Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '11

 
Kategori
Blog
 

Masum değiliz hiç birimiz!

Az önce baktım da, ne çok gün geçmiş buraya yazmayalı!
Yeni tasarımla karşılaşmayı beklerken sanki daha farklı şeyler gördüm bu defa!
Diğer sayfalar tam gaz devam neyse de!
Alışılmadık bir suskunluk esir almış blog kategorisi müdavimlerini!
Pek çok arkadaşımız sırra kadem basmış!
Peki neden?
Elimizi vicdanımıza koyalım arkadaşlar!
Bu sitede üye olarak bulunan belli bir yaşı almış, belli bir eğitim seviyesini görmüş, belli tecrübeler edinmiş insanlarız hepimiz!

Ancak biz bu farklılıklarımızı birer zenginlik olarak göremiyoruz nedense!

Hemen hepimiz dört dörtlük bir blog okuma beklentisine girmek gibi bir yanlışın içerisindeyiz maalesef!

Kontrol etme arzumuz o kadar güçlü ki, kontrol edilemez olanı da kontrol edebilecekmiş gibi davranıyoruz!
Hükmetmeye, hizaya getirmeye yönelik bir seferberlik var adeta!
Bu ne şiddet bu ne celal efendim?

Elbette bir sabrımız var, tahammül derecemiz var!
Zamanımızı gelecekte kendimizi memnun ve mutlu edecek yarınlar inşa etmek için harcıyoruz kabul.

Ama asla otoriter bir öğretmen edasıyla tek doğruyu ve tek yetkiyi temsil etmek gibi bir hakkımız yok, olmamalıdır da zaten!

Sonuç olarak bu tür dayatmalar bazı üyelerimizin içindeki hevesi kaçırmaya yetiyor haklı olarak.

Sürekli valiz boşaltıp valiz yerleştirmek nereye kadar?

Hem nereden biliyoruz, bazılarımızın asıl amacı ortaya bir şaheser çıkarmak değildir belki!
Ya da kapasitesi ölçüsünde kendini geliştirme çabası içerisinde olabilir!

Tıpkı bizlere sunulan “Üç adımda blog” tarifinde söz edildiği gibi!
Hem de yapılan mülakatta akademik ve mesleki yeterlilik kriterleri aranmaksızın!
Yani geniş bir yelpazeye hitap etmesinin amaçlandığı çok belli olan!

O halde her yazılıp çizileni bu denli ciddiye almamak gerekiyor!
Çünkü gündem sadece dünya ve Türkiye'deki büyük olaylardan oluşmuyor!
Bırakalım kırılan cevizlerin sayısı bini aşsın!
Temcit pilavları pişirsinler kazanlar dolusu!
Herkes canı istediği gibi davransın.
Kime ne zararı var?

O halde kendimize dönmeliyiz ve sormalıyız yeniden ....
Sürekli yakındığımız şeyler bize ne fayda sağlıyor?
Kendimize ait kapıları kilitli tutarak karşılıklı bir dialogun gelişmesini engellemiş olmaktan başka!
Hem eleştirdiğimiz şeyleri kendimizde yapıyoruz çok zaman!
Yani masum değiliz hiç birimiz!

Yazımı gazetede bir köşe yazısında okuduğum ve çok beğendiğim bir söz ile bitirmek istiyorum!
Haketmediğimiz mutluluk değil aslında mutlu olmasını bilemediğimizdir!

Yani gerektiğinde laylaylom, gerektiğinde kakara kikiri eksikliği!

 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..