- Kategori
- Deneme
- Okunma Sayısı
- 4985
Masumiyete övgü

Görsel kaynak:www.hayalevi.com
Uluorta bir şaka yapıldığında herkesin güldüğü ama senin geçmiş(deki) bir acına değdiği için donup kalarak gül(e)mediğin andır.
Kış günü pencereyi açtığında kar yağdığını görüp kar topu oynamak, yaz günü içeri dolan kelebeklerle birlikte hoplaya zıplaya dans etme isteğidir.
Masumiyetin bir türü de belki onu anlatmaya çalışmaktır. Burada yapmaya çalıştığım gibi...
Herkesin küçük demir halkalar gibi birbirine zincirlenerek bağlandığı ve sonunda o zincire bağlı birer tutsağa dönüştüğü hayat oyununda, cinnet, şiddet, ihanetler, felâ ketler ve tesadüfen yaşanan hayatlar karşısında o bebeksi, o çocuk yüzlerde saklı kalan masumiyetlerdir bazen bizleri sarıp sarmalayan... Farkında olsak da olmasak da...
"içindeki çocuğa sarıl, sana insanı anlatır..."
Evet, dışında bir çocuk yoksa, içindeki çocuğa...
farkında oldukça dişlilerin parçası olmaya devam ediyorsak hâ lâ ,
büyüdükçe çocuksu küçük sevinçler yerine bencil istekleri seçiyorsak süreklice,
herşey insanlık içinken sözüm ona dünyada,
İçinde artık insanca yaşanamayacak hâ le getiriyorsak dünyayı,
ve artık insanlık dışı/korkunç şeyleri görünce babamızın arkasına saklanmak yerine,
olağan karşılıyorsak bu olup bitenleri...
Artık büyüdük demektir masumiyetten uzaklaşa uzaklaşa,
rekabet, iki yüzlülük, para, mal-mülk edinme hırsı sarmalındaki yoz hayat
güvensizlik akıtır daha da büyüdükçe
bazen yavaş yavaş
gene de mutlu olma mecburiyeti
Kabul gören, sevilen, içten içe gıpta edilen ama bir yerde bitmesi gereken bir şeydir sanki o... "Kelebek" gibidir. Zor oluşur, saftır, özeldir, görüldüğünde kendine hayran bırakır ama ömrü çok kısadır, bazen de bir gündür bu güzelliğin... Bilinir ki kelebek, kozası onu terk ettiğinde ölür.
Hayatta millet, din, iş, sosyal çevre, aile vb.'ne (başkalarına) ait suçları üstlenmiş gibiyizdir çoğu kez; yattığımız ceza aslında hiç de bizlerin değil...
Hak etmeyiz hiç bir zaman bileklerimizdeki hatta boyunlarımızdaki o kalın zincirleri, bazen o zincirlerde mecburi birer halka olsak da...
Bu gerçeği anlayınca , koca bir hayat boyu içimizde gezdirdiğimiz dilsiz çocuk olanca masumiyetiyle gülümser bize... Ve son karede dile gelip; Samuel Backett'in dizeleriyle cesaret aşılar bizlere yine de:
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Biterken; en saf, en duru bilinenler... kalır mı ki gönlümüzde masum bir şeyler. Elbet, kalmalı! Suçumuz, suçluluğumuz "İnsan"lık karşısında büyümeden kalmalı masum haller. Güzel konu ,güzel işlenmiş.Var olun, Esen kalın.
Nevin Kurular 19.09.2013 2:49- Cevap :
- Masumiyet bana göre de bu dünyadaki 'en kutsal şey' değerli yazarım. İnsan, "masumiyetini" ve "çocuk varoluşunu" içinde koruyabildiği zaman (güzellikler içeren) her yöne doğru hareket serbestisini de koruyabilir kanısındayım. Oysa bu özelliklerini yitirenler; o bildiğimiz pragmatik-biteviye bir ezber içeren sistemin dışına asla çıkamaz, o yolu asla terk edemezler! Masumiyete bu anlamda bir tür "çocuk bilgeliği ve özgürlüğü" de diyebiliriz... Ki yakın bir geçmişte bunu "Gezi Parkı Gençleri"nde de önemli ölçüde gözlemleyebildik. Değerli ve özgün katkınıza içten teşekkürler. Siz de var olun ve esenlik içinde kalın. 19.09.2013 13:44
Masum bir bebeği hayal ederek Yazınızı okuyor bir yandan da NTV de Sezen Aksu dinliyordum. "masum değiliz" şarkısını ilk kez okurken dinledim şahaneydi, Cemal Süreya bir başka tat katmış ancak hepsini bir araya getirip bize ulaştıran ele ve yüreğe en büyük teşekkürüm, selam ve sevgilerimle
Cemile Torun 11.08.2013 23:43- Cevap :
- Aman efendim, ben de size; değerli varlığınız ve onur veren yorumunuza içten teşekkürlerimi sunarım Cemile hanım. 12.08.2013 16:28
Bence masumiyeti öldüren bilgidir; öğrendikçe masumiyetimiz azalır.
Kerim Korkut 06.08.2013 8:25- Cevap :
- Masumiyetin bilgi-bilme hali ve (çoğu olumsuz)deneyimler karşısında gerileyip mevzi kaybettiği hem bireysel hem de toplumsal açıdan sıklıkla gözlenen aşikar bir gerçeklik içermektedir. Ben yine de cehalet ekseninde, çoğu şeyi görüp bilmeyerek masum iyinin cazibesine kapılmaktansa, herşeyi bilmemize ve görmemize rağmen yine de masum iyiliklerin cazibesinden ayrılmamalı diyenlerden yanayım. 06.08.2013 13:39
Yoz sistem dediğiniz insanın kibirli övüncü uygarlıktır aslında. Kibri atınca o da masumdur aslında. Yani bebek ve çocuklar doğal olarak kendiliklerinden masumdurlar. Büyümüş insanların masumiyetiyse emek ister... Kim ki içindeki tilkiyi ormana salıp insan yüzüne bakar, o kişi masumdur. Bu da erdemli kişiliğe özgüven yapan emekle sağlanır. Herkesin içinde massum bir çocuk vardır; bazımız çocukça masummiyetten utanıp da içindeki çocuğu saklarken, bazımız da içimizdeki masum çocuğu dışarı çıkartıp büyüklüğün erdemli yoluna öncü yaparız.
Muharrem Soyek 28.07.2013 13:28- Cevap :
- Son derece yerinde tespitler içeren değerli ve anlamlı yorumunuz için teşekkürler Muharrem Bey. O "kibirli övünç" ki aşırı tüketim, biriktirme ve gösteriş yoluyla diğer insanları -akılları sıra- "çatlatma" üzerine kurulu beyhude bir çabanın nişanesidir. "Büyümüş insanların masumiyetiyse emek ister..." şeklindeki saptamanız, emek ürünü her insan eylemi gibi saygı uyandırmakta! "Herkesin içinde masum bir çocuk vardır;" deyişiniz de öyle... Onu saklamayı ya da dışa vurmayı içinde bulunulan koşullar kadar kişisel ve toplumsal tercihler de belirlemekte... 29.07.2013 11:48