Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '14

 
Kategori
Tarih
 

Mavi Kelebeğin izinde…

Mavi Kelebeğin izinde…
 

Hava gergin bir ipti... Koptu ve yıkıldı hayat...


Hava gergin bir ipti

Koptu ve yıkıldı hayat…

Ne kalem, ne kâğıt, ne kitap…

Ölümün dağındayım şimdi.

İnsan dağa ne söylerse

Dağ insana onu söyler. (*)

Sıcaktı hava. Umut vardı yüreklerimizde yarına dair. Güvenli bir bölgeydi bizim için Srebrenitsa. Ağlamayacaktı bebelerimiz. Analarımızın gözyaşı sel olup akmayacaktı. Pencere önlerine çiçek ekmeye devam edecekti genç kızlarımız. Zulüm aracı olan silahlara veda edecektik, elimizde ne varsa silah adına teslim ettik barış için.

Tarih: 11 Temmuz 1995.

Günlerden Salı.

Bir gün önce yaşananlarla bir gün sonrası yaşanacaklar allak bullak edecekti hayat adına her şeyimizi. Kara, kapkara bir gün olacaktı. Güneş bir daha doğmayacaktı. Yüzler gülmeyecek; ağıtlar yeri ve göğü inletecekti. Dağ insana hikâyesini anlatacaktı. Toprak kirli adımlara şahitlik edecekti. İnsan aslına ihanet edecek; tüm insani değerleri yerin dibine gömecekti. Kin krallığını ilan edecek, yaşasın zulüm diyecekti. Şeytan bayram edecek, onun soysuz uşakları masumlarımızın kanını içecekti. Kan kokusu vicdanları körletecekti. Âdemden beri başa gelen neyse o olacaktı Kabil kavlince.

Ah kalbim… Ah kalbim… İçinden kan mı, yaş mı akar bilinmez!

Paramparça oldum bir günde. Bulamaz oldum bebemi, evimi, eşimi, kendimi… Vuruldum bin yerimden. Tarumar edildi namusum. Topladılar binlerce kardeşimi oy! Yaktılar, yıktılar bize ait ne varsa. Suçum Boşnak olmak. Suçum Müslüman olmak. Suçum insan doğmak.

Bir babaydım. Bir baba yüreği nasıl dayanır! Babası ve oğluyla yan yana konulup, ölüm sırasına sokulup beklemeyi. Bekledik şahadeti üç imanlı yürek olarak. İlkin yüreğimin yarısı aldılar benden; yavrumu… Sonrasında o yüreği bana vereni; babamı… Ağırlığını tartamadığımız imtihandı yaşadığımız. Çetindi her bir anı imtihanın. Allah bizimleydi el-hak. O da bizimle olmasaydı nice olurdu akıbetimiz ve ukbamız. Allah’tan geldik, ona döndük elhamdülillah.

Gömüldük bilinmedik çukurlara binlerle. Bulunamadık günlerce, aylarca, yıllarca. Geride kalanlarımızın göz yaşanı dindiremedik. Umutları vardı geride bıraktıklarımızın; babalarını, dedelerini, amcalarını, dayılarını, ağabeylerini bulmak, tabutlarına sarılmak, mezar başlarında dua okuyabilmek adına…

On yedi yıl oldu hala bulunamadık. Cenaze namazımızı kıldıramadık. Duasız kaldık oy… Kemiklerimizden geriye şahadet çiçekleri açtı üzerimizde. Allah mavi kelebeği elçi olarak gönderdi. Mavi kelebekler dile gelseler ne hikâyeler anlatırlar size. Kondular üzerimize birer birer… Bulunmayı beklemekteyiz mavi kelebeklerle birlikte her gün. Kardeşlerimiz oldu gökler ve kelebekler… Mavi kelebekler sizi beklemedeler.

Yok mu bize uzanan gönüllü bir el?

24.12.2012

Ali Sedat ASLAN

 

(*) Arif Ay

 
Toplam blog
: 19
: 717
Kayıt tarihi
: 05.04.14
 
 

1971 Kayseri doğumlu. 1994 Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi lisans, 2013 Gelişim Üniversite..