Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Masmavi bir Gökyüzü özlemi

Masmavi bir Gökyüzü özlemi
 

İnsanın mavi arayışı bitmez.


Masmavi, pırıl pırıl bir gökyüzünü kim sevmez.

Güneşin pırıl pırıl parladığı, duruma göre martıların ya da kuşların uçuştuğu, kıyısında köşesinde küçük bulutların volta attığı bir gökyüzü.

Hava kirliliğine teslim olmamış, yağmurları asalak durumundaki asit zerreleri ile kirlenmemiş bir gökyüzü.

Ben gitmedim ama Kuzey Avrupa’ya ve İngiltere’ye gidenler oralarda havanın sürekli kapalı olduğunu söylerler.

Mavi gökyüzü sanayileri ile atmosferi küstüren bu ülkelere fazla kendini göstermezmiş.

Gökyüzünün mavisi fazla değmeyen bu insanlara bulaşan gri onları bunalımlı, sıkıntılı, sorunlu kılarmış.

Dışarıdaki gökyüzünün kapalı ve kirli olması onların iyi ve temiz ruhlarını da baskı altına alırmış.

Öte yandan kimi ülkeler de gökyüzünün mavisi her şey değil anlamında bas bas bağırırlar. Konu ile ilgili olan herkes bunu bilir.

Gökyüzünü n masmavi olduğu kimi uzak Afrika ülkeleriyle uzak Asya ülkelerinde de insanların içini karartan yoksulluk, haksızlık, işsizlik gibi sürekli gri üreten, bunaltan şeyler var.

Afrika ülkeleri ile kıyaslanmayacak durumda olsa da işsizlik, yoksulluk, gerilim ve kimi haksızlıklar bizimki gibi gelişmekte olan ülkelerde de mevcuttur. Muhatapları her kimlerse onların mavilerini kemirir dururlar.

Ayrıca, okyanusun ötesinden Asya’nın ortalarına, Afrika’nın uzak maden bölgelerine, Orta Doğu’nun gerilimli bölgelerine uzanan karanlık bir el gökyüzünün mavisinde gizlenebilse de de insanların yüreklerinin mavisinde olmadık yangınlar, izler bırakır.

Şekil değiştirmiş, maskeler takmış çağdaş kölecilik ve sömürgecilik, rengini göklerden alan denizlerin acımasız dalgaları gibi hareket eder. Bu ülkelerin kıyılarına çarpıp bir uçtan öteki uca dolaşır. Doğal kaynaklarını, dünya nimetleri çalar.

Bütün bu süreç boyunca o yoksul ülkelerin halklarını hastalıklarla, açlık ve susuzlukla, gereksiz ve anlamsız savaşlarla kemirir durur. 

Gökyüzü gri olan ülkelerin insanları refah içinde yaşarken, gökyüzü mavi olan ülkelerin insanları yoksulluğun ağırlığı altında ölüm kalım savaşı verirler.

Gökyüzünün mavisine sahip olanlar dış müdahaleler ve entrikalarla grileştirilmiş içlerinin baskısına yenik düşerken, gökyüzünün grisini yaşayanlar iç dünyalarında kendi imalatları yapay mavi ile refah toplumu haline gelirler.

İçi dışı masmavi olanlar da var, içi dışı gıpgri olanlar da.

İkinci gruptakiler ne kadar çok ise, birinci gruptakiler o kadar az.

Her insan içinin de, dışının da masmavi olmasını istiyor oysa.

Gri ülkelerin içi masmavi insanları, gökyüzleri masmavi olan ülkelere gönüllü olarak çalışmaya, yardım, destek götürmeye giderler.

Maddi anlamda çok şeyi elde etmiş ya da elde etmiş olduğunu düşünen, şu ya da bu dinin mensubu olup iyilik yapmak gerektiğine inanan aydınlık yürekli insanlar hekim olarak, teknik eleman olarak, yardım kuruluşu elemanı olarak bu ülkelere geçer,oralarda zor koşullarda yaşama tutunmaya çalışan gerçek ihtiyaç sahibi insanlara ulaşır karşılıksız hizmet ve yardım ederler.

Şu ya da bu dinin propagandasını yapıp o yoksul halkları kendi dinlerine bağlamak isteyenler de özünde çok iyi niyetli olsalar da yukarıda tanımlananlar kadar mavi gönüllü değiller. Onların iyi niyetlerinin yanında bir başka bir amaçları var. İnsanlara dinlerini kabul ettirmek.

Bir de gökyüzü mavi olan ülkelerden, gökyüzü gri olan ülkelere gidenler var.

Yoksulluktan, savaşlardan, siyasi baskılardan ve başkaca zulümden kaçıp daha iyi bir yaşam kurmak, daha rahat ve konforlu yaşamak isteyenler.

Onlar da yasal ya da kaçak göçmenlerdir.

Yoksulluğun olduğu yerlerden varsıllığın olduğu yerlere akarlar. İnsana değer verilmeyen yerlerden sözde insanın değerli olduğu yerlere gitmeye çalışırlar.

Hangi ülkeye giderlerse gitsinler adları ya kaçak göçmen, ya da mültecidir.

Bir kısmı hedeflediği ülkelere varmadan yollarda telef olur.

Refah düzeyi yüksek ülkeler onları kolay kolay kabul etmezler. Onların geliş yolları üzerindeki diğer ülkelerle anlaşmaları vardır ve kendi topraklarına ulaşmamaları için her engeli koymuşlardır.

Bir şekilde ulaşabilenleri de kolay kabul etmez, kendileri sınır dışı ederler.

Sınır dışı edilmeyen, içeride tutunanlar da toplumun en alt kesimini oluştururlar.

Göçmen, yabancı damgalarıyla yaşarken zaman zaman ırkçı saldırılara da maruz kalırlar.

Onlar hem gökyüzünün hem de yüreklerin mavi olduğu bir vatan arayışında pek çok zorlukla yüz yüze gelir çoğu kez iki maviyi de yitirirler.

Tutunabilenlerin az sayıda ikinci kuşağı bu mavilerden birine ulaşır mı bilmem.

 

13.09.2014

11.50 

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..