Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '06

 
Kategori
Kültür Turizmi
 

Mavi çini atölyesi

Mavi çini atölyesi
 

Vardığımızda İznik’ te hava kararmak üzereydi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kuvars çinileriyle ünlenmiş bu küçük ilçe, önemli bir kültür merkezi olarak duruyordu karşımızda. Ne de olsa Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi dört imparatorluğa başkentlik yapmış nadir kentlerden birisiydi.

Dar sokaklarında çini atölyeleri sıralanmıştı. Tarihi, atölye vitrinlerine taşıyan çiniler itinayla sıralanmıştı raflara.

Vakit kaybetmeden soluğu Süleyman Paşa Medresesi’ nde aldık. Geniş avlusunda yaklaşık 15 atölye bulunuyordu. Aynı zamanda satış mağazası da olan bu atölyelerin önlerindeki masalarda çiniler özenle işleniyordu.

Bütün atölyeleri tek tek gezdik. Çay içip soluklandığımız sırada da Mavi Çini ve Seramik İşletmesi’ nin Müdürü Mahmut Çalışkan ile de küçük bir söyleşi yaptık. Çalışkan bize İznik çinisi ile ilgili bilgiler verdi.

Neredeyse yok olan çiniciliğin son beş yıldır yeniden canlanması için büyük çabalar verildiğini, bu sayede İznik'te 30'a yakın atölyede çini üretiminin yeniden başladığını anlattı.

Mavi Çini de bunlardan birisi. Çalışkan, Mavi Çini atölyesinin iki yıl önce iki ortağıyla beraber kurmuş. Madencilik üzerine eğitim alan çalışkan daha önce seramik sektöründe çalışıyormuş.

İznik çinisinin desteklenmesi konusunda aktif bir çalışma olmadığını söyleyen Çalışkan, “İznik çinisi Osmanlının en gelişmiş olduğu dönemde üretilen bir kültür ürünü. Osmanlı bu kültürü hep desteklemiş. Bugün de desteklenebilir. Üretimde ciddi sorunlar var ama asıl sorun pazarlamada yatıyor. Çini pahalı bir ürün. Herkes alabilsin diye üreticiler çinilerin boyutlarını küçültmeye başladı” diyor.

Destek konusunda görevin kamu kurumları ve işadamlarına düştüğünü söyleyen Çalışkan,

“Üreticiler para desteği şeklinde bir destek beklemiyor. Ürünlerimizi satın alıp, sergilesinler. İznik çinisini kültür değeri olan kentler de kullanabilir. Böylece tanıtıcı ve özendirici olur” diye ekliyor.

Kanada’dan ABD’den siparişler almaya başladıklarını ancak henüz ihracat yapmadıklarını söyleyen Çalışkan, “Biz üç kişi başladık işe şimdi 11 kişiyiz. Yakında 20’ye çıkacağız. Siparişe göre büyüyoruz” diyor.

Çalışkan ayrıca 500 yıl aradan sonra Türkiye'de ilk kez 40 x 80 santimetre ebadında tek parça çini üretmeyi başardıklarını belirterek şöyle devam ediyor:

“Hatayi desenle süslediğimiz çiniyi, 930 derece sıcaklıkta iki kez pişirdik, aylarca soğumada kaldı. Sonunda bu tek parça çıktı. Daha önceki denemelerimizde çatlamıştı” diyor.

Çinicilikte pişirme süresinin çok önemli olduğunu kaydeden Çalışkan, “İznik çinisinin pişirme süresi 15 saat 950 derecedir. Bu süreç içinde kuvars ısı değişiklikleri yaşarken kristal yapısı değişir. Soğurken tekrar eski yapısına geri döner ve hacim olarak büyür” diyor. Çalışkan’ın verdiği bilgilere göre İznik Çinileri, yüzde 85 kuvars içeriğinden ötürü son derece sağlam bir yapıya sahipmiş. Bu özelliği, dış cephelerde de kullanılmasını sağlıyormuş. İznik çinilerinde lâle, sümbül, nar, karanfil gibi çiçek motifleri kullanıldığını anlatan Çalışkan, gemi, kuş gibi hayvan ve gemi motiflerine de rastlandığını belirtiyor. En çok kullanılan renkler ise mavi ve kırmızıymış.

Çiniciliği vakıf canlandırdı

Öte yandan İznik’te 1993 yılında İznik ve çevresinin kültür ve sanat değerlerini tanıtmak, çiniciliği canlandırmak amacıyla kurulan bir de vakıf var. İznik Eğitim ve Öğretim vakfı ürettiği çiniler,

Yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da çok sayıda önemli yapıyı süslüyormuş. Çiniler ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu’nun 700. yılı kutlamaları çerçevesinde, Paris Bagatelle Şatosu’ nda da sergilenmiş.

 
Toplam blog
: 11
: 14040
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdi. Eğitimine Uluslararası İlişkiler alanında yaptığ..