Rum kocasından da. Ve şükürler edersiniz, bu coğrafyanın havasını soluduğunuz, rüzgarında kavrulduğunuz, yağmurunda ıslandığınız için binlerce kez Tanrı’ya...



@İki sene önce bugün "Hayatımda İlk Kez İnternet Cafedeyim": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=25450

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..