Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Masumiyet Müzesi ve Türkiye'de edebiyat..

Masumiyet Müzesi ve Türkiye'de edebiyat..
 

Açıkcası ilk patlak verdiği günden bu yana Orhan Pamuk vakasını Siyasi ve Edebi olarak ikiye ayırmayı tercih ettim. Ne de olsa insanların farklı kimlikleri olabilirdi ve eylemleri de bu kimlikler açısından değerlendirmek gerekir.

Talihsiz bir açıklama ve akabinde gelişenler Türkiye için bir sınav niteliğindeydi. Bu sınavı geçmekte zorlandık. Hatta geçemedik. Siyasi olarak yazarın söylediklerinin kabul edilmesi mümkün değildi elbet ama buradan yola çıkarak hayatında hiçbir kitabını okumadığı yazara ''Kötü'' damgası vurmak da düşündürücüdür. Uğur Mumcu'nun ''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar'' diyerek nitelendirdiği bu kervana katılanların konuyu çok başka boyutlara çekmesi söz konusu olayı içinden çıkılmaz bir boyuta getirmiştir.

***

Çok değil daha geçenlerde yeni kitabı çıktı. Fazla reklamı da yapılmadı bu kitabının. Bir Kar romanına yapılan reklamla kıyasladığınızda gayet yerindeydi. Kitabın 6 senede yazıldığı, yazarın hayatından kesitler sunduğu vs.. vs.. Kıssadan hisse üzerinde emek harcanmış bir kitap görünümündeydi.

Daha yayınlanmadan 30 ülkede yayın hakkı satın alınan kitap beklenildiği gibi büyük ilgi gördü. İlk yorumlar hep beğeni üzerineydi ama ortada daha önemli bir şey vardı. İnsanlar iyi bir roman bekliyordu. Her zamankinden daha iyisini istiyorlardı. Taraftarların takımı gol attıkça daha fazla atmalarını istediği gibi bir heyecanla okuyacaklardı. Ne de olsa Nobel Ödüllü bir yazardı.

Başarılı olmak zordur ama o başarıyı sürdürmek daha da zordur.

Bu durum eleştirileri de beraberinde getirecekti. Sırf popüler diye hatalar aranacaktı her sayfada. Bu arada konu bütünlüğü de kaybolcaktı. Okuyanlar kendi kafalarındaki kalıplarla değerlendirecekti kitabı. Bu arada hikaye de unutulacaktı.

Öyle de oldu...

Son zamanlarda köşe yazarlarından sözlükçülere kadar geniş bir kitlede başlayan ve kitapta basit kurgu hatalarını gösteren yazılar okuyoruz. Kimileri için Orhan Pamuk en başından bari popülist, çiğ bir kalemdi. Bu önyargıyla bakıldığında değişen bir şey söz konusu değildi.

Bu esnada beğeniler de had safhada.

***

Açıkcası bu edebi tartışmalar beni memnun ediyor.

''Ne güzel saldırıyorlar, yürüyün'' tarzında sadistik bir memnuniyet değil bu. Ülkemizde edebiyat alanınında da söz sahibi olunabildiğinin ve her zaman boş konuların konuşulmadığının bir göstergesi olanlar.

Nobel Ödülüne dokunulmazlık zırhı giydirilmesinin anlamsızlığını da gözler önüne seriyordu. Edebiyatta bir ideali gerçekleştirenlere veriliyordu ödül ama Nobelsiz yazarların kötü olduğunu göstermezdi bizlere. Tolstoy, Çehov gibi birçok ödülsüz ama usta yazar da vardı.

Ödül almış bir yazar da hata yapabilirdi.

Yazarın yaptığı kurgu hatalarının, editöryal gözden geçirme sırasında bilerek atlanıldığını düşünüyorum.

''Bu nasıl olsa popüler olacak, kimse ilgilenmez'' düşüncesiyle hızlıca basıma geçilmiş olmalı.

Orhan Pamuk iyi ya da kötü bir yazar olsun artık isminin önündeki Nobel Ödüllü simgesiyle değil roman, günlük yazsa da aynı ilgiyi yakalayacaktır. Yapılan hataların da çok bir önemi kalmayacak.

***

Ben henüz kitabı okumadım. Bu yüzden kitap hakkında birşeyler söyleyemem ancak ülkede estirdiği kültür havasının başka yazarların içinde esmesinden yanayım.

Bu ülke görünen tangalarla ya da 300 bölüm süren dizilerle uğraşacak lükse sahip değil.

Masumiyet Müzesi'ni okuduğumda bu konuya tekrar dönebiliriz.

 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..