Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

sufi-su /Emel Yeşilkayalı

http://blog.milliyet.com.tr/sufi-su

01 Ağustos '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Masumiyet müzesi

Masumiyet müzesi
 

"Hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum..."


"Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum... "

Uzun süre direndim Orhan Pamuk'un kitaplarını okumamak için, merak ediyor olmama rağmen. Bu direncimin bir sebebi, çevremde okumayı deneyenlerin, denemelerinin genellikle başarısızlıkla sonuçlanmış olduğunu duymamdı. Muğlak bir şekilde, okudukları kitabı "çok ağır, karmaşık ve anlaşılmaz" bulduklarını söylüyorlardı. Bu nitelikler yazarın anlatım dilini mi, kitabın konusunu mu, kurgusunu mu vurgulamak içindi bilmiyorum. Ama okumak için başlayıp da yarım bırakacağım bir kitaba başlamayı hiç istemedim. Direncimin diğer bir sebebi de, televizyonlarda izlediğim yazarın vücut dilini, ifade tarzını itici bulmamdı. Okumasam da, tartışma yaratan o kitapları yazan kişinin elbette sığ olamayacağını biliyordum. Ancak, televizyondaki yansıması bana çok sığ olduğu izlenimi veriyordu.

Nihayet, ani bir kararla yazarın son kitabı Masumiyet Müzesi'ni okumaya başladım. İyi ki de böyle bir karara varmışım. Kitap, önce kalınlığı ile ürküttü beni. Korktuğum başıma gelecek, yarım bırakacağım sandım. Ama daha başındaki ilk cümleyle sarstı ve sardı beni:

"Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum..."

Diye başlıyordu romanın kahramanı Kemal, hikayesini anlatmaya. Ne çok şey saklı bir cümle. Ve cümlenin devamı: " Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi?". Sahi, hangimiz yaşadığı küçücük, belki önem vermediğimiz güzel bir anın, daha sonra hayatımızın en mutlu anı olacağını daha yaşadığı anda bilebilir, bu mümkün müdür? Eğer bilebilsek, hayatımızı buna göre yönlendirebilir, yazarın dediği gibi bu mutluluğu koruyabilir miydik?

Masumiyet Müzesi, mutluluk, evlilik, tutku, cinsellik, aile ve pek çok konuda derin düşüncelere ve sorgulamalara neden olup düşüncelerinizi etkileyebilecek bir roman. Görünürdeki konusu, eski Türk Filmindeki melodram konularından. 1975'te bir bahar günü başlayıp günümüze kadar gelen İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun'un hikayesi. Ama bu hikayenin asıl konusu, pek de sağlıklı görünmeyen zengin çocuğu Kemal'in aşkı ile fakir kız Füsun'un öyküsü mü yoksa bu aşk aslında bir fon mu oluşturmakta, okuyunca siz karar vereceksiniz. Çünkü kitap aynı zamanda ve çok yoğun, ayrıntılı olarak bir dönemi ve bu dönemdeki İstanbul'u, mahallelerini, sokaklarını, evlerini, o dönemde İstanbul'da çeşitli kesimlerden yaşayanlar arasındaki farklı yaşam tarzlarını bu aşkı temel alarak anlatıyor.

"Masumiyet Müzesi"nin, sadece bir roman değil, aynı zamanda yazarın yıllardır kurmaya çalıştığı bir müzenin de adı olduğunu, internette Radikal Gazetesi'nin kitapla ilgili tanıtım yazarın yıllardır kurmaya çalıştığı bir müzenin de adı olduğunu, internette Radikal Gazetesi'nin kitapla ilgili tanıtım yazısından öğrendim. Bu yazının bir bölümünü burada aktarmak isterim:

"Bu müzede Pamuk’un roman kahramanı Kemal’in, sevgilisi Füsun’un dokunduğu eşyalarla oluşturduğu koleksiyon sergilenecek. Bu tutkulu aşk boyunca Füsun’un peşinde gezen Kemal, takıntılı biçimde Füsun’la ilgili objeleri toplar. Romanda okuduğumuz bu objelerin gerçek halleri ise ‘Masumiyet Müzesi’ni oluşturur. Yıllar sonra Füsun’un yaşadığı Çukurcuma’daki evi satın alan Kemal, ve onu yıllarca topladığı objeleri, ilk seviştikleri yatağı, içinde gezdikleri Chevrole’yi de barındıran bir müzeye dönüştürür. Ardından müzesinin bir kataloğu olması gerektiğini düşünerek, ‘bir zamanlar ailelerinin ortak iş yaptığı yazar’ Orhan Pamuk’u bulur. Böylece Masumiyet Müzesi, Kemal Basmacı’nın anlattıkları üzerine Füsun’u tanımış, hatta onunla bir kez dans bile etmiş olan Orhan Pamuk tarafından yazılır.

Orhan Pamuk, bu kurguya uygun biçimde Çukurcuma’da yıllar önce aldığı binada, böyle bir müze açmaya hazırlanıyor. Romanın okurları, hikayelerini bildiği, o aşk ve gündelik hayat içinde ne anlam ifade ettiğini öğrendiği nesneleri müzenin içinde bulabilecek. Böylece tamamen bir kurgu olan roman ve somut objeler arasında ilginç bir ilişki kuran Pamuk, romanın atmosferini kuracağı müzede tekrar yaratacak. İkisi birlikte oluşan, roman ve müze karşılıklı bir ilişki kuruyor; ‘romanın müzesi, ya da müzenin romanı’ gibi..."

Zengin kahramanları, mizahi anlatımı ama bunun yanı sıra insan ruhunda fırtınalar estirebilme gücüyle harika bir roman Masumiyet Müzesi. Okumanızı tüm içtenliğimle öneriyorum - korkmayın çok akıcı -.

Sevgiyle kalın... 

 
Toplam blog
: 76
: 1567
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Merhaba, ben sufi-su. Sosyal hizmet uzmanıyım. Yıllarca korunmaya muhtaç çocuk çocuklar, koruyucu..