Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Mavi ve yeşil düşler şehri "Marmaris"

Mavi ve yeşil düşler şehri "Marmaris"
 

Mavi ile yeşilin bir çizgi olarak kesiştiği ender yerlerden birdir Marmaris. Bu iki rengin ortaya koyduğu gizemden olsa gerek dünyanın her yerinden, her renkten insanı kendisine çeker. Etrafı yeşil dağlarla çevrili, önü deniz bir düzlüğe kurulmuş turizm cennetidir.

Muğla yönünden yüksek dağları, virajlı yolları aşıp, çam ağaçlarının arasından inişi geçildiğinde rüzgar bir nemli deniz havasını getirip yüzünüze çarpar. Ormandaki ağaçların hışırtısı, kuşların ve böceklerin sesi sizi selamlar. Marmaris ilk bakışta sırtını dağa yaslamış yüzünü denize dönmüş bir şehir izlenimi verir. Şehre dağdan aşağı virajlı yollardan inilir. Şehrin dağlara sırtını, yüzünü denize dönmesini sahile vardığınızda anlarsınız. Burada her şey deniz üzerine kurulmuştur. Gün denizle başlar burada ve denizle biter.

Güneş biraz matemli doğar burada. Günle uyanmaz eğlenmekten yorgun düşmüş bedenler. Tenhadır bu yüzden sabahları sokaklar. Öğleye kadar bu sessizlik davam eder. Öğleden sonra sahilleri doldurur dilleri dinleri kültürleri farklı insanlar. Bir tek ortak lisan vardır herkesin anladığı dalga sesleri. Dalgalar gün boyu denizde olup biteni sahile taşır. Sahilde olup bitenleri öteki denizlere dalga dalga ulaştırır.

Gün içinde yüzenler kadar bir teknenin güvertesinde denize merhaba deyenlerde varıdır. Marmaris kalesinin eteklerine sığınmış limanda sıra sıra duran teknelerden birinde yer alındıktan sonra denize açılma vakti gelir. Limandan demir alan tekneden şehri geniş açı ile görme imkanını yakalarsınız. Arkasından yeşille mavi çizginin bütünleştiği çizgide ilerler gözleriniz. Tekne sığ ve duru bir kıyıya yanaşır. Teknedeki görevlilerin ekmek attıklarını görürsünüz denize. Sonra ekmeği saldıran yüzlerce alabalık hayrete bırakır sizi. Burada avlanmak yasak olduğu için balıklar denizin özgürlüğünü yaşarken sizde balıkları canlı canlı görmenin keyfine varsınız. Bir mağaranın önünde birkaç kare fotoğraf alırsınız. Manzaranın güzelliği içinizi açar daha fazla güzellik istersiniz. Sora deniz havası acıkmanızı sağlar. Teknenin ön tarafında bulunan ızgarayı ateşe verir bir tayfa. Dumanlar yükselir, arkasından bir balık kokusu getirir rüzgar. Sonra bir mangal keyfi sürer gider denizin ortasında.

Gündüzleri uyanamayanlar yada gecenin romantizminden yararlanmak isteyenler tekne gezintisini geceye taşır. "Mehtap" tır burada gece denizde yol almanın diğer bir adı. Akşam gezintileri daha çok aşıklar içindir. Mehtabın gününde, olması, yakamozların ayaklanmasına sebep olur. Mum ışığında çalan romantik parçalar alır götürür insanı uzaklara. Dalga ritminde inip kalkar tekne, bu manzara her insanı aşık eder, her aşığı da şair.

Denizin mavisini çalan akşamlar denize mehtap getirirken şehre karanlık getirir. İş yerlerinin ışıkları sokaklara loş bir aydınlık sağlar.Gündüzleri tenha olan sokaklar sabaha kadar dolup taşar. Şehirde müstakil ev bulmak oldukça zordur. Her taraf Otel, Motel, Hotel, Apart, Pansiyon Villalarla doludur. Neredeyse her binanın altına sıkıştırılmış lokantalar, yüzme havuzları varıdır.

Lokanta önlerinde dizilen garsonlar bozuk İngilizceleri ile yabancıları lokantalarında yemek yemeye iknaya çalışırlar. Yabancılarda bu duruma alışmış olacak ki durumu hiç yadırgamazlar. Lokantalara oturan müşteriler çeşitli etkinliklerle eğlendirilir. En eğlenceli olanı da Türk garsonların yabancı müzik eşliğinde turistleri dans etmeye kaldırmaları olur. İki kuruş daha fazla kazanmak için yapılan bu hokkabazlıklar millet olarak yabancılar gözünde küçülmemize sebep oluyor.

Marmaris’in geceleri ise bir başka alem, her tarafta birbirinin aynısı yabancı müzik çalıyor. Sokakta yürüdüğünüz zaman bir yabancı gibi oluyorsunuz. İnsanlar yabancı, müzikler yabancı, tabelalar yabancı, bir garsonlar Türk onlarda Türkçe konuşmamaya yeminli gibi.

Marmaris’te yabancıları kendi kültürleri ile ağırlamak onların eğlencelerine bizden bir şey katmamak yabancılar gözünde kültürsüz olduğumuz izlenimi veriyor. Yabancıların en çok ilgi gösterdiği eğlence anlayışı Türk kültürünün sergilendiği mekanlar aslında. Bu mekanlarda çok az sayıda. Bu mekanlarda yapılan Türk geceleri büyük ilgi görüyor. Türk gecelerinin halayları, çifte tellileri, folklor gösterileri, ateşli şovları yabancıları daha çok cezbe diyor.

Güzel sahilleri yanında çam ormanlarının içinde oluşturulmuş otantik mekanlar var. Bu mekanlar hem yerli yemde yabancı turizmciler tarafından kabul görüyor. Bu mekanlarda daha Anadolu mutfağı var. Ormanın söylediği şarkılar yerli müziğin ritmine ayak uyduruyor. Yapay şelalelerin çıkardığı su sesi insanı Anadolu’nun doğallığına çağırıyor.

Gezip görülebilecek yerlerin başında: “İçmeler, Armutalan, Turunç, Gökova, Hisarönü, Selimiye köyü, Kumlubük, Orahaniye ( Kızkumu), Şelale, Sedir( Kleparta) adası, Sarıana Türbesi, Kervansaray, Taşhan kemerli köprü, İbrahimağa camii, Kale, Barlar sokağı, Camiiavlu Şelalesi, Eski Çarşı, Bedesten, yürüyüş yolu” gelir.

Marmaris’in bu canlılığı yaz mevsimindedir. Yazları yüz binin üzerinde bir nüfusa kavuşan şehir kışları, yerlileri ve müdavimleri ile yirmi binin altına düşer.

Sanalla doğalın, mavi ile yeşilin, güneş ile mehtabın, siyah ile beyaz ırkın, Asyalı ile Avrupalının , Arap ile beyaz Rus’un kısaca farklılıkların uyum içinde var olabildiği güzel bir tatil yeridir Marmaris.

 
Toplam blog
: 65
: 3295
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Çeşitli dergi ve gazetelerde, gezi, deneme, öykü, şiir yazan bir yazar. ..