Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Maskeler düşsün

Maskeler düşsün
 

İnsanlar aya benzer; çünkü kimseye göstermedikleri gizli yüzleri vardır...

Aslında yaşadığım ve edindiğim tecrübeler, bu sözün gerçekliliğini bana öğretmişti ama bu sözle karşılaşınca, olağan bir durum olduğunu daha iyi anladım.

Üstelik farkettim ki bu gizli yüzleri kendimizden bile saklıyoruz veya farkında olamıyoruz. Farkında olup bastırdığımız duygularımız, bize hayatı başka başka yerlerde yaşamamıza neden oluyor.

Bunu neden yapıyoruz? Bu sorunun cevabını psikologlar daha iyi verir ama ben bu konunun, hayatımızı nasıl şekillendirdiğine değineceğim.

Bu durum, hayata atılma aşamamızdaki ruhsal durumumuz ve yetiştirilme tarzımızla doğru orantılı olarak gelişiyor. Büyüklerimiz ve çevre, bizi kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor.

Kimse bize sormak zahmetine girmiyor... Ne severiz nelerden hoşlanırız ne yapmak istiyoruz? Bizden hep genelde olmak istemediğimiz kişiler olarak davranmamız bekleniyor.

Sonuç olarak kendinden ve hayatından memnun olmayan bir sürü insan sürüsü.

Mutlu olmayan insanlardan güzel şeyler üretmesi nasıl beklenir?

Ve bu mutsuz insan topluluğu, bir de çocuk yetiştirme görevini üstlendiğinde aynı hatalar tekrarlanıp duruyor.

İşte bu yetişme tarzları, ikinci bazen üçüncü yüzlerin sahibi olarak, karmaşık bir ruh yapısında yaşamaya mahkum ediyor bizleri. Bazılarımız diğer yüzlerin farkına varıp onunla devem etme kararı alsa, sanki dünyada yer yerinden oynuyor.

Bir çok insan tanıdım, istedikleri hiçbir hareketi yapamamış, kendi duygu ve isteklerini bastırmış, ifade edememiş hatta zaman içinde kendini unutmuş ve başkaları için yaşamını sürdürmüş.

Bu insanların içinde ben de vardım bir zamanlar ama kendimi daha iyi tanıyıp, itiraflarımı ilk önce kendime yapıp yüzleştikden sonra, hayatıma kendim yön vermeye ve bu konuda somut adımlar atmaya başladım. Ne mi oldu çok mutlu oldum, başkaları da daha mutlu oldu (hafif yollu karşı çıkmalar oldu tabii ki ama yılmadım)

Niye mi? Zira artık hatalarımı başkalarının üstüne atma yoluna gidemedim. Her şeyin sorumluluğu bana aitti. Ama ya becerebildiklerim, onların verdiği haz da inanılmaz güzeldi ve öyle devam ediyor.

Dostlarıma bu nedenlerden dolayı tavsiyelerim var:

- Kendinizi ilk önce kendinize anlatın, gizli yönlerinizi keşfedin,

- Hata yapmaktan korkmayın ve asla bu hataların sizi, daha sonra yapacaklarınıza engel olmasına müsade etmeyin, ders alın ama vazgeçmeyin.

- Ömür kısa, sevmediğiniz hibir şeyi yapmak ve hayatınıza uygulamak zorunluluğunuz yok...

- Aşkı yaşayın ama eş seçerken aşık olduğunuz kişiyle değil hem sevip hem de kişilik yapısına hayran olduğunuz biriyle bunu gerçekleştirin. Aşk yoktur demiyorum ama çok çabuk bitiyor ne yazık ki. Sevginin ömrü daha uzun:)
Uzun ömürlü evliliklere baktığımızda bu noktaların ne kadar önemli olduğunu görülüyor zaten.

- Diğer önemli konu meslek seçimi; ne seviyorsanız o işi yapın. Ailenizin yönlendirmelerine boyun eğmeyin. Yaşamınız onlardan sonra da devem edcek unutmayın. Tabii bunu güzellikle anlatarak yapın. Kavgaya gerek yok:))

- Artık çok geç sözünü hayatınızdan çıkarın.

-Sizi sıkan hiçbir iş veya kişilerle beraber olmak gibi bir zorunluluğunuz yok.

- Birlikte yaşamak, bazı alışkanlıklarınızdan vazgeçme istekleriyle karşı karşıya gelmenizi kaçınılmaz kıldığından, siz de aynı taktiği karşı tarafa uygulayın ve uzlaşma yoluna gidin.

-Evli bile olsanız, kendinize haftada belli bir zamanı "BENİM"dir diye ayırın ve tabii ki karşı tarafa da bu hakkı tanıyın.

Neyse bu kadar yeter, bu yazılanları ister bir kağıt gibi buruşturup çöpe atar, isterseniz cebinize saklar arada bakarsınız.

Seçim her zaman sizindir bunu unutmayın yeter...

 
Toplam blog
: 351
: 3216
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Emekli olmaya çalışan bir sanatçı,yazmaktan büyük keyif alıyorum. Kocaeli Gölcük' de oturuyorum e..