Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Maskeler

Maskeler
 

Çok sık kullanan, hatta hiç çıkarmayanlara sözüm...


Büyük düşünür Mevlâna'nın ünlü sözünü, hemen herkes bilir :"Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" Hangimiz, ne kadarını yapabiliyoruz bunun. Çok zordur , insanın kendi ruh aynasına bakıp özeleştiri yapması.Hatalarımızla,yanlışlarımızla yüzleşmek bu kadar zor olmasaydı,yenilerini yapmaz,başarısızlıklarımızın önüne geçebilirdik, belki...Kusurlarımızı örtmek veya çıkarlarımız için kendimizi farklı yansıtmak isteriz karşımızdakilere. Kimimiz bunu, bazı zorunlu durumlarda istemeyerek ama bilinçli olarak yaparız.Kimileri de vardır ki,kendi çizdiği dünyaya kendini öylesine kaptırır ki,artık söylediklerine kendisi de inanır,çizdiği resmi gerçek olarak algılar. Evinin temizliğine,düzenine özen göstermeyen kadınlar vardır,hani şu "pasaklı" diye adlandırdığımız...Kabul günlerinde en çok o, dem vurur, temizlikten düzenden."Ay vallahi, günde iki defa lavaboları fırçalarım,kocam,birgün önceki yemeği kesinlikle yemez,hergün 3 kap yemek yapıyorum,iç çamaşırlarına kadar ütü yaparım..." Bunların hepsini,lâyıkıyla yapan,çocukları ile gerektiği gibi ilgilenen kadınlarımız zaten dile getirmeye gerek duymazlar,çünkü herkes biliyordur,onları...

"BEN" diye başlayan cümlelerin sahibine, hep temkinli yaklaşmışımdır. Hepimiz kurarız bu cümleleri,kendimizi anlatmak ihtiyacı duyarız zaman zaman. Söylemek istediğim,üç cümlesinden birini "ben şöyle yaparım ben böyle düşünürüm"şeklinde kuranlar...Müslüm Gürses'i,Ferdi Tayfur'u dinlemek "avam"işidir, "ben" diye başlayan cümlelerde... Mozart, Bethoven belki biraz klasik Türk müziği dinlerler hazretler...Televizyonda sadece belgesel ,haber bülteni, tartışma programı izlerler, dizi veya Türk filmi izleyenlere burun kıvırırlar.Folklor oyunlarına tahammül edemezler, bale veya klasik dansları izlerler sadece... Bunları söyleyen insana bakınca, anlarsınız zaten söylediklerinin kaçta kaçı gerçek ... Velev ki gerçek olsun,kimi ne kadar ilgilendirir ki,bunlar .. Başkalarını aşağılayıp ,kendini ,sözüm ona, üstün meziyetlere sahipmiş gibi gösteren insanlar; başkalarının bir yerleri ile kendilerine güldüklerini , ya fark etmezler, ya da,egoları artık söylediklerine kendilerini de inandırır...

İki kesim var ki; adlarına istismarcı denilen... Bunlar; sadece, kendi kişisel özellikleri ile öne çıkmaya çalışan , biraz hasta ruhların sahipleri olan yukardaki örneklerden farklı, toplumumuz için çok zararlı insanlardır. Bunlardan biri; "GARDROP Atatürkçüsü de denilen(kim çıkarmışsa çok isabetli bir kavram)sadece özel günlerde Atatürk'ü ağzına alan,yakasına o günlerde rozetini takan,yerli yersiz her toplulukta onuncu yıl marşını söyleyen, veya her türlü "izm"i "Atatürkçülük" maskesinin altından pazarlamaya kalkanlar... Özellikle, kitaplarla pek yakın arkadaşlığı olmayan kesimine sorsanız bu maskeli Atatürkçülere: Atatürk'ün ilkeleri? Birisini anlatır mısınız? Gençliğe hitabeyi okuyabilir misiniz? Bu hitabeyi Ata, ne zaman niçin okumuştur? ...Bunlara kaçı, doğru cevap verebilir,acaba... Oysa,sevgili önderimiz, ne iş yapıyorsak, onu gerektiği gibi yapmamızı,çalışmamızı,çok çalışmamızı,"gaflet ve delâlet içinde olmamamızı " isterdi.Bizi parçalamak isteyenlere karşı uyanık olmamızı,şehitlerimize ve O'na lâyık olmamızı isterdi hiç kuşkusuz,boş laflarla onu övmemizi istemezdi. Bunu bilinçli olan her gerçek Atatürkçü bilir...

Bir de, din maskesini takan, bu maske sayesinde kendine çıkar sağlayan,insanları birbirine düşüren daha da tehlikeli bir kesim var ki, bunlardan en çok, gerçek inananlar müştekidir... Kutsal kitapta yazılanlarla örtüşmez yaptıkları,söyledikleri...Onlara göre Arapça bilmiyorsan ,Kur'an'ı okumaya da gerek yoktur, "çok bilgili, derin" hocalardan öğrenebilirsin soracaklarını ... Okuma özürlü bir toplum olduğumuz için, zaten işimize gelir bu... Oysa hakkıyla okusak, kendi dilimizle(tefsir veya meal) de okuyabileceğimiz kitabımızı, fırsat vermesek bu din tacirlerine... Tıpkı Atatük'ün hayatını,savaşları,devrimlerini anlatan kitaplar gibi , kaynaklardan doğruya ulaşsak...

Maskeler olmadan yaşamımızı sürdüremeyiz. Benim sözüm, bunlarsız kesinlikle yaşayamayanlara... Hepimiz takarız maske , gereklidir de zaman zaman...Örneğin, sevmediğiniz bir komşunuzla karşılaştınız, güleryüzlü bir maske takmanız ,en azından ona hatırını sormanız gerekmez mi...İnatçı,söz dinlemez çocuğunuza -hangi yaşta olursa olsun -onu bir yanlıştan döndürmek adına, içinizden ona, o an , çok kızsanız bile en sevimli maskenizi takmaz mısınız...Şefiniz, müdürünüz sizden bir şey istediğinde, içinizden"Benden başka bu angaryayı yapacak yok mu, be adam" derken, en yumuşak yüzlü halinizle "tabii efendim" demeniz kadar doğal ,ne var ki...

Maskelerden söz etmişken....,Antalya Belediyesi' nin ücretsiz tiyatro gösterilerinden "Aşk grevi"oyununu izledik geçen gün.:)))Yeni Mahalle Kültür Merkezi'nde... Müfit Kayacan gibi ünlü isimlerin olduğu harikulade bir oyundu. Oyunda, kadınlar kocalarını savaşmaktan, savaştan vaz geçirmek için,aşk grevi yapıyorlardı... İstediklerini yaptırabilmek için de, kocalarına karşı takınmak zorunda kaldıkları tavırlara uygun , görünmeyen maskeler takıyorlardı, gerçek hayattaki gibi...

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..