Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '12

 
Kategori
Sosyoloji
 

Maskeli 10’lar İstanbul’da!

Maskeli 10’lar İstanbul’da!
 

II. D. Savaşı boyunca saldırgan Sovyet Ordusu ile Faşist Almanlara karşı Fin direnişçilerce tanklara karşı kullanılan bir Molotov Şişesi


Bu alanda ancak simgesel olarak gördüğünüz ‘molotov silahlı’ ve 'tabancalı saldırı' içerikli İstanbul kaynaklı haberin  ayrıntılarına göre bence bu olayın yaşandığı yer İstanbul olamaz. Olsa olsa 1800’lerdeki Amerikanın uzantısı Küçük Amerika olabilir!  Belki o yıllarda Amerika'da bile bu kadar alçak saldırıların yaşanması, özellikle kimi ayrılıkçı amaçlar için 'gençlerin kullanılması' gibi bir aşağılık durum hiç de yaşanmamıştır. Kimi kişiler 'erkekçe' karşı karşıya geçerek 'düello yaparak' kozlarını paylaşmışlar ya da sorunlarını uygar bir biçimde halkın önünde tartışmışlardır. ABD Hukuku da böyle doğar, bilenler bilir.

Bizde bir yakıştırma olduğu için kızgınlıkla böyle yazmak zorunda kaldım. Bu anlamda hiç bir devlete, hiç bir ulusa ve uygarlığa bir husumetim olamaz. Bence şöyle ya da böyle bu gibi saldırıları tasarlayan ve silah kullanmak ya da kullandırmak özentili zavallılar ile uzantılarının Allah belasını versin. Şu iki ayaklı saldırganları çekip vuran yok mu? Sivil Polis yok mu memlekette!? Bıçak kemiğe dayanmadı mı yoksa?

Onlarca fotoğraf ile ortaya çıkan saldırı 'molotof atan örgüt yandaşları' olarak nitelemeye çalışan kimi gazeteleri de kınıyorum bir yurttaş olarak! Saldırganların önceden pek çok hazırlık yapmış oldukları ellerindeki silahlardan ve yüzlerindeki maskelerden belli değil mi? BTÖ yandaşları ya da PKK uzantıları olarak nitelemek yerine neden böyle bir niteleme yapılır anlamak mümkün değil!

Görünen o ki korkunç bir 'insan ve toplum düşmanlığı' düşüncesi kazınmış bir kısım gençlerin kafasına! Ellerine her türlü silah verilerek her türlü saldırganlık yaptırılabilir bu gençlere. Bugüne kadar da binlerce örneği görülmedi mi? Bütün olan bitenler gibi bu olay da hayra alâmet değildir...

Okimi yazaetelerin haberi veriş biçimlerine göre bu tür ‘yandaş’  gençlerin, sanki kandırılmışcasına masum olmaları da göz önüne alınarak; bu gibi maskeli saldırılar yaygınlaşırsa ne olur toplumun durumu hiç düşünen var mı? 1970'lerde bizi evlerden tek tek toplayan da polisti! O yıllarda olduğu gibi yine nereye gidiyoruz beyler!?

Bence Hükümet her türlü tedbirleri alarak bu tür yasa dışı bütün oluşumları tek tek açığa çıkartarak 'teammüden' yani ince ince tasarlanmış olarak 'adam öldürmeye teşebbüs' suçundan bu kişileri bir an önce 'adalet önüne' sevk etmek yolunda büyük çaba sarf etmelidir. Yoksa olay ortaya çıktıktan sonra; ölenler ölmüş ise giderek kentlere sıçrayan bu sorun nasıl çözülecek? Sokaklarda caddelerde nasıl korkusuzca dolaşabileceğiz?

O saldırganların bir kaçını yakalamışsınız, kaçanlar da kaçmış ise oturup dövünelim mi? Diyelim ki beni bile 'teknik takip' altında tutan polis nasıl oluyor da bu tür oluşumları bir an önce der dest ederek içeri alamıyor?!

