- Kategori
- Deneme
Masallar...
Masallarda...
Akşam mor bir yalnızlıkla geliyor yine...Mavi göğe, eflatun, mor ve lila karışımı renkler ne de yakışıyor.Sis de basmak üzere karşı kıyıyı.Ve beyaz bulutlar nedense akşama yakışır çoklarda...
Bu akşam azalmanın zamanı.Bitmenin, kaçmanın, susmanın belki de.Yitikliğin durdurak bilmeyen bilmemelerinde , cümlelerin , hepsine bir kalem çekiverdim gibi.Tanrı'm yazmak ne hoş uygulamakdan daha kolay.Cümlelerden bir de kalbe uygulasaydık bu süreci ne olurdu..?
Masallar neden acıtır ki bilsekde masal olduğunu...Oysa severim ben masalları.yani severdim bir zamanlar.Kurbağa olan prens ve bir öpücüktü onu kurtaran.Ya pamuk prensese ne demeli...? Çocuklarımıza hep masallar söylemekden yılmadık .Ama onlar bilmeli artık masalların yalanını.Ya da biliyorlarda anlayamayan biziz mi?...
Büyüyorum artık.Bak masallarda durultmuyor, kandırmıyor beni bende.Akşamlarda ben... ve akşamlarda akşama yaraşır herşey...Ateşi ateşle tutmak ne kötü güzelliktir , siz bilir misiniz bunu? Ya ötesini ?Ya ateşi ateşle söndürmeyi? Tabii bilenler vardır.Bilmeyenler ne şanslı.Kanayan ve kanatan bir akşam bu belki de.Ne hoş değil mi? Lânet bile edemezsiniz, diliniz ağzınız bağlanırda bir "off" bile çekemezsiniz...Çünkü rahmetle vardır zahmet...
Hâle İzgi Özçiçek