Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '11

     
    Kategori
    Seçim
     

    Masumiyet

    Masumiyet
     

    Valknut


    İnsanın kendini kandırma halinin doruğu ve kendinden utanmaktan doğan bir sanal temizlik kandırmacasıdır masumiyet... 

    Her saniye binlerce çocuğun bıçağın sivri kenarını hissettiği, açlık sınırının belki de asla bir arada görülemeyecek kadar tomarlanan kağıtların arasına sıkıştığı, kolu-baldırı-saçı açıkta kaldığı için tacize uğrayan- haksız olan hanımların utandırıldığı, köprü altlarına saklanan- ruhlarını bedenlerine bali ile yapıştıran - çocukların kakalanıp aşağılandığı, parça parça özelleşen ama bir türlü özelimiz olamayan değerlerin çoğaldığı, korkunun değil çaresizliğin arttığı her gün de, masumiyeti kime verelim? 

    Yıllarca yüksek faizli, uzun vadeli borçlandırıp; güneşli havada şemsiye veren, yağmurlu havada geri alan finans destekçilerimize mi? ( ödeyemeyince özeleştirisini yaşamını bitirme kararı alan insanlarımın sonundan hiçbir sorumluluk üstlenmeyen, üstlendirilmeyen).. 

    Ya da, insan sağlığını, dumansız hava sahası ile sağlamaya çalışırken, diğer yandan bilmem ne gribi, falan nezlesi, zırt alerjisi ile piyasaya yeni sürülen "kurtuluşunuz bir tek bu aşıda" ilaçlarından rant sağlamaya çalışan sağlığımızın yetkinlerine mi? 

    Belki de, "Ülkemizde kriz yok..." diyerek, bizi mi yoksa kendilerini mi kandırmaya çalıştıklarını bir türlü çözemediğimiz ancak; işsizliği, sıkıntıyı, umutsuzluğu alışkanlık haline getirmemize neden olan ekonomistlerimize, yöneticilerimize mi verelim? 

    En doğrusu; Ana haber bültenlerinde uzun cümleler-flashbacklerle anlatılan, manşet ve sürmanşetlerde büyük puntolu harflerle yazılan her yaşanmışlığın bedelini ödeyen bedenlere, yitirilen yaşamlara, kriz önlem paketlerinde hiç düşünmeden alınan gider (olarak görülen) kısıtlamasındaki ilk sırada adı yazan; babalara, annelere mi? 

    "Çok şükür sonunda hayatımı düzene soktum... Bir evcik alayım" derken, sabaha tazminatsız yolu açılan, banka kredilerini ödeyemeyip bunalan amcaya mı?
    Az kaldı... Yeniden vaatler, nutuklarla dolu saatler geri geliyor. Yüzleri yerinde, elleri havada daireler çizerek anlatacaklar memleketimin insanına... İnanacak yahut inanmak isteyecek elbet. İster yenisine, ister eskisine... İnandıkça bir yürek verecekler, sonuçlarını yaşayınca masum olacaklar 

    "İnsan inanmak isterse, yalana bile inanır" gerçeğini hep göz ardı edecekler... Çözümün ne olduğunu bile bile, çözümsüzlüğe sürecekler eşeklerini - at mı kaldı sürülecek, tabi ki eşeğe binecekler-. 

    Sayfa-sütunlarda daha sıkça rastlanan tecavüz vakalarının sebebini genelevlerin kapatılmasına bağlamayacaklar, "Madem düşebiliyordu bu kredi kartı faizleri de neden şimdiye kadar düşürmediniz? Geri verin paramızı..." demeyecekler?, arkadaş yardım gemisi - ölen insancıklarım noldu - ne çabuk değişti gündem - önce o konuyu halledin bakalım! düşünmeyecekler, "vatanın neredeyse 1/4'ü işsiz, dosyaları - dinleme cihazlarınızı kapatın da, bağırıyoruz bizi dinleyin, aldıklarınızı geri verin - çayla simitle yaşanır mı?" sormayacaklar...
    Sormadılar...
    Tarih tekerrürden ibarettir. Feda edilecek değerler tekrar düşünülmeli...
    Düşünmeli...
    Değişmeli... 

     
    Toplam blog
    : 1
    : 312
    Kayıt tarihi
    : 17.01.11
     
     

    Farklı konularda eğitim almış olmama rağmen, uzun yıllardır marka danışmanlığı yapmaktayım. Bu yüzde..