Kimi gazetenin PKK teröristi değil de olayı yumuşatabilmek için ancak (!) sadece ‘gençlik yapılanması’ ya da 'örgüt yandaşları' diyebildiği Saldırgan Ayrılıkçı Irkçı Soyguncu Terör Çetesinin yaptığı ve yapabileceği bu tür alçak davranışları sadece yazarak bile olsa, yerin dibine geçirelim ki hiç kimsenin ne burnu kanasın ne de malı zarar görsün.

Kaldı ki haberin ayrıntısı için yeniden ol sanal gazetelerden birsine döndüğümde birinci sayfada bir fotoğraf ile yer olan bu saldırganlık haberinin yerinde yeller esiyor. Çünkü memleket her bakımdan özellikle de kimi ‘terör saldırıları bakımından’ güllük gülistanlık öyle mi? Oysa aradan geçen bir saat içerisinde bir kaç haberi sildirecek ya da bu saldırı jaberini diğer sayfalardan birine attıracak hiç bir olay olmamıştı.

Milyonlarca okuyucuya seslenen bu gazetelere göre anlaşılan korkacak hiç bir şey yok. 'İkisi' de 'çocuk' olan bir kaç 'eli silahlı saldırgan' sadece ve sadece 'masum' olarak da nitelenebilecek türden birer 'yandaş' olabilirler ancak Ömer Amcası! Yesinler sizin gazeteciliğinizi!

Anladığıma göre Hakkari, İzmir, Mersin, Adana ve yine İstanbul bu gibi terör saldırıları için birilerince içten içe hazırlanıyor olmasın? Allah polisimize ve jandarmamıza sabır versin. Rabbim onları da yollarında yürüyerek işlerine ve evlerine gitmekte olan yurttaşlarımızı ‘göz dönmüş, aldatılmış, beyinleri yıkanmış, dağda eğitilmiş, içleri kinle doldurulmuş’ ve 'demokrasi'  yaftalı siyasi uzantıları da bulunan kişilerin bu tür saldırılarından korusun.

Yoksa Batı’nın Şark Meselesi için bulduğu çözüm; içimizde yuvalanan uygarlıktan ve insanlıktan nasibini alamamış kimi iki yüzlü-maşaları da kullanarak bizi içimizden vurmak mıdır? Yoksa Mehmet Akif’in Çanakkale Şehitlerine şiirinde tasvir ettiği  ‘tek dişi kalmış canavar’ bu kez başka biçimlerde mi bizi yakıp yıkmak istiyor? İçinde yaşadığımız bu gibi güvenlik sorunları var olduğu sürece uygarlaşmış olduğumuzu AB üyesi ülkelere nasıl söyleyebiliriz? Kalkınmamıza katkıda bulunabilecek ve az olsa bazı 'işsizlere iş' verebilecek olan (?) yabancı sermaye böyle bir ülkeye güle oynaya gelebilir mi hiç?

Az önce bir de Milliyet Gazetesi Muhabiri Elvan EZBER'in haberini okuduktan sonra yazdığım bu ‘sosyolojik’ yorumlama  denemem için bir de aynı haberin ekindeki sunuş yazısından sonra gelen 1'45’’lik görüntülere bakınız ibret-i âlem için ne olur:

Silah çekip molotof attılar!

‘İstanbul Emniyeti'nin bölücü terör örgütünün şehir yapılanması olduğu belirtilen KCK'ya yönelik Maltepe ve Ümraniye'de yaptığı operasyonda gözaltına alınanların güvenlik kameralarına yansıyan görüntüleri basına verildi. Görüntüler terör örgütü yandaşlarının insanlık dışı eylemlerini gözler önüne seriyor.’

http://video.milliyet.com.tr/video-izle/Silah-cekip-molotof-attilar--ihpqgYfRa1Sm.html

Ellerindeki silahlar ve maskelerine bakılarak bunların doğrudan doğruya 'terör örgütü üyesi' olduğunu anlıyorum ben ilk bakışta. Bakalım ilgili Mahkeme Heyeti nasıl bir karar verecek...

İnşallah ‘Hakk şerleri hayr’eyler!

Özel açıklama: Konu ile ilgili fotoğrafların değeri yüksek olduğundan yüklenememiş olup yukarıdaki tasarıma yer verilmiştir.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..